Türkiye’nin Kıbrıs adasına boru hattıyla götürdüğü suyun dağıtımı, Ankara ile KKTC hükümeti arasında sorun olmuş, Ada’ya götürülen su, Kıbrıs Türk vatandaşlarının kullanımına sunulamamıştı. Ankara’da yapılan temaslarda, Türkiye ve KKTC arasındaki su anlaşmazlığı çözüldü. KKTC Maliye Bakanı Birikim Özgür, varılan uzlaşmanın ayrıntılarını anlattı.
KKTC Maliye Bakanı Birikim Özgür, Akdeniz’de enerji işbirliği konusunda da çok önemli bir açıklama yaparak, İsrail, Kıbrıs ve Türkiye’yi kapsayan “enerji koridoru” projeleri için, “Kıbrıs’ta çözümün şart olmadığını” söyledi.
“Biz Kıbrıs’ta çözümden yanayız. Ancak Kıbrıs sorunu çözülmeden de enerji koridoru gerçek olabilir” diyen Bakan Özgür, enerji alanında atılacak adımların da Kıbrıslı Türkler ve Rumlar arasındaki karşılıklı bağımlılığı arttırarak, çözüme de katkı yapabileceğini vurguladı.
Özgür, Akdeniz’den çıkarılacak doğalgazın, Ada’da elektrik haline getirilip, kurulacak enterkonnekte sistem ile buradan da Türkiye’ye ve Avrupa’ya aktarılabileceğini de söyledi.
İsrail ile Kıbrıs Rum kesimi arasında elektrik alış-verişi için çalışmalara başlandığını da kaydeden Bakan Özgür “Kıbrıs AB üyesi olmasına rağmen, Avrupa’nın elektrik sisteminin dışında yer alıyor. Eğer Ada ile Türkiye arasındaki enerji koridoru hayata geçirilirse, Türkiye de AB üyesi Rumları, AB’ye bağlayan ülke olacak” dedi.
Türkiye ile KKTC arasındaki “su anlaşmazlığı”, Türkiye’nin yaklaşık 1.5 milyar TL harcayarak Ada’ya boru hattıyla ulaştırdığı suyun, KKTC topraklarındaki dağıtımı konusunda ortaya çıkmıştı. Suyun adada KKTC vatandaşlarına ulaştırılması için yaklaşık 600-700 milyon TL’lik bir altyapı yatırımının gerekli olduğunu kaydeden Özgür, anlaşmazlığın da “bu altyapının nasıl finanse edileceği konusunda” yaşandığını söyledi.
Özgür, Ankara’da Maliye Bakanlığı yetkilileri ve Kıbrıs’la ilişkilerden sorumlu Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’ye yaptıkları görüşmelerin ardından, bu konuda uzlaşmaya varmak üzere olduklarını kaydederek, “sanıyorum önümüzdeki hafta ya da bir sonraki hafta, KKTC Başbakanı ile Sayın Türkeş, su konusundaki anlaşmayı imzalarlar” dedi.
Anlaşmada şu unsurlar yer alıyor; Türkiye’nin Kıbrıs’a ulaştırdığı suyun dağıtımı için bir üst yapı oluşturulacak. Bu üst yapıda KKTC su kurumu ile belediyeler temsil edilecek. Bu üst yapıda Türkiye’den herhangi bir kurum, mesela DSİ ise yer almayacak. Suyun yönetimini Kıbrıslı Türk resmi kurumları ile özel şirket birlikte gerçekleştirecek.
Suyun dağıtımı konusunda ihaleye çıkılacak. Ancak ihale Ankara’da değil, Lefkoşa’da, KKTC tarafından yapılacak. Böylece, Kıbrıs Türk halkında büyük rahatsızlık yaratan, “Türkiye hükümeti ihaleyi istediği firmaya verecek” algısı ortadan kaldırılacak.
Suyun işletilmesini, ihaleyi alıp su dağıtım altyapısını yenileyen şirket üstlenecek. Ancak işletmede, suyun yönetimi için kurulan KKTC-özel sektör tarafından oluşturulan üst yapının atayacağı bir temsilci yer alacak. Böylece işletmede de idarenin söz hakkı olacak.
Bakan Özgür, Türkiye ile KKTC arasındaki uzlaşmanın detaylarını da şu cümlelerle anlattı;
* Su sorunu, suyun nasıl dağıtılacağı konusunda yaşandı. 1.5 milyar TL harcayarak suyu KKTC’ye taşıyan Türkiye, dağıtım için yaklaşık 600-700 milyon TL tutan altyapı yenileme masfraflarını da “siz üstlenin” dedi.
* Ancak KKTC’nin Maliye bakanı olarak ben, bu paranın bizde olmadığını biliyorum. O yüzden, bunu özel sektörle birlikte yapmak zorundayız.
* Türkiye’nin sağladığı “koşullu reform ödeneği” çerçevesinde birikmiş 190 milyon TL var. Bu para, bazı reformların yapılması şartıyla ödenek olarak konmuştu. Ancak reformlar yapılmadığı için kullanılmadı. Belki bu para da, altyapı çalışmalarında kullanılabilir.
