Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı İlnur Çevik, referandum hakkında açıklama yaptı. İlnur Çevik, anayasa değişikliği paketinin henüz Cumhurbaşkanının eline gelmediğini belirterek, “9 Nisan’a da büyük ihtimalle referandum kararı alınacak” dedi.
İlnur Çevik, Antalya’da Salı Grubu olarak adlandırılan işadamlarının konuğu oldu. Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan’ın da danışmanlığını yapan İlnur Çevik, başkanlık sistemi olarak adlandırılan yeni Anayasa değişikliği ve referanduma ilişkin açıklamalarda bulundu.
Başkanlık sistemiyle ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hukukla ilgili danışmanlarının yaklaşık 1 yıldır etkin bir çalışma yaptıklarını anlatan İlnur Çevik, “Bu anayasa değişikliğiyle ilgili çalışmalar belli bir yere gelmişti fakat gündemde değildi. Ta ki MHP, Sayın Bahçeli bunu gündeme getirinceye kadar. Gündeme geldikten sonra o çalışmalar raftan indirildi ve Ak Parti’yle beraber çalışılarak son haline getirildi. 21 maddeydi, Sayın Bahçeli bunu 18 maddeye düşürdü ve son anayasa değişiklikleri meclisten geçti. Cumhurbaşkanımızın eline gelmiş değil meclisten geçen haliyle. bugün yarın bekleniyor. 9 Nisan’a da büyük ihtimalle referandum kararı alınacak” dedi.
Bu noktaya nasıl gelindiğine değinen İlnur Çevik, 2002 yılından beri Recep Tayyip Erdoğan’ın sürekli bu ülkede önünün kesildiğini söyledi. 2002’den önce Ak Parti’nin kuruluş sürecini hatırlatan Çevik, “Ak Parti yeni kurulmuş bir partiydi ve Sayın Cumhurbaşkanımız da o zaman yeni, taze bir liderdi. O zaman Genelkurmay’dan beni çağırdılar. ‘Git Recep Tayyip Erdoğan’a söyle, biz askerler olarak onun oraya gelmemesi için, seçilmemesi için, ülkenin belli sorunlu bir yer haline gelmemesi için elimizden geleni yapacağız.’ Gerçekten de ellerinden geleni yaptılar. Sayın Cumhurbaşkanımız bildiğiniz gibi o zaman seçimlere giremedi ve seçilemedi. İlk engelleme burada başladı” dedi.
2004’ten itibaren askerlerin ‘Biz bu adamı istemiyoruz, bu adamı buradan uzaklaştırmamız lazım’ gibi fikirleri olduğundan bahseden İlnur Çevik, “Meşhur Ergenekon dediğimiz şey, daha sonra FETÖ’nün sulandırdığı bir olaydır. Yoksa Ergenekon diye bir şey vardı gerçekten ve bir azınlıkları da vardı askerlerin. Ki bu 2007 yılında e-muhtıra ile ortaya çıktı. Bu sefer de o kitle dedi ki, ‘Başörtülü eşi olan bir adamı cumhurbaşkanı yaptırmayız bu ülkede.’ Ve dediler ki ‘Biz elimizden gelen herşeyi yaparız.’ Gerçekten de ellerinden geleni artlarına koymadılar ve 367 şartı diye tuhaf şart ortaya koydular. Anayasa Mahkemesi de onlara yardımcı oldu. Neticede olay tam bir çorbaya döndü. Bunun üstüne seçim yapıldı ve Recep Tayyip Erdoğan 2007’de gümbür gümbür geldi ve Türkiye’de askeri vesayet sona erdi. Türkiye’deki sivilleşme dönemi 2007’den itibaren gerçek anlamıyla başlar” dedi.
