Türkiye’de 3 bin 473 Suriyeli öğrenci üniversitede okuyor. Ayrıca 400’e yakın Suriye uyruklu akademisyen, üniversitelerde görev yapıyor.
YÖK Başkanı Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç, Türkiye’de üniversitede eğitim gören Suriyeli öğrenci sayısının 3 bin 473 olduğunu söyledi. Saraç, Suriye uyruklu öğretim elemanlarının 327’sinin devlet 65’inin ise vakıf üniversitelerinde görev yaptığını belirtti.
Prof. Dr. Saraç, Yüksek Öğretim Kurulu tarafından Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen “Türk Yüksek Öğretim Sisteminde Suriyeli Öğrenciler” konulu konferansta, ülkemizde eğitim gören Suriye uyruklu öğrenci sayısının 3 bin 473 sayısına ulaştığını belirterek, Suriye uyruklu öğrencilerin yoğun olarak bulundukları üniversitelerin Gaziantep Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Karabük Üniversitesi, Mersin Üniversitesi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, İnönü Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi, İstanbul Aydın Üniversitesi ve Sakarya Üniversitesi olduğunu belirtti.
Bütün dünyanın, devlet ve millet olarak Türkiye’nin savaştan, savaşın getirdiği katliamdan, yokluktan, şiddetten kaçanları kardeş olarak kabul ettiğini ve kapılarını ardına kadar açarak karşıladığını bildiğini ifade eden Prof. Dr. Saraç, “Kadınların ve çocuklarının çoğunluğunu oluşturduğu ve sayıları 2017 yılının ilk ayları itibariyle 3 milyonun üzerinde tahmin edilen Suriyeli nüfus insanca yaşamak gayesiyle bugün ülkemizin bir parçası. Hepimiz bilmeliyiz ki, ülkemiz Suriyeli kardeşlerimize tüm imkanları ile sahip çıkmakta. Yaşananın basit bir mülteci krizi değil yaşanan ve bizler bunun insanlığın insan olmanın değerleriyle imtihan olduğunun farkındayız. Ve başka milletlerin kayıtsızlığını mazeret kabul etmeden üzerimize düşeni bütün imkanlarımızla yapmaya çalışıyoruz. Devletimiz bu kitlesel göçle ülkemize gelen Suriyelilere yönelik hizmetleri temel olarak 2013 yılında kabul edilen Uluslararası Yabancılar ve Koruma Kanunu ve geçici koruma yönetmeliğini de düzenlemiş ve aynı zamanda işleyişe yönelik göç politikaları gibi koordinasyon birimleri oluşturmuştur” dedi.
“EN ÖNEMLİ DESTEK EĞİTİM”
AFAD’ın özellikle aciliyet içeren durumlarda ve tüm bu süreçteki katkısının ise mutlaka büyük bir övgü ile anılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Saraç, “Milli Eğitim Bakanlığımızda bu süreçte iki halkın eğitim bakanlığı rolünü üstlenmiş, yüzbinlerin eğitim ve öğrenimine katkı sağlamaktadır. Bu süreçte ilgili tüm kamu kurumlarımız yapılan düzenlemeler doğrultusunda Suriyeli kardeşlerimize yönelik sağlık, eğitim, iş piyasasına erişim sosyal yardımlar gibi kenar başlıklarda çok önemli görevler yerine getirmişler ve hizmet vermişlerdir. Tüm çabalarımızın mali arka planı bugün 26 milyar doları bulmuştur. Bu manda uluslararası arenada ülkemize verilen destek sözlerinin büyük ölçüde karşılık bulmadığını da hatırlatmak isteriz. Bütün olumsuzluklara rağmen ülkemiz sayın cumhurbaşkanımızın da altını çizdiği gibi ‘Kardeşlerimize, mazlumlara, ben değil emin olmuştur bu ülke.’ Bu durum bu toprakların özelliği ve mazluma şefkat kucağını açmak bu milletin değişmez bir seviyesidir. Hepimiz biliyoruz ki, ülkemize yeni gelen ve insanca bir yaşamı inşa etmeye çalışan Suriyelilere verilen desteklerin geleceğe yönelik en önemlisi eğitim başlığı altında gerçekleşenidir. Yapılan çalışmalar Suriyeli kardeşlerimizin geçici olmaktan çok kalıcılık çerçevesinde uzun vadede de politikalar ile değerlendirilmesi gerektiğini göstermektedir. Bu nedenle eğitim başlığı güncel olarak çocuk ve gençlerinin eğitimine devam etmesinden öte geleceği beraber yarını etmek anlamını taşımaktadır” diye konuştu.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Saraç, eğitimin mültecilerin yaşam umudunu ve verimini destekleyen en önemli unsur olduğunu belirterek, “Ülkemizde kayıtlı verilere göre 18 yaş altı Suriyeli nüfus, 1 milyon 330 binin üzerindedir. Ülkemiz Milli Eğitim Bakanlığı tüm kadro ve paydaşlarıyla Suriyeli çocukların eğitim alabilmesi için çok üstün gayretler sarf etmektedir” dedi.
