Menepozdan sonra sıklıkla görülen kemik erimesine karşı önleminizi alın. Prof. Dr. Nilgün Güvener Demirağ, 30 yaşından sonra kemiklerde kayıpların başladığını ve buna göre önlem alınması gerektiğini belirtti.
30 YAŞINA KADAR MAKSİMUM PERFORMANS
Ancak erken yaşta önlem almak kemik yoğunluğunu zirveye taşımak kemik erimesinin önlenmesi açısından hayati önem taşıyor. Dünyada her yıl yaklaşık 9 milyon kolay kırılmadan sorumlu tutulan osteoporoz, kadınları ilgilendiren bir sorun olarak görülse de erkeklerde de ileri yaşlarda sıklıkla görülüyor. Günümüz koşullarında özellikle kapalı mekan çalışanlarda, güneşle teması olmayanlarda, gıdalarla yeterli kalsiyum alamayanlarda; kemik problemlerinin çok daha erken yaşlarda başladığını söyleyen Prof. Dr. Nilgün Güvener Demirağ “Pek çok insan yaklaşık 30 yaşına kadar zirve kemik kitlesine ulaşır. Ancak bu yaş sonrasında yapım-yıkım dengesi yıkım lehine değişmeye başlar. Dolayısıyla bu yaşa kadar ne kadar yüksek zirveye ulaşılırsa, ileriye yönelik kemik kaybının getireceği sorunları önlemek o kadar kolay olur” diyor.
30 YAŞINDAN SONRA YIKIM BAŞLIYOR
Kemiğin önemli işlevleri arasında, vücut bütünlüğü ve yapısını sağlama, organları koruma, kasların tutunmasını sağlama ve kalsiyum başta olmak üzere mineral deposu olması mevcuttur. Kemik sürekli yenilenen bir organdır ve yıkılıp yerine yenisi yapılır. Gençken yeni kemik yapımı yıkımdan daha hızlıdır kitlesini artırma yönünde bir denge mevcuttur. Pek çok insan yaklaşık 30 yaşına kadar zirve kemik kitlesine ulaşır. Ancak bu yaş sonrasında yapım-yıkım dengesi yıkım lehine değişmeye başlar. Dolayısıyla bu yaşa kadar ne kadar yüksek zirveye ulaşılırsa, ileriye yönelik kemik kaybının getireceği sorunları önlemek o kadar mümkün olabilir.
OSTEOPOROZ NASIL ÖNLENİR?
Genetik, kuşkusuz hastalıklara meyilde çok önemli bir belirleyicidir. Çevresel etmenler, düzeltilebilir olmaları nedeniyle çok önemlidir. Beslenmede yeterli kalsiyum alımı, D vitamini eksikliğinin önlenmesi ve buna yönelik yeterli gün ışığı maruziyeti, bunun mümkün olmadığı durumlarda D vitamini desteği, egzersiz, yüksek tuzlu beslenmeden kaçınma, dengeli beslenme, potasyum içerikli meyve sebze tüketimleri, sigara ve alkolden uzak durma kazanılması gereken yaşam alışkanlıklarıdır ve bu alışkanlıkların çocukluktan itibaren kazanılması, korunma adına oldukça önemlidir. Yoğun tuz tüketimi de kemik sağlığını olumsuz etkiler. Diyette alınan tuz miktarının fazlalığı, idrar kalsiyumunun geri emilimini bozup kalsiyum kaybına neden olur. Pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de hazır gıdaların tüketiminin artışı, tuz tüketimini de artırmıştır.
KEMİK SAĞLIĞINI TEHDİT EDEN UNSURLAR
•Dengesiz beslenme, yetersiz kalsiyum, magnezyum, potasyum alımı
•Hareketsizlik
•Gün ışığından yeterli yararlanamama
•Sigara ve alkol kullanımı
•Cinsiyet, düşük vücut kitle indeksi ve yaş
•Beyaz ırk
•Ailede osteoporoz öyküsü
•Hormonel sorunlar (yüksek tiroid ve paratiroid hormon düzeyleri, kadında estrojen, erkekte testosteron eksikliği, yüksek kortizol salgısına neden olan Cushing hastalığı..)
•Yeme bozuklukları, anoreksiya nevroza, bulumia, kilo verdirmeye yönelik yapılan bariatrik cerrahiler, Celiac hastalığı gibi malabsorbsiyona neden olan barsak hastalıkları
•Kronik böbrek yetmezliği, transplantasyon
•İlaçlar: Uzun süreli kortikosteroid içerikli ilaç kullanımı, epilepsi tedavisinde kullanılan ilaçlar, bazı antidepresanlar (SSRI), mide asit salgısını azaltmaya yönelik verilen proton pomapa inhibitörleri, aromataz inhibitörleri…
Kemik açısından olumsuz sonuçları bilinen ilaçları uzun süre kullanmak zorunda olan hastalar için koruma protokolleri uygulanmalı ve kemik yoğunluğu periyodik izlenmelidir.
SÖZCÜ