2007’den sonra bir hata yapıldığını dile getiren Çevik, ‘Recep Tayyip Erdoğan’ı başkan yaptırmayacağız’ diyen kesimin başlattığı olayın bugüne getirdiğini söyledi. Sonunda ‘Bu böyle olmuyor cumhurbaşkanını halk seçsin’ denildiğini ve bir referanduma gidildiğini hatırlatan Çevik, “Referandumda da çoğunlukla halkın seçmesi gerektiği anayasadaki düzenleme yapıldı ve cumhurbaşkanını halk seçecek. İşte Türkiye’deki karışıklık, iki başlılık bunun bir neticesi. Ne oldu sonra, Ak Parti malum seçimleri arka arkaya kazandı ve Türkiye belli bir yere geldi. Şimdi devamlı Tayyip Erdoğan’ı engellemek için bu sefer asker yerine başka çevreler devam ettirdi bu faaliyetleri. Fethullah Gülen’le de bir süre sonra bir araya gelip Türkiye’nin önünü tıkamaya çalıştılar. Ve işte MİT Müsteşarı’nın tutuklanmaya kalkılması, onun kanalıyla sayın cumhurbaşkanımızı hapse atmaya kalkmaları, sonra Gezi olayları, 17-25 Aralık olayları ve daha sonra da 15 Temmuz gecesi darbe. Bunlar sürekli önümüzü tıkamaya çalışan bir grup insanın işiydi” dedi.
Bugün olayların Recep Tayyip Erdoğan’ı uzaklaştırmak, ‘ne pahasına olursa olsun bu adam gitsin’ etrafında döndüğünü dile getiren Çevik, “Neticede bunların kavgaları Türkiye’yi yeni bir sistem arayışına soktu ve bugün yeni bir sisteme geçiyoruz. Bu bir rejim değişikliği değil, çünkü Türkiye’de rejim 1923’te Cumhuriyet olarak belirlendi ve o cumhuriyet devam ediyor. ‘Çabuk karar alalım’ demek denetimsizlik demek değil. Sayın cumhurbaşkanı kararname çıkardığı zaman, onun üzerinde kanunlar var. Eğer meclis bu kararnameden memnun değilse kendisi yeni düzende bir kanun çıkarabiliyor ve o kanun kararnamenin üzerinde sayılır. Kararnameleri meclis kendisi değiştirebiliyor. OHAL’lle ilgili kararnamelerde zaten meclisin mutlaka onayı gerekiyor” dedi.
Yeni düzende cumhurbaşkanın yetkili ve sorumlu olduğu ve her konuda yüce divana gönderilebilecek bir durumda olduğunu dile getiren Çevik, şöyle dedi:
“Şimdi cumhurbaşkanımız diyor ki ben üstümdeki yetkileri devretmeye, sorumlu olmaya hazırım. Yani burada cumhurbaşkanımız esasında elindeki nimetleri bırakmak taraftarı. Nimetler, bu sınırsız yetkiler. Cumhurbaşkanımızın yetkileriyle meclisin yetkileri dengeli. Bundan sonra seçimler çok daha değişik olacak Türkiye’de, daha yaşamadık onu. Yüzde 51 oyu alan cumhurbaşkanı olacak. Mecliste bundan sonra şöyle bir durum ortaya çıkacak. Cumhurbaşkanını seçtiğiniz zaman iktidarı seçiyorsunuz. Ama meclis seçimlerine baktığınızda peki acaba Ak Parti’ye aman bunlar iktidarda kalsın istikrar bozulmasın böylelikle bir parti iktidarda kalsın diyenler aynı hassasiyette olacaklar mı? Zaten cumhurbaşkanı var ve hükümet var. O tür bir istikrara ihtiyaçları olmadığı için bundan sonraki seçilecek meclislerde insanlar çok rahat tercihlerini yapacak ve bir partiyi iktidarda tutma kaygıları da olmayacak.”
WASHINGTON’DA 100 BİN KİŞİ EVLERİNİ DEĞİŞTİRİYOR
Donald Trump’ın göreve geldiği günden beri 15 kararname imzaladığını da kaydeden Çevik, “Yani ülkeyi seri bir şekilde kendine göre düzenliyor. Bir sürü insanı görevden aldı ve bir sürü yeni insanı da göreve koydu. Şu anda 100 bin kişi Washington’da aileleriyle beraber ev değiştiriyor. Yani eyaletlerden insanlar Washington’a geliyor, Washington’dan eyaletlerine geri dönüyor. Obama yönetiminin adamları. Aynı şey Türkiye için geçerli olacak. Kim kendi ekibiyle çalışacaksa o ekiple çalışacak devlet yönetiminde. Bu rejim değişikliği değil ama dengelerin iyi sağlanması ve aynı zamanda bizim o meclisi çok sağlam tutmamız gerekiyor. O meclisin içinde o kanunları hazırlayacak ekiplerin olması gerekiyor. Onlar olmadı mı işimiz zor. Aynı zamanda meclis denetleme görevine de devam edecek. Gensoru olmayacak ama sözlü sorular” dedi.
Kaynak: MİLLİYET