Sanat, dünyanın her yerinde zorlu bir yol olmuştur. Sanat, sanatı icra edene huzur verdiği kadar, toplumların sesini duyuran, mücadelelerine destek çıkan kutsal bir yoldur. İnsanlığa en büyük armağanların verildiği alanlardan biri olan sanat, her dönem savaşmak zorunda kalmıştır.
İspanya İç Savaşı sırasında 1937’de açılan Paris Dünya Fuarı, diktatör Franco’nun zulmüne karşı ressamların seslerini yükselttiği bir platform oldu.
26 Nisan 1937’de Nazi Almanyası İtalya ile birlikte İspanya’nın Bask bölgesindeki Guernica şehrini bombaladı. Üç saat süren bombardımanda antik kentin dörtte üçü yerle bir edildi, yüzlerce insan öldü ve yaralandı.
Dönemin gazeteleri “askeri tarihte eşi benzeri olmayan” bir saldırı olarak verdi bu haberi. Ve bu olay tarihteki en ünlü savaş karşıtı resme de esin kaynağı oldu.
Barcelona Mayoral Galeri’nin girişimiyle Londra’da düzenlenen ve 10 Şubat’ta sona erecek olan bir sergide İspanya İç Savaşı’ndaki yıkıma tepki veren ressamlar eserleriyle anılıyor.
Bu ressamlar İç Savaş başladıktan 10 ay sonra, 1937’de Paris’te yapılan Dünya Fuarı’nda bir araya gelmişti. Sergide Almanya dev bir granit kule üzerinde bir kartal ve gamalı haçla, Sovyetler Birliği de mermer üzerinde bir orak ve çekiçle temsil ediliyordu. İspanya bölümünde ise İkinci Cumhuriyet, General Franco’nun zulmünü bütün dünyaya anlatmaya girişmişti.
Avrupa savaşa yaklaşırken İspanya’nın önemi artmış, faşist ve komünist güçler arasında çatışmalara sahne olmuştu. Bu durum dönemin en ünlü ressamlarına da ilham vermişti. Pablo Picasso, Julio González, Joan Miró, Alexander Calder, Alberto Sánchez, and José Gutiérrez Solan’ın eserleri İspanya standında sergilenmişti.
Burada sergilenmek üzere Picasso’dan bir eser istenmiş, o da 1937 başlarında Franco’nun Rüyası ve Yalanı adlı eskizlerine başlamıştı. O sırada Franco müttefiklerinin Guernica’yı bombaladığı haberleri gelmiş, bunun üzerine Picasso, Faşizme karşı mücadelenin simgesi haline gelen eserine başlamıştı.
Londra’daki sergide Picasso’nun Guernica tablosu yer almıyor (Tablo Madrid’deki Reina Sofia Müzesi’nde sergileniyor). Picasso, bir ay kadar bir sürede tamamladığı eserinde, o zamanki sevgilisi Dora Marr’ın fotoğraflarından da yararlanmış.
Londra’daki serginin küratörü Juan Manuel Bonet’e göre, Paris sergisi için sipariş verilen ressamlardan özellikle siyasi içerikli eser üretmeleri talebinde bulunulmamış, fakat ressamlar kendiliğinden bu şekilde tepki vermişlerdi.
“1936 öncesinde ne Picasso ne de Miró fazla politik değildi; ama İspanya İç Savaşı bunu değiştirdi” diyor Bonet. Picasso’nun 1937 tarihli Franco’nun Rüyası ve Yalanı eskizleri ile Miró’nun İspanya’ya Yardım Edin adlı eseri ilk açıktan siyasi içerikli eserlerdi. “Picasso daha sonra 1944’te Fransız Komünist Partisi’ne katılmış, Miró ise Franco rejimine karşı 1960 ve 70’lere dek aktif olmaya devam etmiştir.”
Amerikalı heykeltıraş Alexander Calder’in İspanya sergisine katkısı da propaganda özellikleri taşıyordu. İspanya’da Cumhuriyetçileri destekleyen Calder, Miró’nun da çok yakın arkadaşıydı. Organizatörler, İspanyol olmadığı için onun katılmasına önce izin vermek istememişti. Fakat İspanya’dan getirilen bir mermer havuz üzerinde çalışmasına razı oldular. Calder’in havuza eklemlediği heykellerden akan cıva daha sonra ‘Almadén’ ismiyle bir kalıp oluşturuyordu.
Burası Cumhuriyetçi olan ve Franco’nun birliklerine karşı güçlü bir direniş sergileyen bölgenin adıydı ve silah yapımında kullanılan cıvası ile ünlüydü. Calder’in Cıva Havuzu Cumhuriyetçi direnişin simgesi olmuştu. Sergideki diğer eserler gibi onun da vermek istediği bir mesaj vardı.
Sergide ayrıca Joan Miró’nun ‘El Segador’ (Orakçı) adlı çalışması yer alıyordu. Eserde konu alınan kafası yamuk Katalan köylüsü İspanya’da olup bitenlere karşı öfkeyi ifade ediyordu. “Elbette bunu protesto amacıyla yaptım. Katalan köylüsü gücün, bağımsızlığın ve dayanıklılığın simgesidir” diyordu Miró.
Hem ‘Orakçı’ hem de ‘Guernica’ Sovyet ajit-prop tarzında, kitleleri etkilemek için propaganda amacıyla yapılmıştı. Miró’nun eseri sergi dağıldıktan sonra tahrip olmuş, ama Guernica daha sonra Londra’ya ve oradan Birleşmiş Milletler’e taşınmıştı.
Picasso İspanya’ya demokrasi gelmeden eserinin bu ülkeye dönmesini istememiş, onu New York’taki Modern Sanat Müzesi’ne (MoMA) teslim etmişti.
Sonraki yıllarda Guernica daha geniş bir anlam kazandı. “Bu eser bu Bask şehrinde insanları öldüren bombaların yanı sıra İspanya İç Savaşı’nı, oradaki sivillerin kaderini anlatıyordu” diyor Bonet. Aynı şekilde tüm savaşların kötülüğünü de ifade ediyordu.
Fakat umut da vardı bu eserde. Ölülerin, acı çığlıklar atan insanların arasında bir ışık da bırakmıştı Picasso. Resmin üstünde bir pencereden gaz lambası tutan bir kadın oradaki panik ve karanlığı aydınlatmak istiyordu adeta.
Guernica, daha önce Napolyon’un İspanya’yı işgali sırasında sergilenen direnişi yansıtan ünlü ressam Goya’nın başlattığı geleneğin bir devamıydı. Picasso Goya’nın İspanya’nın karmaşık siyasi ve dini geleneklerine tuttuğu objektife hayrandı.
“Picasso, Miró, Calder ve González, İspanya İç Savaşı gibi önemli anların bize taraf olmayı dayattığını öğretti” diyor galeri müdürü Jordi Mayoral. “Bu sanatçıların 1937 sergisi için yaptıkları eserler İspanyol kolektif hafızasının bir parçası hala. Bunlar İç Savaş’ta ve ülkede demokrasi ile faşizm arasındaki mücadelede önemli bir dönüm noktasını temsil ediyor.”
Picasso bu konudaki düşüncesini şöyle ifade etmişti: “Manevi değerlere uygun yaşayan ve çalışma yürüten sanatçıların, insanlığın en yüksek değerlerini ve medeniyeti tehlikeye atan bir çatışma karşısında kayıtsız kalmaması gerektiğini ve kalamayacağını düşündüm hep ve hala böyle düşünüyorum.”
Kaynak: BBC Türkçe