İSKİ Genel Müdürü Fatih Turan İstanbul ile ilgili önemli açıklamalar yaptı. Turan açıklamasında “Bir gram yağmur düşmezse insanlık felakete sürüklenir. Böyle bir senaryo karşısında deniz suyunu içme suyuna çevirme üzerine çalışmalar yapıyoruz. İhalesi bitmek üzere. 2017 sonu bu hayata geçmiş olacak ve suyu içeceğiz.” dedi.
İstanbullunun cevabını merak ettiği “Barajlarda kaç aylık su var?” sorusuna İSKİ Genel Müdürü Fatih Turan’ın yanıtı: “Bugünden itibaren tek damla yağmur yağmasa bile 2017’yi atlatırız. Fakat 2017’de de yağmazsa 2018 sıkıntıya girer. Melen Barajı’yla hedef 2040’ı garanti altına almak”
İklim değişikliği ve kuraklık dünyanın en önemli gündemi malum. Yağışların azalması, su kaynaklarının yetersizliği, insanlığı kara kara düşündürüyor. Tabii biz İstanbullular da 15 milyonluk bu metropolün su rezervini, geleceğini merak ediyoruz. Barajların doluluk oranı son yıllarda en çok ilgimizi çeken, takip ettiğimiz haberlerin başında geliyor mesela. Peki İstanbul’a su sağlayan barajlarda son durum ne? Son yağışlar ne kadar katkı sağladı? İstanbul gelecekte susuzluk sorunuyla karşı karşıya kalır mı? İşte tüm bu soruları İSKİ Genel Müdürü Fatih Turan’a sordum. Turan’la elbette sadece barajları değil, İstanbul’un altyapısını, atıksu arıtmayı, derelerin ıslahını, deprem hazırlığını, yani suya dair aklınıza gelecek her şeyi konuştuk…
– Geçen hafta, Büyükçekmece, Silivri, Çanta ve Selimpaşa İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisleri hizmete girdi. Ataköy’den Trakya’ya 100 kilometrelik sahil atıksu tehdidinden kurtuldu. Peki ya Ataköy’den öncesi ve Anadolu yakası?
İSKİ’nin atıksuya yönelik irili ufaklı 79 tesisi var. Ataköy’den, Tekirdağ’a kadar yeni 4 tesisle birlikte denize en azından direkt deşarj kalmadı. Önceden varolan Yenikapı, Ataköy ve Ambarlı arıtma tesislerimiz var. Boğaz’da Baltalimanı’nda, Tuzla’da var. Kadıköy’deki atıksu arıtmayı ileri biyolojik tesis haline getireceğiz. Paşaköy’de bir arıtma tesisimiz var. Tesise giren kanalizasyon suyu arıtıldıktan sonra bir madde elde ediyoruz ve biriktiriyoruz. Çıkan maddeye atıksu çamuru diyoruz. Susuzlaştırılmış ve katı hale gelmiş bir malzeme. Biz bu maddeyi kurutuyoruz ve çimento fabrikalarına yakıt olarak veriyoruz. Bu maddeden biyogaz elde edeceğiz. Kanalizasyon suyunun arıtılması sonucu elde edilen çamur, biyogaza dönüştürülecek. Bu gazdan elektrik enerjisi elde ederek kendi tesislerimizde kullanıyoruz. En azından ön arıtmadan geçirmeden hiçbir yerden atıksuyu denize vermiyoruz.
– Ya Kilyos ve çevre köyler? Orada altyapı yok… Bir de Kurbağalıdere var. Atıksu tüneli tamamlandı ama ıslah bitmedi. Kurbağalıdere’den atıksu denize boşalmıyor mu?
Kilyos ve Adalar istisna. Kilyos ve çevresinin altyapısını 2017’de halledeceğiz. İstanbul’da 3 bin 500 km dere var. Şu ana kadar yerleşim birimlerinde kalan 700 kilometrelik kısmını elden geçirdik. Kurbağalıdere gibi denizle birleşen noktalarda zaman zaman bütün su oraya gelip toplandığı için sıkıntılar çıkıyor. E-5’e kadar geldi ıslahı. Etap etap gidiyoruz. Bu dereyi besleyen çaylara kadar gideceğiz.
