“Herkesin bildiği ilgi ile izlediği oyunların başında gelir Karagöz-Hacıvat, kimi gün gelir söylemek istediklerimizi bizim yerimize söyler, öyle bir söyler ki sanki biz söylememiş gibi içimiz rahat olur, hayaller kurmamıza yardımı olur, güldürür, eğlendirir, gülerken düşündürür, çocukların gözbebeği, sevgilisi yaşı yoktur onun, küçükle küçük olur, büyükle bir o kadar büyük, kimi zaman bir oyuncu kimi zaman bir sevgili ve kimi zamanda bir başbakan… Gelin bakalım bu sanatı dünyaya duyuran gölgemizi canlandıran Kukla Sanatı’nın duayeni Cengiz ÖZEK bana neler anlattı.. Bir kulak verelim… Neşe Berber Konuştu…”
Karagöz dünyanın gözbebeği sanatı.
İnsan hala gölgenin sırrını çözmeye çalışıyor.
İlk insanı düşünün ilk önce insan kendi gölgesini farkeder, ve bu gölge’nin sırrı’nı çözmeye çalışır, günümüzde bile insan gölge’ye gizem duyar. Bu insanın kendi geçmişinden gelen bir eğilimdir.
Gölgemizin fotoğrafını çekeriz.
Gölge bizde bir gizem duygusu oluşturuyor. Gölge’ye olan merakımız işte bundan. Buda Kukla’nın boyutu. Çocuklarımız kuklalara bir başka kişilik kazandırmaya çalışır, işte ilk insandada bu vardı. Objeleri başka bir kimliğe sokup ona yeni bir şey yaratıyordu. İşte bütün bunlar kukla’nın başlangıcı.
Bugüne kadar birçok ülkede dini ritüeller olarak günümüze gelmiş. Tiyatro’da zaman içinde kaybolup oyun formatına dönüşüyor. İlk insanın ritüellerini böylelikle görmüş oluyoruz. Bizim ülkemizdede beşyüz yıllık bir geçmişi var.
Kukla Sanatı hayal dünyamıza katkısı ne olur?
Maceracı keşfedici dürtülerimizi ortaya çıkarır. Dünya’yı keşfetmeye yönelik tarafımızı ortaya çıkardığı için daha iyi hissederiz. Hayal gücünüzü güçlendirir. Çocuklar için de çok önemli, kendini ifade etmeyi kolaylaştırıyor.
Kukla terapi dernekleri var, psikologlar bunu kullanıyorlar, bir çok insan kukla ile yeniden hayata tutunuyorlar. Kendi kuklalarını yapmaları isteniyor, kuklalara bir şeyler eklemeleri isteniyor.
Kukla’yı bütün bu bilgilerin ışığında biliyoruz, biz bunu oyun formatında yapmaya çalışıyoruz. Bence bütün sanatların bileşkesi haline geldi. İçinde ışık, dans, müzik, tiyatro bütün bunların birleşmesinden oluşuyor.
Kukla’ya yeniden bir dönüşmü var?
Aslında bazı sanatlar Osmanlı’yı hatırlatıyor, Karagöz denince ramazan hatırlanıyor ama bütün zamanlarda oynanan bir oyun. Sadece Osmanlı’da yada Ramazan’da oynanan oyunlar değil her zaman oynanan oyunlar bunlar.
Osmanlı elbette çok değer vermiş, saraylarda bunu oynatmış, bütçe ayırmış. Uluslararası Kukla Festivali’ni ilk defa Topkapı Sarayında yaptık.
Karagöz günün modasını takip eden bir sanat olmalı, hem oyunların kostümlerinde hemde içeriğinde.
Kurtuluş savaşı zamanında büyük bir boşluk olmuş, onların uzun boşluğunu atlayıp, günümüze gelmemiz gerekli. Şimdi yeni yeni bir ilgi başladı.
Hacivat-Karagöz arasında diyaloglar gerçekte iki insan arasında yaşansa farklı bir etki yaratırmı?
Kukla’nın birşeyler söylemesi daha yumuşatıcı oluyor. Karagöz’ün akrabaları var yurtdışında başka isimlerle hayat bulan kuklalar otoriteye karşı halkın sesini duyurmada kullanılan en büyük enstürüman. Çünkü canlı bir varlık değil, ama insana benzeyen bir varlık bunları söyleyince daha hafifletici oluyor bu söylenenler. Tabiki hiç bir kuklacı politikacı değil, nerdeyse bir kahve konuşmasının tezahürü gibi.
En basitinden çaya zam gelir, bunu dile getirirsin.
