Güler Sabancı, insan hakları konusuna duyarlılık yaratmanın önemini vurguladı. “Sabancı Vakfı Filantropi Seminerleri”nin dokuzuncusu gerçekleştirildi. “Her Şeye Rağmen İnsan Sevgisi” başlığı ile 8 Aralık 2016’da Sabancı Center’da yapılan seminere, Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Türkan Sabancı’nın yanı sıra, kamu, iş dünyası, medya, sanat dünyası, Türkiye’de faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları ve üniversite temsilcileri katıldı.
Seminerin konuşmacıları gazeteci – yazar Amanda Lindhout ile model ve insan hakları aktivisti Waris Dirie idi. Her yıl 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü ile aynı haftada düzenlenen seminerin açılış konuşmasını Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı yaptı. “İnsan haklarının sivil toplum çalışmalarında çok önemli bir yeri vardır. Sivil toplum çalışmalarının özüdür insan hakları… İnsan hakları, tüm insanların hak ve saygınlık açısından eşit ve özgür olarak doğduğu anlayışına dayanır. Ve ancak bütün bireyler haklarını eşit ve özgürce kullanabildiğinde gelişmiş bir toplumdan söz edebiliriz. Bu nedenle toplumsal gelişmeyi sağlayacak etkili çalışmalara çok ihtiyacımız var.” diyerek konuşmasına devam eden Sabancı, “İnsan hakları, engellilerin hayata eşit katılımını teşvikten erken yaşta zorla evliliklerin önüne geçilmesine, kadınların eğitime ve iş hayatına katılımından bunun devamlılığının sağlanmasına kadar hayatımızı çevreleyen pek çok konuda karşımıza çıkıyor. İnsan haklarının önündeki engelleri ancak bütüncül bir yaklaşımla çözümün parçası olarak, daha önemlisi her işimizde insan sevgisiyle hareket ederek kaldırabiliriz.” diyerek, yapılacak her katkının çok önemli olduğunu ifade etti.
Gökteki Ev kitabının yazarı Amanda Lindhout, gazeteci olarak gittiği Somali’de kaçırılıp rehin tutulduğu zamanlara ait bir anısını paylaştı: “Rehin tutulduğum günlerde, asla benden alınmayacağını düşündüğüm şeyleri bile kaybetmeye başladım. Işığı, gökyüzünü ve hatta ismimi bile. Böyle zamanlarda kendine dönüp kendi içinde cesaret bulmaya çalışıyorsun. O kadın beni kurtaramasa da, bana güç vermesi, gücün hediye edilebilen bir şey olduğunu fark etmemi sağlaması çok önemliydi. Anladım ki, ancak çok acı çeken insanlar başkalarına bu kadar acı çektirebilir. Etrafımızdaki öfke ve nefret bizim kendi düşmanımız haline geliyor. Kendi içimizde barışı bulduğumuzda, daha barışçıl bir toplumda ve daha barışçıl bir dünyada yaşayabiliriz. Bu nedenle ben de öfke ve nefretten uzaklaşarak, Somali’deki koşulları değiştirmek için çalışmaya karar verdim ve bir vakıf kurdum.” dedi.
Seminerin diğer konuşmacısı Somalili model ve insan hakları aktivisti Waris Dirie “Kadın ve erkek eşitliği çok önemli, hiçbir farkımız yok. Aynı şekilde seviyoruz, aynı şekilde yaşıyoruz. Bu nedenle değişmek zorundayız, eşitliği sağlamak zorundayız. Bütün bu sorunların temelinde iki sebep var, umursamazlık ve eğitim eksikliği. Benim hayata geliş amacım da 200 milyon kadının hayatını etkileyen kadın sünnetiyle, erken yaşta zorla evliliklerle ve kadına karşı şiddetin her türlüsüyle savaşmak” sözleri ile kadına karşı şiddetin sebeplerinin umursamazlık ve eğitim eksikliği olduğunu ifade etti. “Hayatın amacını unutuyoruz. Birlikte olmaya ve birbirimizi anlamaya ihtiyacımız var. Dünyayı ancak böyle değiştirebiliriz.” dedi.