Başbakan Binali Yıldırım karne dağıtım töreninde çocuklara hitaben yaptığı konuşmada “Sizlere çok güveniyoruz. Geleceğimiz sizlere emanet” dedi. Okullarda 2016-2017 eğitim-öğretim yılı bugün sona eriyor. 17 milyon 532 bin 661 öğrenci ile 1 milyon 21 bin 578 öğretmen yaklaşık 3 ay sürecek yaz tatiline giriyor. Ankara Cebeci Ortaokulunda düzenlen karne dağıtım törenine Başbakan Binali Yıldırım katıldı. Yıldırım törende bir konuşma yaptı ve öğrencilere ‘Sizlere güveniyorum’ dedi. 2019 yılında Tüm Türkiye’de tamg ün eğitime geçileceğini açıklayan Yildırım’ın konuşmasının satır başları şöyle: “Sevgili gençler siz artık önümüzdeki günlerde dinlenmeyi, gezmeyi fazlasıyla hak ediyorsunuz. Şimdi tatil zamanı. Hem öğretmenlerimiz hem öğrencilerimiz için yoğun bir dönem geçti. Artık bugün ara veriyoruz. Karneyi öğretmenimizin elinden aldıktan sonra ya çok fazla seviniyorduk, ya da az seviniyorduk. Onun için siz artık, önümüzdeki günlerde, dinlenmeyi, gezmeyi tozmayı fazlasıyla hak ediyorsunuz. Çünkü, bir öğretim yılı boyunca çalıştınız, şimdi artık tatil zamanı.
“Karnem daha iyi olabilirdi” diyenler olabilir. Şimdi diyeceksiniz ki; sağlık olsun. Bir dahaki sene daha iyi olur. Olmuş işe üzülmenin bir faydası yok. İnşallah seneye daha iyi olur. Bugün yapamadıklarınızı eksik olanları seneye tamamlarsınız. Başarmak istersek inanın önünüzde hiçbir engel duramaz. Hemen şu dışarıda arkadaşlarımız kendi becerileri ile bilgisayar programı yazmışlar, kimisi elektrik üretiyor. Bunları görünce Türkiye’nin geleceğine olan güvenimiz çok daha artıyor. Çünkü sizler varsınız. Herhangi bir sebeple istediği sonucu karnesinde göremeyen yavrularımı, yeni eğitim-öğretim yılında mutlaka daha güzel notlar alacaklar. Size her zaman güveniyoruz, inanıyoruz. Sizler Türkiye’nin umudusunuz, geleceğisiniz.
Zamanı geldiğinde ülkemizi, bugün karne heyecanı yaşayan evlatlarımıza teslim edeceğimizi çok iyi biliyorum. Aynı zamanda Türkiye’nin geleceğidir ellerinizde şekillenen. Her bir öğretmen arkadaşımızın bu şuurla hareket ettiğini biliyorum. Hepimiz bu sıralardan geçtik ama siz şanslısınız. Çünkü memleketimizin imkanları daha fazla. O zaman internet yoktu, bilgisayar yoktu.
Kitap da yok, ders malzemesi hiç yok. Babam Erzincan’a gitmişti, oradan lisede okuyanların kitaplarından bir tanesini almış gelmişti, oradan bana soru soruyordu; Havuz sorusu. Soru bana bakıyor, ben soruya bakıyor. Beni attı dışarıya, zavalla anam, babam yatınca hemen beni aldı içeri. Niçin bunu anlattım, her ananın her babanın en önemli hedefi çocuklarının kendilerinden daha iyi yetişmesidir.
Biz, ilkokula başladığımızda öğretmenimize hayran olurduk ve öğretmen olmayı isterdik. Ben hep istemişimdir, ama nasip olmadı. Onun hikayesini de anlatayım mı size? Niye olmadım? Ortaokulda okuyordum, son sınıfta yatılı öğretmen okulu imtihanına gittim. İmtihan gününe birkaç gün var. Sınav mı diyorsunuz imtihan mı? Sınav da güzel. Çok fazla yabancı kelimelere alışmayın. Elimde sınav kağıdı yok, dediler ki senin kağıdın, müdür beyde. Müdür beye çekinerek gittim, el bağladım. Ben sınav kağıdımı istiyorum dedim. Müdür bey de benim coğrafya hocam. “Sen öğretmen mi olacaksın” dedi. Kağıdı gözümün önünde yırttı attı, benim dünyam yıkıldı. “Git” dedi, “benim halimi görmüyor musun?” dedi ve kovdu beni.
