MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuşma yaptı. Konuşmasında, “Türk milleti darbelerden çok çekmiştir.Bu vatanda fazlası ile silahlı ve kanun dışı hareketler görülmüştür. Buna artık nokta konulmalı” dedi.
TSK’nın sığ tartışmalara çekildiğini dile getiren Bahçeli, “TSK’nın doğrudan sorumlu olduğu bakan,başbakan ve cumhurbaşkanına hiyerarşik sırayla hassasiyetlerini aktarması doğaldır, beklenmelidir. Bundan gocunmak, farklı yerlere çekmek ise anlamsızdır” ifadesini kullandı.Kıbrıs müzakerelerine de değinen Bahçeli, “Rum yönetimi ille Yunanistan’a bağlanmak istiyorsa adayı terk etsin” dedi.
Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanan çatışamaya değinen MHP Lideri Bahçeli şunları söyledi: Ateşkesi bozan, ihlallere yol açan suçlu Ermenistan’dır. Yukarı Karabağ ihtilafı çözülememiştir. Türkiye’nin de taraf olduğu AGİT-Minsk grubu adaleti sağlayamamıştır. Artık zaman daralmakta, tahammül tükenmektedir. Ermenistan, Azerbaycan topraklarından derhal çekilmelidir. Türk milletinin kalbi Yukarı Karabağ’da atmaktadır. 25 önce Hocalı’da kaybettiğimiz kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Kardeş ülke Azerbaycan’a taziyelerimi iletiyorum”
“16 Nisan’da Türkiye kazanacaktır. Evet Ankara’dır. Evet adalet ve anayasadır. Evet 1000 yıllık kardeşliğin korunmasıdır. Evet diyeceğiz vatana, millete ve bayrağa destek vereceğiz” diyen ?MHP liderinin konuşmasının satır başları şöle:
Türk milleti darbelerden çok çekmiştir. Sivil ve asker gerilimden çok zarar görmüştür. Darbe varsa demokrasi yoktur. İktidarların seçimle gelip gitmesi, millet dışında hiçbir güç ve iradenin belirleyici olmaması demokrasinin bedelidir. 94 yıllık Cumhuriyetimizde demokrasi pek çok defa kesintiye uğramıştır. 28 Şubat 1997 postmodern müdahalesinin üzerinden geçen 20 yılın ne gibi gelişmelerin ortaya çıkardığı gizlenemeyecek şekilde açıktır. Demokrasiye şartsız sahip çıkmak, kıvırıp darbelere kılıf aramamak hepimiz için sorumluluktur. 15 Temmuz’da darbenin ne demek olduğunu acı duyarak ama asla geri atmayarak şahit olduk. 15 Temmuz darbeler tarihimizin en karanlık halkasıdır. TSK’ya yuvalanan FETÖ artıkları son bir hamle ile devlet ve milleti parçalamak için silaha sarılmıştır. Her kurumun içine sızmış teröristler TSK’ya da sirayet ederek ülkemize kıymayı planlamışlardır. TSK’nın komuta hedefi rehin alınmıştır. Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları derdest edilmiştir. Biz Türk askerinin yıpratılmasına itiraz ettik. Zorlu ve çetin bir coğrafyada yaşıyoruz. El Bab’da Türk milletinin onur mücadelesini veren Türk askeridir. Birliğimiz ve güvenliğimiz için devriye gezen, alçakları deviren kahraman Mehmetçiklerdir. Bölücü teröre karşı amansız şekilde karşı duran TSK’dır.
TSK SIĞ TARTIŞMALARA ÇEKİLİYOR
Bu kadar sorunumuz varken, milli güvenliğimiz tehdit altındayken, TSK’nın sığ tartışmaların içine çekilmesi yanlıştır. TSK çok yara almış, hırpalanmıştır. FETÖ’nün emniyet ve adaletteki ayaklarıyla Ergenekon, Balyoz, Ayışığı, Askeri Casusluk gibi sözde davalar ve 15 Temmuz fazla söze yer bırakmamaktadır.
