Başbakan Binali Yıldırım referandum sonuçları ile ilgili flaş açıklamalarda bulundu. Başbakan Binali Yıldırım, ‘Tarihin ‘mühürsüz seçim’ olarak yazacağı bu seçimi tanımıyoruz, tanımayacağız” diyen CHP lideri Kılıçdaroğlu’na yanıt verdi. Yıldırım, “Tamam kabul ediyoruz, iyi çalıştın, çok koşturdun. Ama milletin takdiri ortada. Bu gerçeği artık kabul et” dedi. Yıldırım, “Milletin kabul ettiğini sen kabul etmezsen ne yazar. Millete fatura çıkaracağına başarısızlığı kendinde ara. Şimdi anamuhalefet partisine düşen, yaptıkları itirazın sonucunu beklemektir. Bunun aksine yapılacak her hareket, hukukun dışına çıkmak olacaktır” diye konuştu.
İşte Yıldırım’ın sözlerinden satır başları: Bir halk oylaması yaptık Pazar günü. Huzur ve güven içerisinde, demokrasimize yaraşır başarılı bir şekilde sonuçlandırdık. Milletin kararı ney, sonuç evet. Gelirken dinledim, 500’den fazla yabancı kuruluş gelmiş AGİT izlemiş. Herkes gözlemini yaptı. Başarı bizim aklımızı başımızdan almaz. Millete gönül bağımızı kopartmaz, bizi şımartmaz. Medeni davranışın en önemli ölçüsü sevinci ve üzüntüyü birlikte paylaşmaktır. Biz 80 milyon vatandaşız. Birbirimizin hukukuna sonuna kadar saygılıyız. Bizim sevincimiz bir başkasının üzüntüsü olamaz. Biz bu halk oylamasının neticesini bütün vatandaşlarımızın yararına geleceği için olumlu önemli bir sonuç olarak görüyoruz. Sonucu bütün ülkemiz adına vakarla karşılamak mecburiyetindeyiz.
Katılım oranı yüzde 85,3. 1 Kasım seçimlerden bu az da olsa daha yüksek bir katılımdır. Bu rekor katılım oranı için bir kez daha milletime teşekkür ediyorum. Milletim geleceğe demokrasiye sahip çıkmıştır. Bu aynı zamanda ülkemizin demokratikleşme seviyesini de kalitesini de siyasetten beklentisini de ortaya koymaktadır. Halk oylaması demek doğrudan halkın iradesine müracaat etmek demektir. Bir kez daha altını özellikle çiziyorum. Bu halk oylamasında evet diyenler de hayır diyenler de başımızın tacıdır.
Milletimizin sözünün üstüne söz söylemek beyhudedir, ayıptır. 25 milyon vatandaşımız anayasa değişikliğine evet demiştir. Evet oyları, hayır oylarından daha fazla çıkmıştır. Gerek cumhurbaşkanımızı, gerek bizi arayarak tebrik eden devlet ve hükümet başkanlarına da milletim adına teşekkür ediyorum.
Doğu ve güneydoğu Anadolu’dan gelen Evet oylarındaki anlamlı artık, bölgenin terör örgütlerinin çağrılarına prim vermediğini açıkça ortaya koymuştur. Vatandaşlarımız birliği beraberliği kardeşliği birlikte Türkiye olmayı tercih etmişlerdir. Millet son oylamayla anayasa değişikliğini oylamamış bize ve bütün partilere de ince mesajlar vermiştir. Vatandaşımın bize 16 Nisan’da ne söylediğini çok iyi anlayacağız, iyi değerlendireceğiz.
Hayır’dan hayır sonuç çıkartmak isteyen muhalefet maalesef değerli kardeşlerim, oylama sonucu da aynı tutumunu sürdürmektedir. Bir sağduyu ortamında gerçekleşen bu seçime gölge düşürmemektir. Kesin olmayan sonuçlar ortaya çıkmıştır. Bugün bazı partiler, ana muhalefet partisi HDP, Vatan Partisi gibi bazı partiler ve vatandaşlar YSK’ya itirazda bulunmuştur. YSK da bunu değerlendirip açıklayacağını ilan etmiştir. Hukuk devletinde itiraz etmek haklarıdır, bunu anlayışla karşılıyoruz. En aykırı bir yerden bile gelse kimsenin sesine kulağımızı kapamayayız.
