Kültür, toplumları şekillendiren önemli faktörlerden birisi. Her kültür yüz yıllar içerisindeki deneyimleriyle kendi geleneklerini yaratıyor. İlk çağ insanlarından beri doğum, evlenme ve ölüm gibi dönüm noktalarının pek çok ayinin ve inanç öğretisinin çekirdeğini oluşturduğu biliniyor. İnsan hayatındaki en önemli geçiş törenlerinden biri de cenazeler. Fakat kimi zaman bu gelenekler başka bir kültüre o kadar tuhaf ve yabancı gelir ki, duyduğunuzda şaşırır kalırsınız. İşte hurriyet.com.tr’de yayımlanan Kemal Kaya imzalı o kültürlerin hikayesi…
Ölülerin, salt çürüyen bir et ve kemik yığınından ibaret olmadığı, ölülerin gömüldüğü ve mistik bir âlemde kendilerine barınak edindiği, ölüler dünyasına açılan kapı niteliğindeki mezarın ortaya çıkışı ise oldukça eski zamanlara kadar gidiyor.
ÖLÜLER DÜNYASINA AÇILAN KAPI
İnsanlığın yaratmış olduğu tüm değerlerde onun ölümsüzlük isteği hemen göze çarpıyor. Ölülerine dinsel ritüeller uygulayan ve onları gömen ilk canlı 250.000 ila 35.000 yıl önce yaşayan Neandartal insanıydı.
Dünyanın bazı yerlerinde, kuşaklar boyunca uygulanan bazı gelenekler vardır ki entelektüel dünyadaki diğer ulusların tabiatına oldukça garip gelebiliyor. Hindistan’dabugün bile kadınlar hala yasal olmamasına rağmen ölen kocalarıyla birlikte diri diri yakılabiliyor.
KRALLARIN SADECE ETLERİ YAKILIRMIŞ, KEMİKLERİ İSE…
Hititlerde, ölen kralsa yalnız etlerini yakar, kemiklerini yağlarlar, güzel kokularla yıkayarak özel bir kaba koyup gömerlermiş.
Madagaskar’ da yerlilere ait bir gelenekte ölen kişinin yakınları özlem gidermek için ölüyü mezardan çıkarır ve kefenini değiştiriyorlar.
Sümerlerde eğer kral veya kraliyet ailesinden biri ölürse, ölen için insan kurban etmek oldukça yaygın bir gelenekti. Ölen kimsenin yakınları, askerleri, karısı, cariyeleri, hayvanları da beraber gömülürdü.
superhaber.tv