– Dere demişken… Ayamama tamamen ıslah edildi mi?
Hâlâ eksik kısımlar var. Taşkın riski taşımıyor ama. Bin yılda bir kez karşılaşılan bir afet debisi gelirse o durumda yapacak bir şeyimiz yok. Biz normal şartlarda dizayn kriterlerine uygun ve hatta bir miktar daha güvenli tasarımlar yapıyoruz.
– Yani İstanbul’da artık 2009’daki sel felaketi gibi bir durumla karşılaşmayacağız mı diyorsunuz?
Aynı şiddette bir afet yaşamayacağız. 2009’da yaşanan afet sırasında gelen yağış şu an gelse benzer sıkıntılar yaşamayız.
– Geçen hafta başında 3 gün aralıksız yağmur yağdı, kaç günlük su ihtiyacı karşılandı?
Baraj doluluk oranımız % 37 yani % 3-4 arası su yağdı ve bu İstanbul’un 10 günlük su ihtiyacı demek.
– Peki bu % 37 doluluk İstanbul için kaç aylık su demek?
Biz günde % 1’in altında tüketiyoruz tabii bu mevsime göre değişebiliyor. 2 ya da 3 aylık su var diyebiliriz. Bu rezerv bizim barajlarımızdaki oran. Barajlar dışında da su kaynaklarımız var. Yeraltı su kaynakları bu oranda değil. Kamuoyuna verilen oran baraj oranı. Barajlara gelen sular yeraltı ve yerüstü suları olabiliyor. İstanbul dışında havzalar var. Mesela burada yağmur yağmazken Düzce’de yağabiliyor. Geçmiş 100 yıllık kayıtlar var. İstanbul’a ne kadar yağış düşmüş, ne kadar tüketmişiz, hepsi gün gün listeli. 2016 Kasım ayı ve 2015 Kasım arasında bir karşılaştırma yapılıyor. Evet rezervler düşük ama daha önceki yıllarda bundan daha düşük olduğu zamanlar var ve kuraklık yaşanmamış. 6-7 yılda bir kurak mevsim rastlıyor. En son 2007’de olmuş. Bu yıl öyle bir şey beklenmiyor. Bu yıl bir kuraklık beklentimiz yok. Bugünden itibaren hiç yağmur yağmasa her türlü imkânı kullanarak 2017’yi atlatırız ama 2017’de hiç yağmazsa 2018 sıkıntıya girer. İstanbul geçmişte rezerv olarak % 7’lerden dönmüş. 2007’de yine durum böyle. Dolayısıyla biz a, b, c planlarını yapmakla zorunluyuz. Biz şimdi Melen Barajı’nı devreye soktuğumuz anda 2018’i garanti edeceğiz. Istrancalar’dan yeni şebeke döşeyeceğiz. Istrancalar’dan aldığımız suyu Terkos’ta depoluyoruz. Temel sorunumuz depolama. Yağış bir yere düşüyor ama o suları alabildiğimiz kadar alıyoruz. Düştüğü anda depolayamadığımız ve denize giden bir miktar oluyor. Biz onu da alalım derdindeyiz.
– Yeni baraj mı yapılacak yani?
3 yeni baraj yapılacak. İsaköy, Sungurlu ve Karamandere barajları. Rezve Deresi gündemimizde. Önümüzdeki yıl DSİ kazma vurur.
– Melen’in ilk etabından ne kadar su alıyoruz?
1.5 milyon metreküp su aldık yağışların olduğu gün. İstanbul’un bir günlük su ihtiyacının yarısını Melen’den bastık. İki tane hattımız var zaten. Derelerdeki su debisine göre biz oradan su alabiliyoruz. Dereden gelen suyu yakalayabilecek bir baraj olursa suyu programlı alabileceğiz.
– Melen’de baraj devreye girdikten sonra kaç sene daha su sorunu olmaz?
Melen ile birlikte 2040 şu an hedef. Yeni barajlarla birlikte 2050.