Şimdi tane tane söyleyeceklerimi ana muhalefet partisi genel başkanı ve yöneticileri dinlesin. Her seçimden sonra çıkan tablodan memnuniyetsizlikler sızlanmalar hep olmuştur. Ne var ki eleştirinin sınırı da hukuktur adalettir. Hukuk düzeni her türlü ihtimali ön gördüğü içindir ki, itirazların gideceği adresi belirlemiştir YSK’dır. İtirazlar değerlendirilecek ve bir karar verilecektir. Buraya kadar her şey normaldir. Ancak insanları sokağa davet etmek, sonuçları tanımamak asla ve asla kabul edilemez. Sandıktan çıkan sonuca gölge düşürme çabası boştur.
Şimdi ana muhalefet partisine düşen yaptıkları itirazın sonucunu beklemektir. Bunun aksine yapılacak her hareket hukukun dışına çıkmak olacaktır. Türkiye bir hukuk devletidir. Hiç kimsenin hukuksuz sorumsuz bir tutum sergilenmesi asla hoş karşılanmayacaktır. Çok açık ve net ifade ediyorum. Siyasi tartışmaların zemini meşru siyaset zeminidir. Herkese davetimiz bu meşru zemini korumak olmalıdır. Her vatandaşımdan istediğim bu süreçte azami hassasiyet göstermesidir. Siyaset yapıyorum diye kimse kimsenin duygularıyla hissiyatlarıyla oynamaya kalkmasın. Sayın Kılıçdaroğlu’nun 50 milyona yakın insanımızın oyunu kullandığı bir seçime gölge düşürme çabası hem üzücüdür, hem de büyük talihsizliktir. Bir ana muhalefet partisi başkanının, siyasette her türlü sonucu sokakta değil sandıktadır.
Kemal Bey ağzını hayır hayır demeye o kadar alıştırmış ki, 16 Nisan’da sandığa gitmemiş gibi hayır hayır demeye devam ediyor. Neymiş, bu halk oylamanın sonuçlarını tanımayacakmış. Ne demek? Bu ne demektir? Eğer sen bu sonuçları tanımazsan, bu sonuçları ortaya koyan millet de seni tanımaz kardeşim. Tamam kabul ediyoruz, iyi çalıştın, çok koşturdun. Ama milletin takdiri ortada. Oraya takılıp kalırsan yol alamazsın. Bu gerçeği artık kabul et. Milletin kabul ettiğini sen kabul etmezsen, ne yazar? Millete fatura çıkaracağına başarısızlığı kendinde ara.
Biz de anlattık, hayır diyenler de anlattı. Milletimiz herkesi dinledi. Hatta hayır kampanyası yapanlar hiçbir sınır tanımadı. Her şeyi söylediler. Gerçekle yakından uzaktan alakası olmayan, bu değişiklikte yer almayan her şeyi söylediler. Ama bir türlü değişiklik ne getirecek ona yönelik tek bir kelime söylemediler. Nihayet 16 Nisan’da karar verildi, yüzde 51,41 olarak teklif evet oyuyla geçti. Efendim şimdi aradaki fark azmış… Ne demek bu ya? Biz ne dedik, 50 +1 kardeşim, bu işin kuralı budur, hep böyle olmuştur.
Siyasi yasakların ona erdirilmesi, 1987 referandumuna bakın sadece 75 bin fark vardır. Benzer şekilde İngiltere’nin AB’den çıkarken yaptığı halk oylamasındaki oy farkı Türkiye’deki referandumdaki oy farkından daha azdır. Ve bu önemli kararda evet ve hayır arasındaki fark, Türkiye’deki oylamadan daha az. Orada meşruiyet tartışması olmuyor ve sonuca herkes rıza gösteriyor.
Amerika seçimleri, aradaki fark çok az. Hatta oy sayısı kaybedenin daha fazla. Ama delege sayısı fazla olduğu için Trump kazanıyor. Bu Amerika’da mesele olmuyor. Ama Türkiye’de şeffaf şekilde yapılan ve içerden dışardan yedi düvelin izlediği taraf olduğu bir halk oylamasının sonucunu hazmetmek zorunda ana muhalefet partisi. Demokrasiye inanıyorsa demokrasiyi içselleştirmişse hazmetmek mecburiyetinde.
Çareyi sokakta aramak, kaos ortamı oluşturmaktan medet ummak ana muhalefete yakışmaz. Böyle bir iş içinde olursa, millet gereken cevabı verir. Türkiye hiçbir sokak faaliyetine, yasaları çiğneyecek hiçbir fiili duruma rıza göstermesi söz konusu değildir. Ben milletime çağrı yapıyorum, provokasyona gelmeyin, tahriklere kapılmayın, buna benzer çağrılara kulak asmayın.
2019’da iki tane seçimlerimiz var. Bir tanesi Mart ayında yerel seçimler, belediye seçimleri olacak. Bir de 3 Kasım 2019’da yaptığımız bu anayasa değişikliğine göre birleştirilmiş meclis ve cumhurbaşkanı seçimleri olacak. Bunun dışında Türkiye’nin gündeminde herhangi bir seçim yoktur. Yapacak çok işimiz var, milleti seçimle yormamamız lazım.