* 7 Nisan 2015′ten bu yana havada duran konuda ana sıkıntı Kıbrıs Türk halkının yaşandığı özgüven sorunundan kaynaklanıyordu. Bu özgüven sorununa bağlı olarak şu var; Biz yönetmek istiyoruz. Türkiye ile varılan uzlaşma ile, Kıbrıs Türk halkının bu özgüven sorunu aşılmış olacak. Hem suyun yönetiminde, hem de dağıtımında KKTC kurumları söz sahibi olacak. Burada DSİ’nin yeri olmayacak.
* Dağıtım ihalesini de biz yapacağız. İhale Ankara’da açılmayacak, Lefkoşa’da aşılmayacak. Bunun da Kıbrıs Türk halkının özgüven sorunu konusunda psikolojik bir rahatlık sağlayacak.
* KKTC’de sosyal bir süreç yaşıyoruz; Kıbrıslı Türkler her gün özelleştirme ile karşılaşmıyorlar. Kamu-özel sektör işbirliği konusu, su dağıtımında gerçek olacak. Daha suyu getiren boru hattı döşenmeden Türkiye ile KKTC arasında imzalanan 2012 tarihli protokolde işletmenin “yap-işlet-devret” sistemine göre yapılacağı karara bağlanmıştı. Şimdi bu karar uygulanacak
* Anlaşmaya en çok itiraz KKTC’deki belediyelerden geliyordu. Mevcut sistemde, KKTC’de devletin çıkardığı yeraltı suyunun vatandaşlara ulaştırılmasından belediyeler sorumlu. Su işletmesi özel sektöre verilince, belediyeler büyük bir gelir kaynağından yoksun olacaklarını düşündükleri için itiraz ediyorlardı.
* Ancak üzerinde uzlaşmaya varılan yönetim-ihale süreci ve işletme üç ayağı üzerine kurulu uzlaşmada, belediyeler açısından da önemli unsurlar var; Suyun yönetimi konusunda kurulacak üst yapıda kamu kurumlarıyla birlikte belediyeler de yer alacak. Böylece yerel yönetimlerin de su konusunda söz hakkı bulunacak.
* İhale sürecinde, ihaleyi kazanan özel sektör firması dağıtım altyapısını da iyileştirmeyi üstlenecek. Böylece vatandaşlara ulaşan altyapı modernize edilecek, belediyeler bu hizmet için ayrıca para ödemek zorunda kalmayacaklar.
* İşletmede ise üst yapıdan da bir temsilci olacağından, belediyeler de dolaylı yoldan işletme ayağında da söz sahibi olabilecekler.
* Su işletmesi konusunda çıkılacak ihalenin özel şirketler için cazibesini kaybetmemesi gerekiyor. Bu nedenle anlaşmada da, ihale sürecinde de muğlak ifadeler yer almayacak.
* Varılan uzlaşmanın getirileri ise şunlar olacak; Kamu gücü etkin kullanılabilecek; Özel işletme verimli şekilde çalışabilecek; Belediyeler de şirketin cirosundan yüzde 10 pay alabilecek.
* Yapısal dönüşüm, beraberinde ucuzluğu da getirecek. Unutmayın; Bir yerde red varsa, orada rant vardır.
KKTC Maliye Bakanı Özgür, Türkiye’den gelecek suyun Rum tarafına da verilmesi konusunda ise henüz ciddi bir çalışma olmadığını söyledi. “Rumlardan Türkiye’den gelen su konusunda henüz ciddi bir talep gelmedi” diyen Özgür, böyle bir talebin gelmesi halinde, anlaşmanın da suyun “ana kaynağı” olan Türkiye ile yapılması gerektiğini vurguladı. Bakan Özgür, Türkiye’nin KKTC’ye yılda 750 milyon metreküp su verdiğini, ancak bu miktarın ek borularla altı katına kadar çıkarılma ihtimali olduğunu da söyleyerek, şöyle dedi: “Türkiye’den gelen 750 milyon metreküp suyun yarısının kullanma suyu, yarısının da zirai alanda kullanılmasını planlıyoruz. Eğer bir acil durum söz konusu olursa ve Rumlar’dan da acil bir talep gelirse, zirai alanda kullanacağımız sudan Rumlar’a da verebiliriz. Ancak ciddi bir talep gelmesi halinde.”
KKTC ile Türkiye arasında imzalanacak, Türkiye’nin Kıbrıslı Türklere vereceği finansal desteğe ilişkin “yapısal dönüşüm protokolü” konusundaki görüşmelerin ise sürmekte olduğunu kaydeden Maliye Bakanı Birikim Özgür, bu protokolden önce “su işinin halledileceğini” söyledi.
Özgür şöyle konuştu; “Türkiye bize su konusunda ‘ben 1.5 milyar TL’lik taahhütte bulundum ve bunu yerine getirdim. Ancak siz dağıtım konusundaki taahhütlerinizi hala yerine getirmediniz’ diyor. Türkiye haklı. Bu güvensizlik ortamı ortadan kalkmadan ben mali protokolü nasıl konuşurum? Kıbrıslı Türklerin artık ‘conditionallity’, yani şartlara bağlı anlaşmaları kabullenmesi gerekiyor” dedi.