DÜNYA: Avrupa’da Trump şoku

ABD’deki seçim sürprizini gazeteler ‘Tüm dünyayı sarstı’, ‘En büyük sınavımız’, ‘Amerika’yı imha edecek mi?’, ‘Öfkeli işçi sınıfı zafere taşıdı’ ve ‘Korkunç palyaço Trump’ ifadeleriyle verdi.

ABD’deki başkanlık seçimini Donald Trump’ın kazanmasıyla şoka uğrayan Avrupa’da, gazetelerin neredeyse tamamı haberi manşetten verdi. Dün attığı küfürlü tweet’le tavrını belli eden İngiltere’nin saygın gazetelerinden Independent, ‘Trump gücü’ manşetiyle okurlarının karşısına çıktı. Gazete, birinci sayfasında “Trump Obama’nın mirasını saatler içinde silecek. Yatırımcıların gerginliğine rağmen küresel piyasalar çökmedi” ifadelerine yer verdi.

Seçime 18 sayfa ayıran gazetedeki bazı başlıklar ise ‘Dışardan gelen Trump dünyanın en güçlü insanı oldu’, ‘Müslümanlar ve kadınlar Trump’ın sıradaki hamlesini bekliyor’, ‘Trump yeni yasalar yapmak için büyük güce sahip ama partisi direnebilir’, ‘Amerikan halkı değişim istedi ve Trump onlara istediğini verdi’, ‘Biliminsanları geleceklerinden endişeli’, ‘Tahminlerin kralı anketlerin yasaklanması gerektiğini söyledi’ ve ‘Gergin dünya liderleri yeni bir izolasyoncu dönemden korkuyor’ oldu.

ÖNCEKİ SÖZLERİ, SONRAKİ SÖZLERİ…

Kampanya döneminde Trump’ı destekleyen İngiliz muhafazakar gazete Telegarph, ‘Trump’ın Amerikan devrimi’ manşetiyle yayınlandı.

21 sayfasını başkanlık seçimine ayıran gazete, ‘Artık Amerika’nın kutuplaşmanın yarattığı yaraları sarmasının vakti geldi’ sözlerini ikinci sayfasında başlığa taşıyarak yeni kabinede olası isimleri şöyle sıraladı: Rudy Giulani, Michael Flynn, Newt Gingrich, Steve Mnuchin ve Donald Trump’ın çocukları.

Gazetenin yazarlarından Harry de Quetteville, anket şirketlerinin geleceğinin karanlık olduğunu yazarken, Steven Swinford ve Christopher Hope imzalı makalede İngiltere’yi yöneten isimlerin geçmişte Trump hakkında söyledikleri ile seçimi kazandıktan sonra söyledikleri karşılaştırıldı:

İngiltere Başbakanı Theresa May, 2015 yılında başbakan değilken Trump hakkında “Trump’ın Müslümanlar hakkında söyledikleri bölücü ve yanlıştı” derken seçimden sonra “Uluslarımızın güvenliğini ve refahını güvenceye almak için Trump ile birlikte çalışmak için sabırsızlanıyorum” açıklamasında bulundu.

Dışişleri Bakanı Boris Johnson da bakanlığı öncesinde “New York’un belli bölgelerine gitmememin tek nedeni, oralarda Donald Trump ile karşılaşma riski olmasıdır” derken, dün “Donald Trump’ı kutluyorum. Onun yönetimiyle birlikte çalışmak için sabırsızlanıyorum” ifadelerini kullandı.

Telegraph’ın Avrupa editörü Peter Foster Avrupa’daki popülist partilerin Trump’ın seçilmesinin ardından ‘Şimdi sıra bizde’ dediğine dikkat çekerken, Anne-Elisabeth Moutet köşe yazısında Fransa’da Le Pen’in iktidara gelebileceğini yazdı.