Çünkü Türkiye 15 Temmuz darbe girişimiyle büyük bir travma geçirmiştir. Milletimizin moral seviyesini yükseltmek, ekonomimiz üzerindeki tereddütleri ortadan kaldırmak ve ülkeyi 2023, 2053, 2071 hedeflerine hazırlamak için düne göre bugün daha çok çalışmak mecburiyetindeyiz. Gençlerimize iş aş sağlamak mecburiyetindeyiz.
Sonuçlardan memnun olunmayabilir, ama vatandaşın tercihini kimse gölgeleme hakkına sahip değildir. Hayır’dan hayırsız sonuç çıkarmaya çalışmak, en hafif deyimiyle millet iradesine saygısızlıktır. Bütün bunlar ortadayken yapılmaya çalışanın sebebi iyi tahlil etmemiz gerekir. 2002’den beri ana muhalefet, demokratik süreçler içerisinde AK Parti ile rekabet edecek bir çizgiye gelemedi. Sandıkta AK Parti’yi zorlayacak bir güce erişemedi. Bunu telafi etmek için her defasında siyasetin meşru sınırlarını hep zorladı. Gönüller kazanmadan, halkı siyasetine ikna etmeden siyaset yapmak sonuç çıkarmıyor, vermiyor. Milletle barışma yolunu seçeceğine bize iktidar partisine saldırma yolunu tercih ediyor.
Biraz bu kampanya döneminde dedik ya bunların aklı başına geldi. Kuzu gibi oldular, sakin sakin konuşuyorlar, cevap vermiyorlar. Ben o zaman şunu söyledim “Kemal bey kuzu taktiği yapıyor, inşallah referandumdan sonra bunu devam ettirir” Ama gördük ki sonuçlar açıklanınca birden bire, referandum sürecindeki ana muhalefet başkanı gitti, CHP ana muhalefet partisi kendi eski fabrika ayarlarına döndü. Doğrusu Sayın Kılıçdaroğlu yenilgisini gürültüyle bastırmak istiyor. Ama mızrak çuvala sığmıyor. Belli ki durumunda sıkıntı var. Bizim işimiz onların iç meseleleriyle uğraşmak değil.
Bugün hala 15 Temmuz için insafsız bir şekilde ‘tiyatro, kontrollü darbe’ diyebilmektedirler. Bunun bedelini her seferinde sandıkta ödemesine rağmen bu alışkanlığı bir türlü terk etmiyor. Bu tavır esasen Türk milletini ve demokrasisini küçümseyen bir ruh halinin yansımasıdır. Milletle vatandaşla barışık olsa kendileriyle de kavgalı olmaktan kurtulacaklar. Ama bunu başaramıyorlar. Ana muhalefete son tavsiyemiz, millete itaat edin rahat edin.
İl başkanlarımız, belediye başkanlarımız, kadın kollarımız, gençlik teşkilatımız, il genel meclisi başkanlarımız, mahalle temsilcilerimiz, köy temsilcilerimiz herkes, velhasıl AK Parti teşkilatının bütün mensupları çok gayretli bir çalışma sergilediler. Bütün teşkilatlarımıza ilan ediyorum. Bölgedeki durumu tahlil eden ayrıntılı bir raporu, kısa zamanda genel merkeze iletmenizi istiyorum. Bugünden itibaren hayır diyen kardeşlerimizin, gönlünü kazanmanın yollarını bulacağız.
AK Parti reformcu bir partidir. Reformcu karakterimizi bundan sonra da sürdüreceğiz. Türkiye’deki bütün vatandaşlarımızın özgürlüklerini kısıtlayan ne kadar yanlış uygulama varsa hepsine müdahale ettik, özgürlüklerin önünü açtık. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini tercihimiz daha ileri bir demokrasi için başlangıçtır. Vesayet odaklarının siyasete müdahalelerini sona erdirmek için bu değişiklik önemli bir başlangıçtır. Demokrasiye bundan sonra balans ayarı verecek tek mercii millettir. AK Parti var oldukça bu ülkede demokrasinin özgürlüklerin teminatı olmaya devam edecek. Bizler bu zamana kadar kimseyi inancı kimliği sebebiyle dışlamadık, ötekileştirmedik.
