Caddebostan Kültür Merkezi’nde Attila İlhan’ı anmak için yapılan törende duygusal dakikalar yaşandı.
Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının öncülerinden, İkinci Yeni ve Maviler akımının kurucularından şair yazar Attila İlhan, vefatının 11. yılında Kadıköy Belediyesi ve Attila İlhan Vakfı iş birliğiyle düzenlenen gecede anıldı.
Kadıköy’de akşam saat 8’de başlayan tören Caddebostan Kültür Merkezi’nde başladı. Törene geçtiğimiz yıllarda kaybettiğimiz sanat dünyasının fotoğraflarının gösterilmesiyle başlandı. Daha sonra Attila İlhan’ın videolarından oluşturulan kısa belgesel törene damgasını vurdu.
Törene katılan şair Haydar Ergülen, gazeteci, şair ve eleştirmen Metin Celal ve Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yakup Çelik, Attila İlhan şiirleri üzerine bir konuşma yaptı. Töreni izleyenler arasında olan CHP Milletvekili Gürsel Tekin tören bitene kadar salondan ayrılmadı. Davetliler arasında Gürsel Tekin’in isminin söylenmemesi de dikkat çekti.
İlhan’ın, eserleriyle yaşamaya devam edeceğini belirten Ergülen,
“Attila İlhan’ı gençken çok seversiniz. Gençken romantik bulursunuz ve okursunuz. Daha sonra biraz unutursunuz. Fakat tekrar bir dönem sonra Attila İlhan’ı başka şiirleriyle tekrar sevmeye başlarsınız, yani daha olgun şiirleriyle okursunuz. Daha sonraki hayatınızda Attila İlhan’ı düşünce şiirleriyle hep okumaya devam edersiniz. Ve ona kesin dönüş yapar, ondan daha vazgeçemezsiniz. Bu biraz aşk gibi bir şey… Ondan kopamazsınız.
Attila İlhan çok fazla yapıt bıraktı sadece şiirle sınırlamak yanlış olur. Bu yapıtlarının hepsini eksiksiz olarak oluşturduğunu düşünüyorum. En az şiir yazdı bence, düşünce kitapları ve romanları da eksiksiz dört dörtlüktür. Fakat son yıllarda yazdığı şiirleri oldukça önemlidir. Örneğin en son Ahmet Kaya’nında yorumladığı “O mahur beste çalar” bu eksiksiz yapıtlarından biridir. Deniz Gezmişler için yazmıştır fakat Attila İlhan hala günümüzde bu şiirleriyle kaybettiğimiz farklı kişileri andığımızda da karşımıza çıkmaktadır.
Attila İlhan şiiri sevdiren şairleri oldukça etkileyen bir şairdir. Cemal Süreya, Akif Kurtuluş, İsmet Özel,Edip Cansever, Orhan Alkaya gibi belirli dönemlerde severek okuduğumuz birçok şairi etkilemiştir.
Diğer iyi şairler gibi, bizi huzursuz eden bir şair. Kendisiyle, gerek okurların, gerek başka şairlerin ilişkisi hep çatışmalı olmuştur ama bu çatışmalar, şiir ve düşünce açısından pek çok yarar sağlamıştır. Onun en büyük farkı, kendisine alıştırmamasıdır. Her zaman yenilikçi, sürprizli ve aykırıydı. Aykırılığından dolayı da pek çok eser kazandırdı. Attila İlhan’ı, babam okudu, ben de okudum, kızım da okuyor ve ondan sonra da okunacak.” diye konuştu.
Gazeteci, şair ve eleştirmen Metin Celal de Attila İlhan’ı ilkokul yaşlarında okuduğunu aktararak kendisiyle üniversite yıllarında tanıştığını anlattı.
Celal, “12 yaşında 1973’te ilk şiirini okumaya başladım. Sıkı bir şiir okuyucusu olduğumda kendisini büyük merakla okumaya başladım. İlk iş hayatımda ne mutlu ki bana onunla çalıştım. Onun çıraklığını yaptım. Çok az bilinen yönünü, dergiciliğini de orada gördüm. Sadece şair olarak değil ustam olarak da onunlaydım.
Attila İlhan’ın masası ve gönlü, her zaman açıktı. Ölümüne kadar sohbetlerinden faydalanma şansı da onunla birlikte çalışma şansı da buldum. Burada benden gazeteci olarak bahsettiler. Gazetecilik yanım varsa o da Attila İlhan’la birlikte geçmiştir.
İlk şiiriyle son kitabı arasında, 60 yıllık bir şiir dünyası var. Attila İlhan’ın bu dünyasına baktığımızda, sanki 60 yıl boyunca hangi konulara değineceğini, şiir yazmaya ilk başladığında belirlemiş gibi olduğunu görürsünüz. Okuldan ayrıldıktan sonra Fransızcaya ilgi duyarak öğrenmeye başladı ve Fransız şairleri okudu. Daha sonra da Fransa’da yaşadı zaten. Fakat o Fransız şairler gibi yazmadı. Bize müthiş anlatımıyla batı şiirini de taşıdı.” ifadelerini kullandı.
Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yakup Çelik ise Attila İlhan üzerine kendisinden sonrada birçok kişinini akademik çalışmalar yaptığını aktardı.
Attila İlhan’ın, kaynağını temelden alan bir kaynaktan büyüdüğünü aktaran Çelik, şöyle konuştu:
“Attila İlhan’ı 1991 yıllarının başında tanıdım. O benim doktora tezimdi. İlk karşılaşmamızda bana “boş bir uğraş” içinde olduğumu söyledi.
1946 Cumhuriyet Halk Partisi’nin şiir yarışması sonuçları açıklanmış ilk sırada Cahit Sıtkı Tarancı “Yaş otuz beş”ikinci Attila İlhan, üçüncü de Fazıl Hüsnü Dağlarca “Çakırın Destanı” oluyor. Fakat gazeteler Attila İlhan’ı tanımadığı için adını Ziya İlhan olarak yazıyor. Eskiden şiir yarışmaları manşetten verilmişti manşetten şimdi şiire ve sanata maalesef bu kadar değer verilmiyor.
Annesi roman okuyan biri, babası divan şiiri yazarıydı, amcası bağlama çalardı. Halk kültürü içerisinde yetişti. Kendisi de sinemaya ve bilim kurgu romanlarına meraklıydı ve böylelikle bir aydın yetişti. Ömrü boyunca araştırmayı hiç bırakmadı. Hiç ‘kendi kendime yeterim’ diye düşünmedi. Tarihten aldığı güçle, geleceğe dair tahminlerde bulunuyordu ve bu tahminlerinde hep başarılı oldu.” dedi.
Konuşmaların ardından, tiyatro, sinema ve dizi sanatçılarından Erkan Bektaş, Levent Can, Yılmaz Gruda ve Attila İlhan’ın yeğeni Kerem Alışık İlhan’ın şiirlerini piyano eşliğinde okudu.
Şiirlerin ardından Sivas’ta Madımak katliamında yitirdiğimiz Halk Ozanı Nesimi Çimen’in oğlu Mazlum Çimen babası için bestelediği “Sen benden gittin gideli” isimli şarkısını seslendirdi. Attila İlhan’ın ünlü şiirlerinden olan “Ne kadınlar sevdim zaten yoktular” şiirini besteleyen ve bağlamasıyla söyleyen Çimen’e daha sonra Kerem Alışık şiiri okuyarak eşlik etti. Can Yücel’in “Aşk olsun sana çocuk” şiirini de seslendiren Çimen, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını da andı.
ÇAĞDAŞ SES