MURAT BİRGÜL Denizcilik tarihinde şaşırtıcı hikayelerden biri olan Korsan Kadınlar’ı yazdı.
Denizcilik tarihi, şaşırtıcı ve ilginç hikayelerle dolu. 2003 yılında çıkarılan “Tarihin Cilveleri 1”, adlı kitabı,okurken insanı hayrete düşüren hikayelerden oluşuyor. Esirlerin haricinde gemiye kadın alınmadığı, gemide kadının uğursuzluk getireceğine inanıldığı bir dönemde (1600-1700’lü yıllarda) korsanlık yapan kadınlara da ilk kez bu kitapta rastladım.
Kadınların sakin ve itaatkâr davranmalarının beklendiği bir çağda gelenekleri yıkmayı başaran, erkeklerin dünyasında yaşayan, gemide oldukları zamanlarda erkek kıyafetleriyle dolaşan, savaşan ve ancak hamile oldukları için cinsiyetleri fark edilen kadınlar…
İster yiğit ve cesur bir kadın, ister vicdansız bir suçlu olduğuna inanın… Gerçek şu ki hepsi de tarihin en ilginç kişiliklerine sahip.
Korsan kadınlarla ilgili yazılanlar çok sınırlı. Ama yine de adı geçen birkaç önemli ismin hikayelerine şöyle bir bakalım.
Anne Bonny
Korsan Benjamin olarak da bilinen Anne Bonny sertliği ve öfkesiyle nam salan en ünlü kadın korsandır. Bonny’nin tam doğum tarihi bilinmiyor ancak 1697 ile 1700 yılları arasında, İrlanda’da avukat bir babanın gayrimeşru çocuğu olarak dünyaya geldiğine inanılıyor. 16 yaşındayken kaptan James Bonny’ye aşık olur. Ciddi bir mirasın tek varisi olmasına rağmen macera ve heyecan isteyen Anne, James Bonny ile gizlice evlenir. O dönemde “günah yuvası” ve “korsanların cenneti” olarak bilinen New Providence’a (Nassau) taşınırlar. Kocası korsanlıktan vazgeçip valinin muhbirliğini yapmaya başlayınca Anne’in gözünden de düşer. Kocasını dönek olarak gören Anne, Calico Jack olarak tanınan Kaptan Jack Rackham ile tanışınca onunla kaçmaya karar verir. Erkek kıyafetlerini giyer ve gizlice gemiye biner. Anne tabanca ve kılıçla o kadar iyi savaşır ki kimse onu sorgulamaz. Ta ki hamile kalana kadar! Korsan gemisinin çocuk doğurmak için ideal olmadığını düşünen çift Küba’ya giderek bir süre “mesleğe” ara verir. Çocuğunu kaybeden Anne iyileşmek için New Providence’a gider. Anne ve Jack bu süreyi çok uzatamayarak korsanlığa geri döner. Kötü şöhretleri iyice yayılmıştır.
İlginç olan; Jack’in gemisindeki tek kadın Anne değildir. Erkek kılığına giren Mary Read de o gemidedir. Sonradan iki yakın arkadaş olan Anne ve Mary, mürettebatın korkulu rüyasıdır.
