Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Uluslararası Eğitim Zirvesi’nde konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, The Marmara Oteli’nde gerçekleştirilen Uluslararası Egˆitim Zirvesi’nde konuştu.
Erdoğan’ın konuşmasından satır başları;
Bizim değişimi yönlendirmek gibi bir mesuliyetimizin olduğuna inanıyorum. Kendi kültürü ile barışık bir değişim sürecini idare etmek durumundayız.
‘HALUK’ VE ‘ASIM’ KARŞILAŞTIRMASI
Bir şeyin yeni olması, onu sorgulamadan alıp uygulamamız anlamına gelmez. Yeni olan faydalı eski olan zararlı gibi yaklaşımları kabul etmemiz mümkün değil. Böyle bir yaklaşım sorun üretir. Yabancılaşma sorununu konu alan onlarca edebi eserimiz vardır. Tevfik Fikret’in Serencam’ı bizim için bu konuda ibretlik bir hikayedir. Öte yandan da Mehmet Akif’in ‘Asım’ı vardır. Bir yandan doğuya sırtını dönmeden batını anlamaya çalışan Asım var, diğer tarafta ise önce İskoçya’ya sonra Amerika’ya gidip son nefesini kilisede veren Haluk vardır. Bugünde Asım ve Haluk’un canlı sembolleriyle karşılaşıyoruz. Hastalıklı bir türde batılılaşma, bugünde var. Bugün eğitim alanında yapacağımız çalışmalarda da bu gerçeği dikkate almamız gerektiğine inanıyorum. Türkiye hiç bir zaman sömürge olmamış, müstemleke durumuna düşmemiştir.
“ATTIĞIMIZ HER ADIM ANLAMSIZ BİR DİRENÇLE KARŞILAŞTI”
Ahmet Hamdi Tanpına yanlış batılılaşmayı kültürel inkar olarak tanımlıyor. Bu anlaşmaya göre terakkinin tek yolu batıya benzemek, batıya ait herşeyi tatbik etmektir. Akif onların olumsuzluklarını değil, ilmini ve sanatını alın diyor. Hayata geçirdiğimiz politikalar sık sık engellenmek istendi. Biz hükümete geldiğimizde bütçenin ilk sırasında savunma varken biz en fazla bütçeyi eğitime ayırdık. Bizim attığımız her adım anlamsız bir dirençle karşılandı fakat bu direnç halktan değil ‘Haluk’ tarzı batılılaşmayı savunan o azınlıktan geldi.
2002 yılında ülkemizde 544 bin öğretmen varken geçtiğimiz günlerde bu rakamın üstüne 542 bin öğretmen daha ekleyerek nerdeyse 2 katına çıkardık. Öğrenci ve Öğretmenlere dağıtılan tablet sayısı ise 1 buçuk milyona yaklaştı. Bizim okuduğumuz sınıflar 75 kişilikken şimdiki sınıfları 20 kişilik yaptık. Fatih Projesiyle birlikte artık tüm sınıflar, bilişim sınıflarına dönüştürüldü. Toplam derslik sayısı 581 bine ulaştı. Türkiye’de ilk defa sosyal bilimler liselerini kurduk.
ERDOĞAN’DAN ‘İKNA ODALARI’ HATIRLATMASI
Ortaöğretim destek payını yüzde 36’dan yüzde 50’nin üstüne çıkardık. Türkiye düğer alanlarla birlikte eğitim konusunda da 13 yıl öncekiyle karşılaştırılmayacak kadar iyi konumda. Artık bir çok okula kapalı spor salonlarını inşaa etmeye başladık. Çünkü çocuklar spor yaptıkça özgüvenleri artıyor. Veliler geçmişte ‘acaba çocuklarımın kitaplarını alabilecek miyim?’ diye düşünüyorlardı ama artık okullar açılırken öğrenciler ders kitaplarını sıralarının üzerinde buluyor. Hayırsever, eğitim konusunda yaptığı yardımın hedefe ulaştığını görürse bu işin arkası gelir. Genç kızlarımız üniversiteye gittiklerinde ikna odalarının kapılarında kendilerini bekleyen mürebbiyelerle değil, güler yüzlü hocalarla karşılaşıyorlar.
CUMHURBAŞKANI’NDAN STK VE HAYIRSEVERLERE YARDIM ÇAĞRISI
2004 yılından itibaren eğitim konusunda çok ciddi adımlar attık fakat bugün görüyoruz ki bunlar yeterli değil, daha farklı projeleri hayata geçirmemiz gerekiyor. Öğrencilerimizin sınıfa ve derse ilgilerini en üst seviyeye çıkaracak aktiviteleri hayata geçirmemiz gerekiyor. Bunun için de sistemin ilim, irfan değerleri üzerine tekrar düzenlenmesi gerekiyor. Şüphesiz bunu devletin tek başına yerine getirmesi mümkün değildir, bu işi tüm toplum kesimler ve STK’lar yardımcı olmalı, elini taşın altına koymalıdır.