Ortaokuldaki müdürüm benim bütün gelecek planımı değiştirdi. Sizler, çocuklarımızın idealleri, hayalleri, değerlerisiniz. Bu ağır sorumluluğun hakkıyla üstesinden geleceksiniz. Bu yolda harcadığınız emek için ayrıca, milletim adına ülkem adına sizlere teşekkür ediyorum. Öğretmen değilim ama öğretmenliğin zorluklarını biliyorum. Çünkü eşim öğretmendi. O sürekli çizgiler yaparak bir plan defteri vardı onun. “Hayallerini anlatıyor Başbakan” diyebilirsiniz. Bazen çok yorulurdu gece yarılarında bana söylerdi ben de destek verirdim, oradan biliyorum. Öğretmenlik sadece sınıfa gelip ders vermekle bitmiyor. Siz tatile çıkıyorsunuz, öğretmen çalışmaya devam ediyor. “Senenin yarısı çalışıyorlar, yarısı tatil yapıyorlar” öyle bir şey yok.
“Birgün ilkokulda hanım hastalandı derse giremedi. Ben de İTÜ’de öğrenciyim. Bana dedi ki, “sınıf boş kalmasın”. Gittim okula, içeri girdim, bir gürültü, göz gözü görmüyor. Benim geldiğimi hiç fark etmediler. Baktım olacak yok, tahtaya yumruğumla bir vurdum, herkes toparlandı baktılar, sonra tekrar devam etmeye başladılar. “Ben nereden geldim” diye düşünmeye başladım. Sinirlendim, bir tane yavrumuzu tuttum havaya kaldırdım, herkes mum gibi durdu ve yerine oturdu. Hanım sordu nasıl? “Gayet güzel mum gibi oldular” dedim. Müdür bey sonra demiş ki, “dersler boş geçsin de beyini gönderme” demiş.”
“Sizler için daha iyi şartlar hazırlamak için çalışacağız. Tekli öğretime geçeceğiz. Türkiye’nin her yerinde artık sabahçı öğlenci olmayacak. Sabah gelecek, akşam da çok karanlığa kalmadan gidecek. Analar, babalar da merak etmeyecek. Onun için 71 bin derslik yapmamız gerekiyor 2019’a kadar. Sadece Ankara’da 8 bin derslik yapılıyor.. Bu yüzde 10’dan fazlasını yapıyor demektir. Zaten toplasan 10 tane şehirde problemimiz var. Diğerlerinde sorun yok, yerleri zaten hazır. Böylece daha çok zamanınız olacak. 2019’a kadar tekli eğitime geçeceğiz.”
Biz bir de ilkokulda okurken, 3 sınıf bir okurduk. 1-2-3 bir öğretmen, 4-5 başka bir öğretmen. Bizim öğretmenimiz Cazim Bey. Çok yaşlı, fazla da zaman ayıramıyor. Şikayet ediyor, müfettiş gönderiyorlar Cazim Bey’e. Müfettiş soru soruyor, cevap yok. Birine daha soruyor, cevap yok. Cazim Bey, terlemeye başlıyor. Bir soru daha diyor. Diyor ki; Şurada bir duvar, var üzerinde horoz var, bu tarafta da samanlık var diyor. “Horoz suya mı yumurtlar, samana mı” diyor. Öğrenciler samana diyor. Müfettiş diyor ki; soru kolay olunca nasıl da bildiniz. Daha sonra tabii, Cazim Bey’i emekli ediyorlar. O günler de güzeldi tabii. O günler terör yoktu. Daha fazla kardeşlik ve dayanışma vardı.
Fabrikayı, fabrikadakilerden öğrendim ödev yazdım. Siz şanslısınız, açıyorsunuz, istediğiniz bilgi saniyesinde önünüzde. Şimdi, yeni hedefimiz var. Müfredatı günün ihtiyaçlarına, gelişmeleri dikkate alarak uygun bir şekilde yenileyeceğiz. Size daha doğrusunu en kısa en yalın şekilde anlatacak müfredat amaç.Önümüzdeki sene bazı sınıflarda yeni müfredat ile eğitim yapılacak.
Benim de ilkokulda 11 ders vardı 9’u zayıftı. Bir tek beden eğitimi ve müzik iyiydi. Dedem dedi ki, “Bu çocuk okumaz, çobanlık yapsın”. Ben de dedeme “bana şans ver” dedim. İkinci dönemde hiç zayıfım kalmadı. Azmedince olur. Tatilde ailelerinizi, büyüklerinizi ziyaret etmeyi ihmal etmeyin.