CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Diyarbakır’da sivil toplum örgütlerinin temsilcilerine konuşma yaptı. 16 Nisan’da yapılacak yeni anayasa referandumu için ‘hayır’ çağrısı yapan CHP lideri ” FETÖ örgütü bizi kandırdı dediler. Peki FETÖ seni kandırdı da buna sebep olan parlamenter sistem miydi, niye seni kandırıyor? Evet çıkarsa 4 milyon Suriyeliye vatandaşlık verecekler. Hepimiz oturup düşünelim” dedi.
İşte Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satırbaşları…
Her şeye rağmen, tarım toplumundan sanayi toplumuna geçtik. Bütün bunları demokrasi sistemi içinde yaptık. Eksiğimize rağmen, yanlışlarımıza rağmen yapmaya çalıştık. Şimdi önümüze bir tablo koyuyorlar; milli iradeyi bir kişiye teslim edelim. 80 milyonun aklı yok mu? Düşüncesi yok mu? Farklı görüşler ülkeyi geliştirmez mi? Akıl akıldan üstündür, beşer şaşar. Bir araya gelirsek, oturur konuşursak ne yanlıştır, ne doğrudur buna karar veririz. Ben hatamı görmeyebilirim, ama bir başka vatandaşım bana hatamı hatırlatabilir. “Şimdi bundan vazgeçelim, tek adam rejimine geçelim” diyorlar. Şu soruyu kendimize sormalıyız; bugün işsizlik var mı? Var. Üniversite mezunlarında bu daha da yüksek. Bu işsizliği yaratan demokratik parlamenter sistem mi? Kim yaratıyor bu işsizliği. Başka? Çiftçiyi düşünün, ektiği ürünün karşılığını alamıyor. İki Trakya büyüklüğünde alan, son 15 yıldır ekilmiyor. “İlaç pahalı, gübre pahalı, su pahalı, mazot pahalı, nasıl ekeyim” diyorlar. Çiftçi tarlasını ekmiyorsa bunun sebebi demokratik parlamenter sistem mi? Başka? Taksi esnafı. Eminim her yerde var, burada da var. Emin olun taksi esnafı şunu söylüyor; neredeyse müşteri bulamaz hale geldik. “Kendi sigorta primimi yatıracak kadar para kazanamıyorum” diyor. Bunun sebebi demokratik parlamenter sistem mi?
“EVET, ÇIKARSA 4 MİLYON SURİYELİYE VATANDAŞLIK VERECEKLER”
Tutturdular, “Fethullah Gülen terör örgütü bizi kandırdı” dediler. “Allahımız, milletimiz bizi affetsin” dediler. FETÖ seni kandırdı diyelim, bunun sebebi parlamenter sistem miydi? Gelip Meclis’i mi kandırdılar? Hayır, Meclis onuruyla dimdik durdu. Dolar almış başını gidiyor, frenleyemiyorlar. Kayıt dışı para, kara para Türkiye’ye gelmese dolar uçup gidecek. Dünyanın neresinde kaçak para varsa, uyuşturucu parası varsa Türkiye’ye geliyor. Buna da net hata-noksan diyorlar. 10 Milyar dolar gelecek, nereden geldiğini bilmeyecekler. Bu mümkün mü? Buna sebep olan parlamenter sistem mi? Enflasyon çift haneye çıktı, yüzde 10’u aştı. Fatura kime çıkıyor? Vatandaşa. Buna sebep olan ne? Parlamenter sistem mi? Hapishaneler tıka basa dolu. Sırayla uyuyorlar. “Sen üç saat uyu, sıra bana geldi, şimdi ben uyuyacağım”. Yaşlı, hasta hiç fark etmeden, Türkiye’nin hapishaneleri tıka basa dolu. Bunun sebebi parlamenter sistem mi? Neden dolu bu hapishaneler? İcra mahkemelerinde dosya koyayacak yer kalmadı. Türkiye’nin yarısı icralık. Vatandaş borcunu ödeyemiyor. Bunun sebebi parlamenter sistem mi? 4 milyon Suriyelimiz var, kendi çocuklarımıza o kadar iş bulduk ki, eleman bulamıyoruz. Öyle bir hava var. 4 milyon Suriye parlamenter sistem yüzünden mi geldi? Şimdi diyorlar ki “Evet çıksın, bunlara vatandaşlık vereceğiz”. Bulamaç adası var, burnumuzun dibinde. ABD belgelerinde de, İngiliz belgelerinde de Türkiye’ye ait. Ama o ada şu anda Türkiye’ye ait değil. İşgal altında. Bu adanın işgal altında olmasının nedeni parlamenter sistem mi? Bunun nedeni kötü yönetim arkadaşlar, kötü yönetim.
