Sanal gerçeklik teknolojisine su altı yaklaşımı, kullanıcıları gerçek dünyadan sadece zihinsel değil fiziksel olarak da kopartacak.
Sanal gerçeklik çoğu kişi için farklı bir deneyim olabiliyor. İlk bakışta çok ilginç gözükmekle beraber, bazı deneyenler için beden ve beyin arasındaki bağlantıyı anlık da olsa koparıp komik durumlara düşmek sanal gerçeklik deneyimlerinde çok mümkün. Ayrıca sanal gerçeklik gözlüklerinin uzun süre kullanımı gözlerde ve başta ağrılara yol açabiliyor. Peki acaba bir sanal gerçeklik gözlüğünü suyun altında kullanmak nasıl bir deneyim olurdu?
Sanal gerçeklik çok büyük veri yığınlarının analizinde de kullanılıyor
Glyph gözlüğünü yaratan Allan Evans tarafından tasarlanan su altı sanal gerçeklik gözlüğü, su geçirmeyen bir Android akıllı telefon, bir şnorkel maskesi/hava borusu ve ikisini birleştiren özel bir plastik parçadan oluşuyor. Ama asıl önemli olan suyun altındaki ağırlıksız ortam ile sanal gerçekliğin fantastik dünyalarını birleştirmekte yatıyor.
Cihazı ilk kez kullananlar, bedenleri suyun altındayken sanal dünyada ise kendilerini uzayda veya okyanusun derinliklerinde gibi gördükleri deneyimler yaşamışlar. Sudayken ağırlık olmadığı ve hiçbir şeye dokunamadan yüzüyor oldukları için, bedenleri sanal gerçeklikteki buna uygun uzay ve okyanus dibi ortamlarına daha iyi uyum sağlamış. Ama kullanıcılar bir yandan da gerçek dünya ile bağları tamamen koptuğu için, epey ürkütücü bir deneyim olduğundan bahsediyorlar.
Cihazın şimdilik tek sorunu var. Su altındayken gözlüğün çevreye göre pozisyonu saptanamadığı için, siz havuzda ileri geri hareket etseniz bile sanal gerçeklikte herhangi bir hareket mümkün olmuyor. Evans ve ekibinin bu konuda çare üretmek için geliştirmeler üzerinde çalışıyor.
Kaynak: Sözcü