İstanbul 2. Zırhlı Tugay Komutanı tutuklanmak üzere sevk edildiği hakimlikte darbenin nasıl planlandığını anlattı. Tuğgeneral Aydoğdu kendisine yazılı emir geldiğini ve darbe girişimini Genelkurmay’ın desteklediğini düşünerek görevi kabul ettiğini söyledi.
Vatan gazetesinden haberine göre; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen darbe soruşturması kapsamında mahkemeye sevk edilen İstanbul 2. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Özkan Aydoğdu, darbenin nasıl planlandığını anlattı. Aydoğdu ifadesinde İstanbul’daki 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı görevini Tuğgeneral olarak yaptığını belirterek şunları anlattı: 13 Temmuz Çarşamba günü Kahramanmaraş’daki 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı’nda Tugay Komutan Yardımcısı Albay Uzay Şahin tugayıma geldi. Üst düzey komutanlarında desteklediğini söylediği, bu Yurtta Sulh Hareket planından bahsetti. Bunun üst komutanlık tarafından onaylanmış olduğunu söyledi. O planda benim tugayımın yapacağı işler anlatıldı. Şahin’in anlattıkları 15 Temmuz günü Genelkurmay Başkanlığı’ndan geldiğini hatırladığım sıkıyönetim planlaması ile birebir uyuşuyordu.
İmzası vardı
Olay günü de öncesinden emniyet mesajı gelmişti. Çarşı çıkışlarını da iptal etmiştim. Herhangi bir saldırıya karşı gerekli tedbirleri almıştım. Bir kısım personeli de takviye kuvvet olarak planlanması için Tabur Komutanı Yarbay İrfan Arak, Yarbay Şakir Çınar’a talimat vermiştim. Albay Uzay Şahin ve Muzaffer Düzenli’nin anlattıkları ve gelen sıkıyönetim planında benim emrim altındaki askeri birliklerin Sabiha Gökçen Havalimanı, FSM Köprüsü, Boğaziçi Köprüsü’nün Anadolu Yakası, Üsküdar Çevik Kuvvet Amirliği, 1. Ordu Komutanlığı’nın takviye edilmesi, Ümraniye Avea, Acıbadem Telekom binalarının emniyet altına alınması hususları vardı. Olay günü saat 18.30 sularında emrin yazılı bir metin halinde geldiğini gördüm. Emir ıslak imzalı değildi. Evrakın gizlilik numarası vardı. Gönderen Genelkurmay Başkanlığı imzası vardı.
10 top mermisi vardı
Birliklerime durumu bildirip emniyete alınması gereken yerleri söyledim. Bunun üzerine tanklar çıktı, tankların içine 9 ya da 10 tane savaş top mermisi, 200 tane mg3 mermisi, ZMA’lara 3 kutu yani toplam 165 top mermisi almalarını söyledim. Zırhlı Personel Taşıyıcılara da alabildikleri kadar yaklaşık 500 mermiyi almalarını söyledim. FSM ve Boğaziçi Köprüleri’ne iki tank, iki tane zırhlı personel taşıyıcı, Sabiha Gökçen Havaalanı’na 4 tank, 2 ZPT, 2 ZMA, Birinci Ordu Komutanlığı’nın emniyeti için 4 ZPT, Acıbadem Telekom için 4 ZPT, Üsküdar Çevik Kuvvet için 8 tank, 2 ZPT aracı, 2 tane de ZMA olarak adlandırılan araçları gönderdim.
‘Havaya ateş edin’
Personel Sabiha Gökçen Havalimanı’na giden Tabur Komutanım olsun, köprüye giden Tabur Komutanım olsun, beni arayarak halkın yoğun trafiğinden dolayı ilerleyemediklerini, tankların üzerlerine sivil insanların çıkmaya başladıklarını söyledi. Gerekirse havaya bir kaç el ateş etmelerini söylemiştim. Tanklar insan kalabalığı arasına sıkışıp kalmıştı. Bir süre sonra da kendi personelim ile de telefon irtibatım kesildi. Yapılan planlamada da beni Sıkıyönetim Komutan Yardımcısı olarak görevlendirmişlerdir.
‘İnandığım bir emri uyguladım’
“Ben sadece emir doğrultusunda hareket ettim. Doğru olduğuna inandığım bir emri uyguladım. Çünkü emir komuta zinciri içerisinde usulüne uygun olan emirleri uygulamak gerekmektedir. Her ne kadar yasalarda TSK İç Hizmet Kanunu’nda sıkıyönetim ilanına ilişkin bir düzenleme bulunmasa da ben bana gelen emri uyguladım.“ Kaynak: Vatan