15 yıldır iktidardalar, hangi kanunu çıkarmak istediler de çıkaramadılar. 15 yılda bir karar almak isteyip de alamadıkları bir karar var mı? Hayır, bütün kararları alıyorsunuz. Peki bu işsizlik neden, bu yoksulluk neden, bu dolar neden yükseliyor? Türkiye neden itibarı yerle bir edilmiş ülke konumunda. Neden bütün devletlerle kavga ediyoruz. Hangi gerekçeyle kavga ediyoruz? Suriye ile kavga ettik. Irak ile kavga ettik. Rusya ile kavga ettik. Bulgaristan ile kavga ettik. Mısır ile kavga ettik. Şimdi sıra geldi Avrupa Birliği’ne. Parlamenter sistem mi bu kavgaları çıkardı? Arkadaşlar, diline hakim olamayan devleti iyi yönetemez. Kendi ceplerini düşünüyorlar, vatandaşlarını değil. Getirmişler bir düzenleme, 18 yaşında çocuk milletvekili olacak. Ömür boyu askerlikten muaf olacak. Herhalde Diyarbakırlılar çok memnundur. Çok sayıda genç var. Hepsi işsiz. Çocuklarınız ne güzel, hem milletvekili olacak hem askere gitmeyecek. Kendi çocukları için gelecek hazırlıyorlar. Sizin çocuklarınız askere gidiyor, terörle mücadele ediyorlar. Şehit oluyorlar değil mi? “Kılıçdaroğlu gençlere karşı” diyorlar. Ben gençlere karşı değilim, gençler benim başımın üstünde. Ben bu ülkenin umudu olarak görüyorum bu gençleri. Bu ülkede barışın, kardeşliğin güvencesidir benim gençlerim.
“HAYIR DEDİĞİMİZ ZAMAN TÜRKİYE’NİN İTİBARI DÜNYADA ARTACAKTIR”
Ama gençler arasında ayrım yapılmasını istemem. Ama Ankara’daki beylerin çocukları askere gitmeyecek, ama garibanın çocuğuna “Hadi senin zamanın geldi” diyecekler. Gençler 18 yaşında milletvekili olsun, hiç itirazım yok. Ama hem milletvekili, hem ömür boyu askerlikten muaf, olmaz. Benim çocuğum askere gidiyorsa, onun çocuğu da askere gidecek. Nedir? Eşit yurttaşlık. Değerli arkadaşlar. Düzenleme geliyor. 16 Nisan’da sandığa gideceksiniz. Bir kişiye OHAL uygulama yetkisi vereceksiniz. Başkan seçilecek, istediği zaman OHAL’i ilan edecek. Niye bir kişiye bu yetkiyi veriyoruz? TBMM yok mu? Var. Şimdiki uygulama nasıl oluyor? MGK’da görüşülür, Bakanlar Kurulu’nda tavsiye edilir. Meclis’e gelir. OHAL ilan edilir veya edilmez. Şimdi bu süreç yok. Bunun dünyada örneği var mı? Yok. Hangi derdimizi çözecek bu. Bir Allah’ın kulu bana açıklasın, “Bir kişiye bu yetkiye veriyoruz, şu derdimizi çözecek”. Tam tersine vatandaşları bölecek, ayrıştıracak. Şimdi, aramızda işçi kardeşlerim de var. Bir kişiye yetki veriyoruz, istiyorsa kıdem tazminatı kaldırabilir. Ekonomik ve sosyal konularda kararname çıkarabilir. Asgari ücreti dondurabilir. Artırmayabilir. İşçilerden ses çıkıyor mu? Sendikalardan ses çıkıyor mu? Biri yarım yamalak “Evet” diyeceğiz dedi. E git sen de taşeron işçisi ol. Hem sendika başkanı olacaksın, altında Mercedes olacak, işçilerin aidatlarıyla gününü gün edeceksin, sonra yağcılık yapacaksın. Yok ya, taşeron işçilik yapsana kardeşim. Onun çektiği