Cumhuriyetin 93. yılını kutladık… Tüm mesajlara bakıyorum Atatürk üzerine… Buraya kadar güzel, herşey yolunda… Çünkü son zamanlarda unuttuğumuz Ata’mızı hatırlar olduk!.. Artık her koşulda ve her fırsatta Atatürk adı ve fotoğrafları ellerimizden, dillerimizden düşmüyor!.. Zaman zaman yıpratma adına bu büyük komutanı çatlak sesler çıkmıyor mu? Çıkıyor tabii… Olacaktır bu tip ahlaksızlıklar, her toplumda olduğu gibi…
FETÖ’cüleri bile Atatürkçü’lerle bir tutma gayreti içine girmedi mi bir kısım çevre, baktılar ki tutmadı proje, yan çizdiler… Bunlara toplum mühendisleri deniyor!.. İki lafı bir araya getiremeyen zır cahil pabucumun mühendisleri… FETÖ ile mücadele de yeni bir kulvar daha açmak istemediler herhalde, ters tepince kesildi bir anda zırvalar…
Atatürk gibi bir devle uğraşmak bu cücelerin boynunun borcu mudur?..
Neyse Atatürk şu sıralar hak ettiği yerde… Bir de şu Anıtkabir’i rahat bıraksalar… Ulu Önder rahat uyusa!… Kafeler, çocuk oyun parkları, örümcek kafalıların geliştirdiği bayağı projeler neyin nesi anlamak mümkün değil… Mesaj tabii bunların hepsi ama, nereye kadar, göreceğiz!..
Tekrar; Türkiye ve Atatürk adını hak ettiği yerde görmek memnuniyet verici.
BİZİM MESLEĞİN ETİĞİ
Bu yazımda biraz da bizden, bir kaç kafamı bozan şeyden bahsetmek istiyorum…
Bizim meslek önemlidir, önemli olduğu kadar ilginçtir de…
Çünkü, mesleğimiz gereği, ülkeyi yönetenlerden tutun da en önemli iş adamlarına kadar herkesi tanırız, konuşuruz, istediğimiz zaman ulaşma imkanımız vardır. Neden? Kamuoyu adına görev yaptığımızdan, sorgulama hakkımız olduğu için… Yani 4. güç dedikleri olay…
Bu durumun hem iyi hem de kötü yönü vardır. Dikkatli olmak lazım. Ben, son günlerin moda deyimi ile pek taraftar değilim “kanka” iliş-kilerine ancak, çoğunla da dost ahbap olma durumu vardır yani…
Konu hakkında, yaptığım röportajlar o kadar fazla oldu ki, kitap haline bile getirdim bu insanları… Hepsinin kütüphanelerinde varım anlayacağınız. Çoğu kişi de şu anda en tepe noktalardalar.
Demek istediğim bizim için ulaşması kolay olan bu insanlarla mevcut durumu şahsi çıkar için kullanmak bence hiç doğru değil.
Gazeteci olarak, siyasete bile girilmez bence… Çok teklifi red etmişimdir mesela…
Ama makam mevki sahibi olan meslektaşlarımızı kınıyor muyum? Hayır… Onların seçimi… Yeter ki etik değerlere bağlı kalsınlar…
MAKAM MEVKİ BOŞ İŞLER
Gelin görün ki makam ve mevki sahibi olan bizim meslek erbaplarından bazıları yerini hazmedemiyor herhalde!.. Bir yerlere gelince, “Hak hukuk” diyenler, hak yemeye başlıyor zira… Bir de saygısızlık, hiç tahammül edemem… Hemen görüşmeyi keserim.
Yangının fitili ateşleniyor ister, istemez… İşte böylesine rezil bir durum yaşıyoruz yine şu sıralar…
Hem de kendi içimiz de, meslek örgütümü dersiniz, dernek mi?…
Netleşsin konular, detaylı anlatacağım rezillikleri, belgelerle…
GAZETECİ KARNINDAN KONUŞMAZ!..
Diyorlar ki; kol kırılır yen içinde kalır… Kamuoyu önünde tartışmayalım, yıpratmayalım kurumlarımızı… Biz kurumları tartışmıyoruz, yıpratmıyoruz, kişileri tartışı-yoruz, rezilliklerini ortaya çıkarıyoruz. Tam tersine kurumların pırıl pırıl kalması için elimizi değil, kellemizi taşın altına koyuyoruz. “Gazeteci karnından konuşmaz” diyoruz.
Ne yani, ahlaksız işler yapan görevde kalacak, biz eleştiren gazeteciler disipline mi verileceğiz!.. Bu mudur doğru olan…
Kimse babamın oğlu değil, ayrıca olsa ne yazar!.. Çiğ süt içmedik ki midemiz ağrısın!..
Hükümetleri eleştir, başbakanı, bakanı yerin dibine sok, muhalefeti şamar oğlanına çevir, kendi meslek örgütlerimize, derneklerimize gelince sus!.. Olur mu böyle şey!.. Ben buna şiddetle karşıyım.
Yanlış olabilir, ama etik değerler ayaklar altına alınmışsa, akçeli işler yapılmışsa ve bu benim kulağıma gelmiş, belgeleri önüme konulmuşsa, benim susmam zor. Babam olsa susmam, beni tanıyan bilir bunu…
Bir haksızlık, bir hukuksuz-luk, bir art niyet varsa biz Beşiktaş Medya Grup olarak mücadele ederiz. Değil, siyasetçi ve spor adamı, kendi meslek kuruluşlarımız ve derneklerimizle bile… Sonuna kadar!.. Hakkımızı alana kadar devam ederiz anlayacağınız!..
KİMSE BİZİ TEST ETMESİN
Özetlersek; biz kurallara uyuyoruz, sözümüzde duru-yoruz, işimizi yapıyoruz… Kimse bizi test etmesin!..
Makam mevki geçicidir unutmayın!.. Bizde arşiv geniştir, biz yıllar geçse de unutmayız mesela!..
Sonsöz: Kimler geldi kimler geçti… Biz yıllardır buradayız, biz Beşiktaş’ız…
Comments are closed.
yazarınız İsmail Baştuğ’un köşe yazılarını yıllardır takip ediyorum. Hepsini beğeniyorum. Ama en güzeli Atatürk ile yazdıkları… Muhteşem anlatmış içinde bulunduğumuz durumu…Ellerine sağlık hocam