‘MUSLUK SUYUNU KORKMADAN İÇİN’
“ŞU anda İstanbul’da musluktan su içilebilir. sağlık kriterleri açısından hiçbir sıkıntı yok. İstanbul’da %19’luk bir kesim musluktan su içiyor. 39 ilçede, 30 şube müdürlüğüne, 6 milyon aboneden gelen birleşik ortalama bu. Mutfakta kullanım oranı % 60’larda. Yemek ve çayda kullanılıyor yani. İçme suyunda sağlık, tat ve koku üzerine çalışmalarımız var. Klor mecburiyetimiz var ve bunun dozlamasını dengelemeye çalışıyoruz. Aktif karbon sistemiyle tat ve koku iyileştirilmesi üzerinde çalışıyoruz.Yani musluk suyunun tadında memba suyundan fark hissetmeyeceksiniz artık.”
‘DENİZ SUYUNU İÇECEĞİZ’
“BİR gram yağmur düşmezse insanlık felakete sürüklenir. Böyle bir senaryo karşısında deniz suyunu içme suyuna çevirme üzerine çalışmalar yapıyoruz. İhalesi bitmek üzere. Büyükçekmece’de ön arıtma tesisi var deniz suyunu içme suyuna çevirme tesisini de oraya kurmayı düşünüyoruz. Oraya almamızın sebebi orada bulunan tesisten şebekeye su basabilme imkânımızın olması. Mülkiyet sorunu yok, denize yakın. Denizden bir birim su alınıyor ve yarısı kadar içme suyu elde edebiliyorsunuz. Geri kalan tuzlu kısımı direkt denize boşaltırsam oradaki tuz oranı değişir. Denizin altında bulunan ve akıntıya çıkan borularla denize geri veriyoruz bunu. Denizden hemen suyu alıp arıtıp, tesisten basacağız. Çıkan ürün hemen deniz deşarj tünelinden denize verilecek. 2017 sonu bu hayata geçmiş olacak ve suyu içeceğiz. Deniz suyu arıtma sistemi demonte bir sistem olacak. Söküp başka bir yere götürülebiliyor yani. TIR’ın veya geminin üstüne koyup ihtiyaç alanına götürebileceğiz. Kalıcı bir tesis olabilirdi ama bir miktar fazla ücret ödeyerek bu şekilde karar kıldık. Depreme hazırlık için şebeke yenileme çalışmaları da yapıyoruz. İçme suyu şebekemizde eskiyen ve ömrünü tamamlayan borular değişirken depreme güvenli hale getiriyoruz. Özellikle Tarihi Yarımada’da yenilemeler yapıyoruz. En az 7 büyüklüğüne göre hareket ediyoruz. Olası bir depremde altyapı üstyapılardan daha az etkilenecek.”
‘ZENGİN BÖLGENİN ATIĞI DAHA KALİTELİ’
“KANALİZASYONDAN aldığımız atıksuyun bölgelere göre niteliği ve formatı da değişiyor. Zengin bölgelerden gelen atıklar ile diğer yerlerdeki atıklar bir değil. Enerji açısından bakılırsa zengin yerlerin atığı daha kaliteli. Bu tüm dünyada böyledir. Zengin bölgelerden gelen atıkların kalorifik değeri daha yüksek. Biz buna atık deyip bertaraf etmek yerine en ince ayrıntısına kadar faydalanıyoruz. Arıtılan suyu mesela Park ve Bahçeler’e veriyoruz. Paşaköy İleri Biyolojik Arıtma Tesisi’nde arıtılan suyu Pendik’ten, Bostancı’ya kadar sahil alanlarına veriyoruz. Bu su organize sanayi bölgelerine veriliyor. Şebeke suyu veriyoruz ama yeni tarifede atıksudan arıtılan suyu daha ucuz veriyoruz.”
“15 Temmuz gecesi Alibeyköy Barajı’na bomba atıldığı konuşuldu. Fakat böyle bir şey olmadı. Dalgıç gönderdik ama bir şey bulunamadı. Baraj görevlileriyle de görüştük o gece öyle bir şey olmadığını ilettiler. Ben bütün barajları gezdim ve tek tek baktım. 15 Temmuz sonrası birçok ihbar aldık. Analizlerimizi ve kontrollerimizi sıklaştırdık. Rutin dışına çıktık her türlü ihbarı göz önüne alarak. Önlemlerimizi de artırdık. Kaynak: Habertürk