ABD Başkanı Donald Trump, sadece kendi ülkesini değil, tüm düyayı etkiliyor. Donald Trump’ın Beyaz Saray’daki ilk 100 gününde ABD’nin dünya ile ilişkisinde önemli değişiklikler yaşandı.
Asya ile ABD arasında nükleer gerilim yaşandı. Trump’ın göreve başlamadan önce yaptığı pek çok açıklama şok etti. Tayvan ile ilgili açıklamaları, Trump’ın Dışişleri Bakanı Rex Tillerson da Çin’in Güney Çin Denizi’nde inşa ettiği yapay adalara erişimi engellemekten bahsetmesi Çin’de ABD ile çatışma senaryolarının yazılmasına neden oldu.
Japonya ve Güney Kore’nin, ABD’ye fazla güvendiğini, kendi nükleer silahlarını üretmelerinden bahsetmişti. Kuzey Kore’nin nükleer silah alanında yaptığı silah projeleri ile ABD’nin tepkisini de çekmişti. Trump’ın yardımcısı Mike Pence, “stratejik sabır dönemi bitti” diyerek, Trump yönetimi Kuzey Kore’ye bir “armada” göndermeye karar vermişti.
Bunun üzerine Kuzey Kore’de tepkisini her hafta yeni bir roket testi yapacaklarını açıklayarak dile getirmişti.
Daha sonraları ise, ABD donanmasının Kuzey Kore’ye doğru gitmediği öğrenildi. Çin’e Kuzey Kore’ye karşı harekete geçmesi için baskı yapan Trump, “Çin Kuzey Kore’nin ekonomik can suyudur. Kolay olmayacağını bilsek de Kuzey Kore sorununu çözmek isterlerse çözeceklerdir.” dedi.
Rusya ile olan ilişkiler ise, daha da karıştı. ABD’deki başkanlık kampanyası sırasında Putin, Trump’ı övüyor ve iyi bir ilişki geliştirmek istediğini ifade ediyordu. Ancak, ABD istihbarat kurumları, Demokrat Parti’nin e-postalarının hacklenmesinde Rusya’yı hedef gösterdi. Trump’ta sonunda bunun gerçek olduğunu kabul etti.
Rusya elinde Donald Trump’a ait uygunsuz görüntüler olduğunu söyledi. Trump, tüm iddiaları yalanladı. Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn, Rusya’nın ABD’deki büyük elçisi ile yaptığı görüşme nedeniyle istifa etti.
Diğer bir yandan Trump, NATO’yu sert bir dille eleştirdi. NATO üyelerinin ABD’nin cömertliğinden faydalandığını söyleyerek, örgüt hakkında köhne dedi.
Savunma Bakanı James Mattis NATO üyelerini uyarmış ve savunma harcamalarını GSYH’lerinin %2’sine çıkarmalarını istemişti. Aksi halde, ABD’nin anlaşmaya olan sadakatini gözden geçireceğini dile getirmişti.
Nisan’da yapılan toplantıda ise, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ABD Başkanı’na konuyu gündeme getirdiği için, “İttifakın yükünün paylaşılması konusundaki güçlü açıklamalarınızın etkilerini hepimiz görüyoruz” diyerek teşekkür etmişti.
Donald Trump’ta, NATO hakkında, “artık köhne olmadığını” söylemiş ve üyelere ‘ortaklar’ diyerek, terör tehditlerinin ittifakın önemini arttırdığını, Irak ve Afganistan’a daha fazla yardım edilmesi gerektiğini vurgulamıştı.
Suriye’ye askeri müdahale yapılmasına karşı olan Donald Trump, 2013 yılında “Suriye’yi boşverin, ABD’yi tekrar yüceltelim” diye bir tweet yazmıştı.
Trump’ın geçen haftalarda Suriye’ye füze saldırısı emrini vermesi ise, büyük bir dönüş oldu. Bu durumu, Suriye hükümetini sorumlu tuttuğu kimyasal saldırının fikrini değiştirdiğini ifade ederek, “Çocuklara yapılan o saldırı beni çok etkiledi.” dedi.
Dünya ekonomisinde de köklü değişiklikler yapan Trump, eski Başkan Obama’nın hazırladığı, 12 ülke arasında imzalanan Trans-Pasifik Ortaklığı’nı (TPP) iptal etti.
Otomotiv şirketlerini, Meksika’dan ithal edilen ürünlere %35 gümrük vergisi ile tehdit etti.
İklim değişikliği politikası tamamen değişti. Paris İklim Anlaşması’nı göreve başladıktan 100 gün içinde iptal edeceğini duyurdu. Bu henüz gerçekleşmemiş olsa da, ülke genelinde kömür kullanılacağını bildirdi.
Ayrıca, Temiz Enerji Planı’nı da iptal eden kararnameyi imzaladı. Çevreci guruplar bu kararı protesto etti ve hem ülkede hem de dünyada ciddi sonuçlarının olacağını ifade etti.
Tüm karşı çıkmalara rağmen Trump, insan kaynaklı iklim değişikliğinin bir kurgu olduğunu söyleyerek konuya noktayı koydu.