1720 yılında korsanlık ve maceraları sona erer.. Jamaika Valisi Lawes gemiye el koymak için askerlerini yollar. Jack ve mürettebat hazırlıksız yakalanır. Son ana kadar savaşmaya devam eden iki kadın da mürettebatın geri kalanıyla birlikte idama mahkum edilir fakat ikisi de hamile olduğu için infazları ertelenir. Ateşli hastalığa yakalanan Mary Read hapisteyken ölür. Anne Bony ise idam edilmez ama sonun ne olduğu hakkında kesin bir bilgi yok…
Mary Read
Mary Read’in çocukluğuyla ilgili farklı birçok şey yazıyor tarih. Londra’da bir kaptanın çocuğu olduğu ve annesi tarafından, babası denizdeyken ölen erkek kardeşinin yerine geçirildiği hikayelerden biri. Diğeri ise dul olan annesinin, kızı Mary’nin erkeklere sunulan avantajlardan yararlanmasını istediği için onu bir erkek gibi yetiştirdiği. Hikaye ne olursa olsun gerçek Mary’nin çocukluğundan beri erkek gibi büyüdüğü ve gençlik dönemine geldiğinde de kendine bir gemide iş bulduğu. Aradığı heyecanı bulamayan, iş yükünden ve tacizden bunalan Mary bir yolunu bulup gemiden kaçar, İngiliz ordusuna katılır. Basit bir er olarak başlar ama Flanders savaşında gösterdiği cesareti sayesinde Süvari Alayı’na terfi eder. Asker arkadaşına aşık olunca, gerçek kimliğini açıklar ve ordudan ayrılıp evlenirler. “Üç At Nalı” adlı bir han açarlar, Mary hayatında ilk kez kadın olarak yaşamaya başlar. Kısa bir süre sonra kocası ölünce erkek hayatına geri döner. Hanı bırakır, yine orduya katılır. Batı Hint Adaları’na doğru giderken Calico Jack ve Anne Bonny, Mary’nin içinde bulunduğu gemiye saldırır. Esirler arasındaki Mary, Anne’in dikkatini çeker. Kendisi gibi kadın olduğunu anlayınca da çok iyi arkadaş olurlar. Kaptan Jack, Anne’in bir denizciyle bu kadar çok vakit geçirmesini kıskanınca Mary kimliğini açıklamak zorunda kalır. Jack, mürettebatında iki kadın korsanın olması fikrine sıcak bakar ve Mary Read kısa sürede korsan bayrağı altında savaşan en cesur “adamlardan” biri olur. 1720’de hapiste ölür.
Grace O’Malley
Tahmini olarak 1530’lu yıllarda İrlanda’da Gal aristokrasisi içinde doğan O’Malley’yi İngilizler tehlikeli bir isyancı, yandaşları ise korkusuz ve kurnaz bir lider olarak tanımlar. Babası Owen O’Malley, klanın şefi ve filoların kaptanıdır. Denizi çok seven Grace, kızların denizci olamayacağı düşünüldüğü için saçlarını keser, erkek kıyafetleri giyer. Aile tarafından “kel” lakabı takılan Grace’e babasıyla denize açılması için izin verilir. Babasının yanında iyi bir denizci olan Grace, 16 yaşında politik bir kararla O’ Flaherty klanının varisiyle evlendirilir. İrlanda’nın batı kıyısı dışındaki suları kontrol altına alırlar. Grace O’Malley, kocası Cork Kalesi’ni savunurken ölünce, kaleyi basarak geri alır. Denizlere geri dönen Grace batı kıyısında güvenli geçiş için haraç almaya başlar, vermeyen gemileri talan eder. 1586’da yakalanan ve idama mahkum edilen korsanların kraliçesi Grace, Kraliçe I. Elizabeth’e dilekçe yazar. Biraraya gelen iki “kraliçe”nin arasında geçen konuşma bilinmiyor ama Kraliçe I. Elizabeth, Grace ve ailesinin affedilmesi için emir çıkarır.
Grace O’Malley’nin 70’li yaşlarında bir gemi filosunu yönettiği biliniyor ve 1603’te Rockfleet Kalesi’nde öldüğüne inanılıyor.
Cheng I Sao
Çinli kadın korsan Cheng I Sao, 18’inci yüzyılın sonlarına doğru Güney Çin’de bir gemide doğdu ve kariyerine bir çiçek gemisinde (yüzen genelev) başladı. İyi bir evlilik yaparak(!) bir korsan filosuna sahip olan kocası sayesinde, 400 Çin yelkenlisi ve 50 bin mürettebatı yöneten bu kadın tarihteki en büyük korsan gücüne sahip oldu. Tarihin en başarılı korsanları arasında adı geçen I Sao 1844 yılında öldü.
gaste.tv