FT: CUMHURİYETÇİLER ARTIK DIŞLANMIŞLARIN PARTİSİ

Ünlü ekonomi gazetesi Financial Times’ın manşeti ise, (FT) “Trump şok olmuş müttefikleri ve gergin yatırımcılara güven verdi” oldu. Seçimi 14 sayfayla okuyucularına sunan FT, Trump döneminde İran’la nükleer anlaşmanın tehlikeye girebileceğini, ABD’nin Pasifik’teki serbest ticaret anlaşmasının hayata geçmeyebileceğini ve iklim değişikliği anlaşmasının uygulanmayabileceğini yazdı.

Gazetenin haber başlıklarından bazıları ‘Unutulmuş erkekler ve kadınlar milyarderi iktidara taşıdı’, ‘Cumhuriyetçiler anketleri yendi ve Kongre’yi kazandı’ ve ‘Cumhuriyetçiler artık dışlanmışların partisi’ şeklindeydi.

Edward Luce imzasıyla yayınlanan makalede ise Trump’ın politikalarının ABD’ye fazladan 10 trilyon dolar kamu borcu getirebileceğine ve Trump’a karşı açılmış olan 70’ten fazla dava olduğuna dikkat çekildi. Makalede “Trump’ın gündemi onu Amerika’nın en yakın müttefikleriyle, iki partili elitlerle ve askeri-endüstriyel kompleksle karşı karşıya getirecek” ifadeleri yer aldı.

TIMES: ÖFKELİ İŞÇİ SINIFI TRUMP’I ZAFERE TAŞIDI

‘Yeni Dünya: Donald Trump dünyaya şok dalgaları yaydı’ manşetiyle çıkan The Times, arka kapağında ise Trump’ın ‘Başkanınızla çok gurur duyacaksınız’ sözlerine yer verdi. Gazete, ikinci sayfasında ise ‘Destekçileri çıldırırken galip birlik çağrısı yaptı’ başlığını attı.

Ben Hoyde imzalı makalede ise ‘Öfkeli işçi sınıfı Trump’ı zafere taşıdı’ başlığı yer aldı. James Dean ise Clinton’ın yarısı kadar bütçeyle kampanya yürüten Trump’ın zaferine dikkat çekerek “İki katı harcama yapmak zafer getirmiyor” dedi.

Siyaset editörü Francis Elliott, Gabriella Swerling ve Georgie Keate’in makalesinde ‘Muhafazakarların karşısında Brexit ruhunu benimseyen güçlü bir lider var’ başlığı yer aldı.

GUARDIAN: TRUMP AMERİKA’YI İMHA EDECEK Mİ?

The Guardian gazetesi ise seçimleri ‘Trump kazandı: Dünya beklemede’ manşetiyle okuyucularına sunarken bir de 12 sayfalık özel ek çıkardı. Gazetedeki makalelerde öfkeli ABD’lilerin Trump’ı başkanlığa getirdiği, Meksikalıların ve kadınların Trump’ı protesto ettiği aktarıldı. Özel ekin manşetinde ise ‘Trump Amerika’yı imha edecek mi?’ sorusu vardı. Ekteki makalelerde Trump’ın bir günde pek çok Obama politikasını silebileceğine dikkat çekildi.

FRANKFURTER ALLGEMEINE ZEITUNG: TÜM DÜNYAYI SARSTI

Alman gazetelerinin de beklendiği gibi birinci sayfaları ABD seçimlerine ayrıldı. Frankfurter Allgemeine Zeitung, çarpıcı bir yorumla seçim sonucunu okuyucularına aktardı:

“Trump özellikle dış politikasına ilişkin karmaşık ve çelişkili birçok mesaj verdi. Ancak bunların hepsinin ortak bir yönü var: Amerika kendine dönüyor, güvenlik, iklim ve serbest ticaret gibi konuların belirlerdiği zor dünya siyasetine yüz çeviriyor. İşte bu neo-izolasyon, Trump’a kendisini küreselleşmenin mağduru olarak gören ve git gide büyüyen bir kitlenin oylarını kazandırdı. Herşeyin daha iyi olduğu bir geçmişe özlem duyan bu kitle, kendi çöküşünden sorumlu olduğunu düşündüğü insanlara karşı nefret besliyor. Onların dünyaya sırtlarını dönmeleri Amerika’nın diğer yarısını şoka uğrattığı gibi Amerika’yı düzeni sağlayan güç ve uluslararası sistemde bir müteffik olarak gören dünyadaki tüm politikacıları da sarstı.”

DIE WELT: EN BÜYÜK SINAVIMIZ

Die Welt gazetesi, yorumunda Donald Trump’ın demokrasiyi tehdit ettiği görüşünü savundu:

“Donald Trump’ın seçilmesi sistemimizin ve özgürlük, demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları gibi batılı değerlerinin en büyük sınavı.

Modern ve özgür toplumlarının kendini ayarlayan mekanizmaların ne kadar etkili olduğunu şimdi göreceğiz. Kim daha güçlü? Her insanın en iyi şekilde gelişmesini hedefleyen sivil toplum mu, yoksa kendisini bu sivil toplumu ortadan kaldırmaya çalışacakmış gibi gösteren bu adam mı? Kim kazanacak? Sinirli bu adam mı, yoksa hukuk devletinin yolları mı? Bir tartının ağır bir taşa karşı şansı var mı? 1000 kilo pamuk bir ton kurşun kadar ağırdır. Demokrasinin açık kalp ameliyatı başlamıştır.”

FRANKFURTER RUNDSCHAU: GEÇ OLMADAN DİRENMELİYİZ

Frankfurter Rundschau, Avrupa’daki ilerici güçlerin Trump’a karşı durması gerektiği görüşünde:

“Cumhuriyetçi Trump’ın seçimleri kazanması bizim bildiğimiz dünya düzeninin bozulması anlamına geliyor. Trumpizm batılı demokrasileri tehdit ediyor. Geç olmadan direnmek gerek. Milli tutucu hareketin lideri başkan olarak yapmak istediği devrimle iç ve dış işlerinde herşeyi değiştirmeyi hedefliyor. Avrupa’daki ilerici güçler fazla insanı yalnız barakan bir siyasetten vazgeçerse ancak Trump’ın ABD’sine karşı bir güç oluşturabilirler.

Hillary Clinton’un yenilgisinden ders alıp toplumumuzun ekonomik ve sosyal kırılmasına ikna edici cevaplar verilmeli. Bunlar demokrat Clinton’ınkilerinden daha inandırıcı olmaları gerek, zira Clinton’ın güçsüzlüğü Trump’ın güçlenmesine yol açtı. Ancak bu şekilde baskı altına uğramış açık görüşlü bir toplum gelişebilir ve demokratik değerler yaşanabilir. Bir kültür çatışması söz konusu. Kimse bundan haberi olmadığını söylemesin.”

DIE ZEIT: KORKUNÇ PALYAÇO TRUMP

Die Zeit, ABD anayasasının bu krizi atlatacağını umuyor: “Kendisini aşırı derecede iktidara kaptıran herkes şimdiye kadar kuvvetler ayrılığından geçemedi. Peki ya korkunç palyaço Trump? Belki de kendisini gösterdiğinden çok daha ılımlı biri. Dünyaya Amerikan anayasanın bu krizi atlatacağından ummaktan başka bir şey kalmıyor. Amerika’nın bütün savaşlarında ölmediği kadar insanın öldüğü iç savaşı da atlatabildi anayasa. Amerika ve dünya daha önce hiç olmadığı kadar her başkan konuşmasının sonunda gelen sözlere tutunmak zorundalar: God bless America (Tanrı Amerika’yı korusun).”
Kaynak: BBC Türkçe, Deutsche Welle