Karagöz öğrenmek isteyen çok insan var, yüz yüzelli kişi çıkabilir, bu bir İstanbul folklorü, Karagöz bağlantılı isimlerle Ortadoğu Kıbrıs, Suriye,Tunus, Mısır,Yunanistan’da başka isimlerle oynuyor. Türk Gölge Sanatı ismi ile bizde devam ediyor. Bu bir tiyatro sanatıdır.
Karagöz’ün eğitimi hiç bir üniversitede maalesef yoktu. Şimdi ufak tefek başladı. Her yerde olması lazım. Ozaman istediğimiz performansı yakalayacağız.
Ben şanslıyım, onüç yaşında bu sanata başladım. Sonra kendi imkanlarımla bütün kolleksiyonları inceledim. Sonra konservatuar eğitimi aldım. Yıldız Kenter gibi bir dev hocadan eğitim aldım. Bence dünya starı bir hoca,şanslıydım. Sonra onüç yıl birlikte çalıştım. Sonra bütün bu birikimimi kendi Cengiz Özek İstanbul Karagöz Kukla Vakfı’na ve oyunlarımıza aktarıyorum.
Karagöz oyunu plastik malzemelerden yapılmış, sadece zıplayan figürler değil, bunlar kötü örnekler, geleneksel sanatların örneği bunlar olamaz, bunları görünce üzülüyorum. Büyük bir rekabet var.
İSTANBUL’UN KÜLTÜREL HALK FESTİVALİ
KARAGÖZ DÜNYANIN GÖZBEBEĞİ SANATI
Gelenekten geleceğe uzanan kültür mirası “Kukla Gösteri Sanatı”, dünyada da yükselen trend!
Karagöz dünyanın gözbebeği sanatı. Biz farkında değiliz ama Osmanlı sınırları içinde baktığımızda nerden baksan onbeş ülkeyi etkilemiş bir sanat. Dünya’da hangi sanat bu kadar etki alanı olmuş, yada etkilemiştir. O yüzden oldukça önemli.
1989’da ilk yurtdışında Almanya, Norveç, İsviçre, Danimarka ne kadar Türklerin olduğu ülke varsa buralara beni davet ettiler. Beş kıta’da Elli ülke’de yüz şehir’de gösteri yaptım, bütün çocukların evinde benimle çekilmiş fotoğrafları var. Bin’den fazla gösteri yaptım. Her gösteriye en az ikiyüzelli kişi gelmiştir. Yalnız oyun değil buralarda atölye çalışmalarıda yaptım. Şu anda mesela tamamen benden öğrenmiş bir grup Meksika’da bir tiyatro var, onlar şimdi dünya’yı dolaşıyorlar. Bunlar çok gurur verici. 19 yılda ülkemize ikiyüze yakın grup İkibine yakın sanatçı gelmiştir. Bütün bunlar Karagöz izleyip kendi ülkelerine dönmüşlerdir. Devlet katkısı olmadan sadece bilet satışı ile organize ettiğimiz bir festival olmuştur. Bu bir ticari başarıdır aynı zamanda. Karagöz Türkiye’nin bir yüzü olabilir Dünya’da. Bu çok değerli bir festival.
Kukla Sanatı Dünya’da Türkiye’nin yüzü oldu.
Kültür Bakanlığından çok büyük bir destek aldığımız söylenemez, sembolik anlamda bir destek alıyoruz vakfımıza, talebimiz var desteklerini bekliyoruz.
Gelenekten geleceğe uzanan kültür mirası “Kukla Gösteri Sanatı”, dünyada da yükselen trend!
UNESCO Kültürel Miras Taşıyıcısı Unvanlı Usta Kukla Sanatçısı Cengiz Özek’in Genel Sanat Yönetmeni olduğu 19. Uluslararası İstanbul Kukla Festivali, 13-30 Ekim 2016’da dünyanın en iyi kukla gösterilerini İstanbul’a getiriyor.
19. Uluslararası İstanbul Kukla Festivali “İstanbul’un Kültürel Halk Festivali” etkinliği olarak Türkiye ve Bölge çapında tanıtıp “Gelenekten Geleceğe” sloganıyla hayata geçirilecek ve 17 gün sürecek Uluslararası Kukla Festivali’ne farklı şehirlerden ve ülkelerden seyirci olarak çeşitli yaş gruplarından ziyaretçi gelecek.
gaste.tv
Cengiz Özek (İstanbul Karagöz Kukla Vakfı Başkanı), Bengü Bilik (BEZE Group Kurucu & Başkan) ve ekibiyle el ele verdi.