YÖK olarak Suriyelilerin hem geleceğe dair umutlarını canlı tutmak hem de yaşama tutunmalarına yardımcı olmak ve içinde yaşadıkları topluma uyum sağlamaları için çalışmalarda bulunduklarını belirten YÖK Başkanı Prof. Dr. Saraç, şöyle devam etti:
“Bu süreçte zorunlu göç hareketini takiben çeşitli adımlar attık. Bu adımları hızlandırmak toplantımızın temel amacıdır. İlgili süreçte 2013 itibariyle YÖK, şiddet olayları ve krizler nedeniyle eğitim öğretimin sürdürülemez olduğu tespit edilen ülkeler için YÖK tarafından çeşitli tedbirler geliştirildi. Öğrencilerin temel sorunu olan dil engelini aşabilmek ve onları sisteme dahil edebilmek için bazı üniversitelerimize misyon verildi. Bu çerçevede Çukurova, Gaziantep, Kahramanmaraş Sütçü İmam, Kilis 7 Aralık, Harran, Mersin, Mustafa Kemal ve Osmaniye Korkut Ata üniversitelerinde, yurtdışından öğrenci kabulü çerçevesinde öğretim dili Türkçe veya yabancı dille daha esnek bir şekilde program açabilmeleri için bir dizi mevzuat değişikliği yapıldı. Ayrıca bu ülkelerin öğrencileri içinde bulundukları durumdan ötürü denklik almış oldukları eğitim düzeyinin belirlenmesi de dahil, resmi belge teminiyle ilgili yaşadıkları sorunlara yönelik kolaylaştırıcı bir dizi tedbir de alındı. Suriyeli öğrencilerin yükseköğretime devamında öğrenim ücretleri konusu da devlet üniversitelerine yönelik düzenlemeyle çözüldü. Türkiye Bursları Programı Suriyeli gençlerin yükseköğretime dahil olmalarında büyük önem arz etmektedir. Bu program Suriyeli gençlere eğitmelerine devam etmeleri için 5 yılda 5 bin öğrenciye burs hedefiyle burs sağlamaktadır. Türkiye Bursları kapsamında, ülkemizde eğitim gören Suriye uyruklu öğrenci sayıları 2016-2017 öğretim yılında 3 bin 473 sayısına ulaştı, bu sayı önümüzdeki yıl daha katlanarak büyüme temayülündedir.”
400’E YAKIN AKADEMİSYEN GÖREV YAPIYOR
YÖK Başkanı Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç, Suriye uyruklu öğretim elemanlarının 327’sinin devlet 65’inin ise vakıf üniversitelerinde görev yaptığını bildirdi.
400’e yakın Suriye uyruklu akademisyenin üniversitelerde görev yaptığını belirten Prof. Dr. Saraç, “Bu sayı hizmete açtığımız Yap-Sis’le gittikçe artmakta. Suriyeli öğrenci ve akademisyenlere yönelik sayısal veriler uzun ve meşakkatli ama umut verici bir yolda olduğumuzu göstermekte. Sisteme dahil olan öğrenci ve öğretim elemanı sayıları yükselirken bize emanet olan bu gençlerin ihtiyaçlarını da dikkate alan, ülkemize uyum süreçlerini gözeten, gerektiğinde psikolojik destek ve rehabilitasyon imkanı da sağlayan bir mekanizmayı geliştirmek için buradayız” ifadelerine yer verdi.
Kaynak: SÖZCÜ