Hayat, “Ne için gittiğin değil, kime gittiğin önemlidir…” öğretir adama. Bu yüzden onbinler aktı Antep’e.. Pardon, Gaziantep’e.. Gazilerin gazisi şehre.. Düşmana hayatı dar eden Kahramanların diyarı şehre.. Ama zordu Beşiktaşlı olmak. Misal, son düdük çalana kadar rahat yoktu sevdiceğine. Taraftar bu yüzden diken üstündeydi… Son örnek, son Fener maçıydı. 7 puan öndeyken adrenalin manyağı yapmasından belliydi. Bu sezon da dünya kadar hakları yendi. Verilmeyen penaltıları, faulleri, bedavadan yedikleri kartlar, ofsayttan yedirilen goller.. Daha neler neler.. Ama onların adı Beşiktaş’dı.. “Hak verilmez alınır” derdik gençliğimizde. Beşiktaş da öyle yaptı. Söke söke aldı ‘Şampiyonluğunu’! Kendine ait olan ‘Kupa’yı aldı. Bir ömür hayatımız böyle geçti. Kendi gücüne inanacaktın. Başkasından medet ummayacaktın… İlk yarı 2-0 bitti. Ama ben size, Beşiktaş’ın ne rakibini çözmek için defans arkasına attıkları uzun paslardan ne bencillik yüzünden yüzde yüz kaçan golden ne de saha içi başka bir şeyden bahsedeceğim. Ben size iki 10 yaşındaki çocuktan bahsedeceğim: Biri Beşiktaşlı biri Altınorduluydu. İkisi de 10 yaş grubu futbolculardı. İki takım “Mete Korkmaz U10 Turnuvası Finalinde” karşı karşıya geldi. Beşiktaşlı çocuklar kazandı. Ancak, sahada biri ağlıyordu. Ağlayan Altınordulu küçük futbolcuydu. Kaybettiği için gözyaşları akıtıyordu. Kazanan Beşiktaşlı bir futbolcu sevinmedi. Koştu ağlayan arkadaşının yanına. Sarıldı ona sımsıkı.. Teselli etti kaybeden rakibini. İşte o müthiş fotoğraf da o an çekildi.. Altınordu Kulubü resmi sayfasından “ÇOCUKLARA inanıyor ve güveniyoruz. Bu ülke futbolunun geleceğini işte bugün rakip futbolcuyu teselli eden bu çocuklar kurtaracak…” diye Beşiktaşlı küçük futbolcunun hareketini baş tacı etti. Bu da çok güzel hareketti.. Elbette, sadece futbolu değil, tüm insanlığı böyle karşılıksız güzellikler kurtaracaktı. Ne o güzel söz: “Tanrıya inanan adam olmak kola, asıl zorluk Tanrı’nın inanacağı insan olmakta.” Çünkü, “VİCDAN, insanın içindeki TANRI’nın ARKADAŞIYDI”.. Bu iki cümle insanlık kadar, o küçük Beşiktaşlının yaptığı hareket de “Şampiyon olmak” kadar önemliydi! Talisca’nın frikik golü ile Beşiktaş farkı 3’e çıkartırken, ben dünyayı kurtaracak hareketleri yapan o güzel çocukları düşünüyordum. Talisca’nın muazzam vuruşu 4 golü getirdiğinde; ben hala, memleketi değil dünyayı kurtarmakla meşguldüm. Ve o gol, Demba Ba’nın da sahaya girmesine neden oldu. Artık Beşiktaş’ı durduracak bir güç yoktu. E şampiyonluk da verilmezdi, böyle alınırdı.. “Beşiktaş kollanıyor” diye iftira atanlar utanmalıydı. Beşiktaş bu şampiyonlukla “Ben tek, siz hepiniz” dedi. Çünkü, herkese rağmen şampiyonluğu almaktı Beşiktaşlı olmanın zorluğu! Beşiktaş için “İftar vaktiydi”… Neyse anam babam.. OC kaçar.. En Kalbi Muhabbetlerimle.. Ben CAN; Orhan Can…