BUNDAN GOCUNMAK ANLAMSIZDIR
TSK ile bazı eleştirilere nasıl baktığı ortaya çıkmıştır. Elbette olması gerekeni, doğru olanı Genelkurmay Başkanlığı’nın rahatsız olduğu konuları hükümete iletmesidir. TSK’nın doğrudan sorumlu olduğu bakan, başbakan ve cumhurbaşkanına hassasiyetlerini aktarması doğaldır. Dün Genelkurmay Başkanı önce Başbakan, ardından da Cumhurbaşkanı ile görüşmüş; olan biteni açıklamış olması gerekmektedir. Eğer paylaşmış ve sonuç alamamışsa bir sorun var demektir. Doğrudan medya ile kamuoyuyla iletişime geçilmişse bir sorunun delaletidir.
TSK’nın doğrudan sorumlu olduğu bakan, başbakan ve cumhurbaşkanına hiyerarşik sırayla hassasiyetlerini aktarması doğaldır, beklenmelidir. Bundan gocunmak, farklı yerlere çekmek ise anlamsızdır..TSK’nın meşru imkan ve kanallarla savunmaya geçmesi, eleştirilere cevap verme çabası neden çok görülmektedir? Mesela, TSK’nın kıyafet yönetmeliği değiştirilip başörtüsü yasağı kaldıracaksa ki bize göre yerindedir, bununla ilgili Genelkurmayın görüşü niçin alınmaz? Evet, bizim de kafamıza takılan pek çok soru işareti vardır ama bunların konuşmanın ne yeri ne de zamanıdır.
ASKER BİZİM, DEVLET BİZİM, HÜKÜMET BİZİM
Çözümsüzlüğün nedeni nedir? TSK’nın imkan ve kanallarla savunmaya geçmesi neden çok görülmektedir. Medya üzerinden başlatılan karalama kampanyası doğru mudur? Başörtüsü yasağı kaldırılacaksa niye Genelkurmay’ın görüşü alınmaz? Bizim de sorularımız vardır ama bunun ne yeri ne zamanıdır. Huzur kaçarsa tutamayız, istikrar giderse geri getiremeyiz. Ne yapalım çatışıp, çürüyelim mi, kucaklaşıp kardeşçe mi yürüyelim. FETÖ, PKK, DAEŞ, PYD/YPG hazır kıta infaz mangalarını Türkiye’ye yöneltmişken iç sorunlar gaflettir. Asker bizimdir, devlet bizimdir, hükümet bizimdir. Fitneye çanak tutan asla bizden değildir. Zarar ziyan büyüktür, Türkiye henüz yoğun bakımdan çıkamamıştır. Bunca patırtı gürültüye ne gerek vardır? Paylaşılmayan nedir? Geçmişten ders alınmadı mı? Milli uzlaşma, anlaşma her seviyede olması gerekirken, bu güvensizliğin gerçek manasını nasıl yorumlayalım? Devletteki çatlak sesler düşmanları sevindirecektir. Türkiye, ecdadımızın aziz şehitlerimizin mirası değil midir?
Devletteki karmaşanın son bulması için 16 Nisan’da evet diyeceğiz. Çetin düğümler, açılması gereken karanlık yollar vardır. 80 milyona evet çağrısı yapıyoruz. Evette kararlıyız ve bu ülke için yeminliyiz.
ABD İKİ YÜZLÜ DAVRANIYOR
Rakka’daki DAEŞ varlığına nasıl operasyon yapılacağı belirsizdir. ABD ikiyüzlü davranarak hem nalına hem mıhına vurulmaktadır. Büyük çoğunluğunu YPG’nin teşkil ettiği SGD, ABD’den silah alarak bölgenin çıban başı haline gelmiştir. ABD dönmüş dolaşmış, PKK/YPG ile suç ortaklığına heves etmiştir. Herkes DAEŞ’den şikayetçidir. Ancak YPG’nin terör örgütü sayılmayarak teröre cansuyu verilmektedir.