ızdırabı yaşa kardeşim. Yaşayacaksın. Yok öyle bir şey. Bu sistemin gelmesi demek tüm işçilerin taşeronlaşması demek. Bir kişiye bu kadar yetki vermek doğru değil arkadaşlar, değil. Bir kişi çıkıp “Ne grevi arkadaşım, sana asgari ücret veriyorum” diyecek. “Geçinemiyorum” dersen, “Ne demek geçinemiyorum, dışarıda o kadar işsiz var, otur oturduğun yerde” diyecek. Baskıyı kuracaklar arkadaşlar, konuşturmayacaklar. Demokratik parlamenter sistemde siyasi partiler vardır. Vatandaşlar gider oyunu kullanır. Medyanın özgürlüğü vardır. Hapishanelerinde gazeteciler yoktur. Tek adam rejiminde bir kişi vardır, elinde sopa vardır. Bir kişi aykırı bir düşünce dile getirince kafasına vurur. Evet demenin vebali ağırdır. Kimse çocuklarına hesap veremez.
“187 TRİLYON LİRALIK YÜK GELİYOR VATANDAŞIN SIRTINA”
Hayır dediğimiz zaman Türkiye’nin itibarı dünyada artacaktır. Şu söylem dünyanın dört bir yerinde yankılanacaktır; Türkiye’de 80 milyon demokrasiden vazgeçmedi. Demokrasiye sahip çıktı. Evet, demokrasiye sahip çıkacağız. Milletvekili sayısı 550 yetmedi, vatandaşın da yükü yok, 600’e çıkaralım. Niye 600? Hangi gerekçeyle 600? Kimin için bu 600. 550 bile fazla arkadaşlar, makulu 400. 187 trilyon liralık yük geliyor vatandaşın sırtına.
Bakın bu işin partisi yok sevgili Diyarbakırlılar. Bu bir anayasa. Dolayısıyla AK Parti’ye oy veren vatandaşlarım, MHP’ye, HDP’ye oy veren vatandaşlarım. Saadet Partisi’ne oy veren vatandaşlarım. Elinizi vicdanınıza koyun, öyle düşünün. Cumhurbaşkanı partili, bakanlar partili, vali partili, hakim partili, AYM üyeleri partili, herkes partili. Partiye üye olmayanlar? Onlar ikinci sınıf. İlk kez bu anayasayla üstünlerin hukuku oluşturuluyor. Hukukun üstünlüğü değil. “Bizim gibi düşündün düşündün, düşünmedin biz seni ezer geçeriz”. İş dünyasına sesleniyorum, hiçbirinizin mal güvenliği yok. Son 2.5 yıldır fiili başkanlık sistemini yaşıyoruz zaten. Hem anayasaya uymuyorlar, hem de anayasa değişikliğine gidiyor. Önce anayasaya uyun, niye getiriyorsun o zaman bu değişikliği? Yarın başka biri gelecek diyecek ki “Ben de buna uymuyorum”. İş dünyası şunu unutmasın, kapısı çalındığı zaman, her an mal varlıklarına el konabilir. İş adamlarının mal varlıklarına nasıl el koyduğunu gördük. Hakkınızı aracaksınız? Mahkemede. E hakim partili. Denetimsiz bir sistem getiriyorlar. Her şeyi yapacaksın ama hesap vermeyeceksin. “Hesap verecek” diyorlar. İyi de 400 milletvekilini nereden bulacağız? Başkanlık sistemiyle yolsuzluk meşrulaştırılıyor. E hani kul hakkı yemek günahtı? Rabbimiz ne diyor? “Karşıma kul hakkıyla gelme”. Öyle bir düzen getiriyorlar ki, istediğini yapabilir. İsterse parlamentoya 30 yıl bütçe getirmeyebilir. Böyle bir düzen olur mu? Bütçe hakkı, parlamentonun en güçlü olduğu haktır. Toplanan her kuruşun hesabını Meclis’e vermek zorundalar.
Kaynak: SÖZCÜ