İnsanoğlu bir tuhaf başına gelmeyince anlamıyor. Ona davulun sesi uzaktan hoş geliyor. Ama davul
yaklaşına beyninin içi zonkluyor ve kaçacak delik arıyor. Bir kaç gündenberi Ortadoğu ve Körfez ülkeleri turizminin kalbinin atttığı Arabian Travel Market-ATM 2017 nedeniyle Dubai’deydim. Bir ara Abu Dabi’yi de gezdim. Her gidişimde bu ülkede modern islamı yaşamanın keyfini çıkarıyorum. ATM 2017 fuarında Türkiye adına üzülmedim desem yalan olur. Standa gelen Araplar Türkiye’ye özellikle İstanbul’a hayran olduklarını söylüyorlar. Ama “Neden gelmiyorsunuz?” deyince “Güvenlik” sorusunu yapıştırıveriyorlar. Sonra da “Erdoğan bir Numara… Çok büyük lider” diyorlar. Birbiriyle çatışan düşünceler yumağı durmuyor. Hem iyi yaşıyorlar, hem de bize özeniyorlar. Türkiye standına ise pek gelen giden yok. Eskiden gelen ve Türkiye’yi bilenler geliyor. Aslında yeni potansiyel müşteriye ihtiyaç var. Ya da kaçanları geri getirmek mümkün olmalı… İspanya, İtalya, Fransa ve Yunanistan standları ziyaretçi dolu… Dubai standı ise tıka basa dolu… Bu durumda Dubai Şeyhi Al Makthoum ile Abu Dabi Şeyhi Zayed Al Nayahan’ın işbirliğine hayran olmamak elde değil. İkisi elele vererek “Önce halkımız” demişler. Geleceğin turizm ve ticarette olduğunu görerek bölgenin finans merkezi olmak için herşeyi yapmışlar ve başarmışlar. 1985 yılında Dubai’ye geldiğimde çöldü. Şimdi ise dev firmaların dünyayı yönettiği bir ticaret merkezi haline gelen Dubai, dünyanın ilk zengin üç şehri arasında bulunuyor. Pahalı ve lüks Dubai’de… Abu Dabi’de aynı yolda. Dubai’nin gelirinin yüzde 5’i petrolden. Abu Dabi’nin ise yüzde 90 petrolden. Ama “Bir gün bitebilir” diyerek harıl harıl çalışıyorlar. Bileşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu Dabi’de ticaret var. Lüks şehri Dubai’de ise insanlar özgür ve güven içinde yaşıyorlar. Her yer paralı turist kaynıyor. Kimse kimseyi rahatsız etmiyor. Suç oranı ise sıfır. Çünkü cezaları çok ağır. Dubai müslüman bir ülke. Ancak kurallar katı değil. Turist gelecek ve içkisini içecek, yaşayacak, para harcayacak. Bu nedenle beş yıldızlı otellerde içki içiliyor. Hatta Jumeirah Medinat denilen suni göl manzaralı yerde lokantalarda içki serbest. Bizdeki gibi turistlerin yaşam şekillerini değiştirmek gibi bir gayret yok. Çölün ortasında yaratılan yapay cennette yaşayanların ise hiçbir sıkıntısı yok. Birleşik Arap Emirlikleri dünya ile barışık ve komşularıyla sıfır sorun yaşıyor. Emirlerin arada bir buluşarak “Halkımız için daha ne yapalım” toplantıları yaptıkları söyleniyor. Hatta Dubai Şeyhi Al Makthoum’un yurtdışında devlet imkanlarıyla iyi eğitim gören gençlerden oluşan bir “Hayal Takımı” olduğu söyleniyor. Dubai’de yapılan tüm yatırımların bu hayal takımının ortaya koyduğu uçuk kaçık fikirlerden çıktığı belirtiliyor. Ülke nüfusunun yüzde 30’u Hintli olduğu için Bollywood stüdyoları kurdu. En çok gelen Çinli olunca onlara kapıda vize uygulaması başlatıldı. Turizmde dünyanın bir numarası olmaya aday olan Dubai’nin trendi giderek tırmanıyor. Türkiye ise turizmde 3’cü sıradan 14’cü sıraya düştü. Bize “Erdoğan iyi lider” diyen Araplar bunları görmüyor galiba… Bize de halkını dinleyecek ve büyük düşünen eğitimli gençlerden kurulu hayal takımına önem verecek yönetim gerekiyor galiba… Yoksa “Ben yaptım oldu” ile bu iş bu kadar olur. Herkes turizmde hayal rakamlar telaffuz ederken, görünen köy kılavuz istemiyor.