Türkiye aktif olarak sahada olmazsa bölücülüğe karşı durmak imkansızlaşacaktır. Türkiye Fırat Kalkanı harekatını sonuçlandırmalıdır. Irak ve Suriye gerçekleri milli ve jeopolitik durumla yorumlanmalıdır. Güvenli bölgenin kurulmasına öncülük ederek, saldırı hazırlıklarını odağında yok etmelidir. MHP devletin ve Türk askerinin kaya gibi ardında duracaktır.
RUM YÖNETİMİNE REST ÇEKTİ
İran Türkiye’yi tehdit etmekte , Avrupa’dan Türkiye hakkındaki söylemler peşpeşe gelmektedir. İsrail’in ezan yasağı girişimi bir diğer hazımsızlıktır. Unutulmasın ki ezan susmaz, susturulamaz, aksini yapmaya çalışanları Allah affetmez. Kıbrıs müzakereleri çıkmaza sürüklenmiştir.Rum Meclis’i Enosis kararını vermiştir, Rum lider müzakere masasından kalmış masayı çarparak çıkmıştır. Rumlar şunu iyi anlasınlar ki Kıbrıs Türk’tür, Türk’ün yurdudur. Enosis uyduruk bir masaldır ve ayaklarımızın altındadır. Rum yönetimi ille Yunanistan’a bağlanmak istiyorsa adayı terk etsin, Yunanistan’a yerleşsin. Kimin yurdundan kimi kovuyorlar. Bu kepazeliğe Türklük rıza gösterir mi? Kıbrıs konusunda bir adım önde olma hikayedir. Kıbrıs şehitlerimizin hatırasıdır.
Yunanistan Türkiye’nin milli hassasiyetleriyle oynamakta, işgal ettiği bazı Ege adalarında gövde gösterisi yapmaktadır. Yunanistan’ın yeni atanan Kara kuvvetleri Komutanı 19 Şubat’ta soluğu işgal edilen adalardan birisi olan Koyun Adasında almıştır. Bu çürümüş general, işgalci Yunan askerleriyle poz vermiştir. Yunan Dışişleri Bakanı, aba altında sopa gösterip, Türkiye’nin Kardak kayalıklarındaki faaliyetinin uluslar arası hukuka aykırı olduğunu, bundan sonra tolerans göstermeyeceklerini söylemiştir. Yunanistan, Balkan savaşlarında işgal edilmeyen, Lozan’da verilmeyen ada ve kayalıkları düşmanca ablukaya almıştır. Bu işgale şartsız son verilmeli, uluslar arası hukuka uygun davranmalıdır. Anlayamadığımız, Yunanistan’ın amaç ve hedefinin ne olduğudur. Eğer ki, tekrar denize dökülmeyi istiyor, kovalanmayı canı çekiyorsa buyursun, Türk milleti buna hazır ve buna bir kez daha yapacak imandadır.
BARZANİ’NİN ZİYARETİ
Bu ziyaretin neden ve sonuçları değerlendirmemiz içinde değildir. Barzani’nin ziyareti üzerine Atatürk Havalimanı’nın bayrak direğine sözde Kürdistan bayrağı asılmıştır. IKBY adı altında Irak bayrağı ile asıldığı görülmüştür. Bu Irak’ın kendi iç meselesidir. Barzani’nin bayrağının Türkiye’de, Türk bayrağına eş tutularak asılması skandaldır, aymazlıktır, rezalettir. İstanbul’da bu sözde bayrağın dalgalanmasına kim izin vermiştir. Bir bürokrat şuursuzluğu mudur yoksa bir komplo mudur? Peşmerge ne zaman bayrağa sahip olmuştur? Bizim Barzani’nin bayrağını görmeye kesinlikle tahammülümüz yoktur. Türkiye’ye kefen biçen çürümüşün ağırlanması milli vicdanı rahatsız etmiştir. Sonuna kadar devlet, sonuna kadar millet, irade ve yeminimiz evet diyoruz.”
Kaynak: MİLLİYET