Şimdi birileri atlattığımız onca badireye rağmen, demokrasi mücadelemizi hafife alıyor, görmezden geliyor. Türkiye’nin itibarını içerden ve dışardan yükselttik. Türkiye’yi tek bir vatandaşımızın dahi huzursuzluk duymadan yaşayabildiği özgür bir hale getirdik, bunu da muhafaza edeceğiz. AK Parti dün olduğu gibi bugün de yarın da milletinin yanında olacaktır. Halk oylamasından önce bütün samimiyetimizle dedik ki, evet çıkması halinde, bu halk oylamasının kaybedeni olmayacaktır. Kazanan vatandaşımızdır, kazanan millettir, kazanan Türkiye’dir, kazanan demokrasidir. Artık demokrasiden geri dönüş yok, bunu da herkesin bilmesini istiyorum. Türkiye’nin en iyi internet sitesi hurriyet. com .tr
Pazartesi akşamı Cumhurbaşkanımızın başkanlığında, hem MGK hem de bakanlar kurulunu gerçekleştirdik. Yapılan halk oylamasının kapsamlı değerlendirmesini yaptık. OHAL’in üç ay boyunca uzatılması yönünde MGK’nın tavsiye kararı doğrultusunda bakanlar kurulu olarak karar aldık ve bunu Meclis’e bildirdik. Meclis’te bu konuyu karara bağladı. OHAL uygulaması tekrar yürürlüğe girmiş oldu. OHAL millete ilan edilmiş değil, OHAL bizim 15 Temmuz’dan sonra kendimize ilan ettiğimiz bir durumdu. Gerek FETÖ ile etkin mücadele etmek, gerekse iç ve dış bölücü örgütlere karşı mücadele azmimizi etkin bir şekilde sürdürmek için böyle bir karara ihtiyaç vardı, bu kararı aldık.
Şöyle bir hava oluşturuluyor. Anayasa değişikliği yapıldı, cumhurbaşkanımız bu değişikliğin getirdiği bütün imkanları kullanacak ve yeni sisteme göre ülkeyi yönetecek… Şimdi bunu kasıtlı olarak yayıyorlar. Halbuki bu anayasa değişikliğinin üç maddesi hemen yürürlüğe giriyor.
Bir tanesi HSYK’nın yeniden oluşturulması. 13 üyeli kurulun 6 tanesi cumhurbaşkanımız… 4 tanesi cumhurbaşkanımız tarafından, 2 tanesi adalet bakanı ve müsteşarı doğal üye olarak yer alacak. Geriye kalan 7 tanesini de Meclis komisyonlarda belirleyecek. Meclis ilk defa üye seçecek. Bu da demokraside yeni, ileri bir adımdır. Darbe hukukundan kalma askeri mahkemeler kaldırılmış, askeri Yargıtay fiilen sona erdirilmiş yargı birleştirilmiştir. Sivil için, asker için ayrı yargı bundan böyle söz konusu olmayacaktır.
Bir diğer devreye girecek değişiklik de sayın cumhurbaşkanımızın AK Parti ile ilişiğinin kurulmasıdır. Buna göre, YSK’nın seçim kararını resmen açıklaması ve resmi gazetede yayınlanmasıyla birlikte Cumhurbaşkanımızın AK Parti’ye dönmesinin önündeki anayasal engel tamamen kalkmış olacaktır. Partimizin kurucusu, liderimiz ve şimdi de cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın partimize bir an önce gelip katılması ve üye olması için sabırsızlıkla bekliyoruz. Zira Cumhurbaşkanımız bu kampanya boyunca çok büyük bir gayretle, çok büyük bir fedakarlıkla kampanyamıza çok büyük destek vermiştir. Bu meselenin en doğru şekilde anlatılması, bunun şahıslar meselesi olmadığını yurdun her köşesinde vatandaşlarımıza bütün mecralar yönüyle anlatılmasını sağlamıştır. Ben AK Parti genel başkanı olarak, bütün arkadaşlarım adına sayın cumhurbaşkanımızın memleket meselesi, beka meselesi olarak gördüğümüz bu konuda gösterdiği önderlikten dolayı kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum.
Bu üç hususun dışındaki diğer hususlar, 2019 3 Kasım’ında yapılacak seçimlerle birlikte yürürlüğe girecektir. O güne kadar yapacağımız çok iş var. Bir kere bu anayasa değişikliğinin getirdiği uyum yasaları var. Ciddi sayılabilecek uyum yasaları hazırlanacak. Cumhuriyetin kuruluşundan beri devam eden bir yapının, yeni baştan elden geçirilecek. Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin hukuki altyapısı hazırlanmış olacak.
Şimdi efendim, yani şöyle de bir maksatlı propaganda yapılıyor. Parlamenter sistem demokratik, cumhurbaşkanlığı sistemi demokratik değil… Böyle bir şey yok. Demokratik olmanın sistemle alakası yok.