Başbakan Davutoğlu, Angela Merkel ile düzenlediği ortak basın toplantısında, mülteci sorununa ilişkin 10 maddede anlaştıklarını söyledi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Çankaya Köşk’ünde ortak basın toplantısı düzenledi. İkili Suriyeli mülteci soruna dikkat çekerken Davutoğlu, mülteci sorununun çözümüne dair 10 maddede anlaştıklarını söyledi.
Davutoğlu’nun konuşmasından satır başları;
Görüşmelerde ikili ilişkileri ele aldık. İlişkilerimiz iyi bir şekilde devam ediyor. Asıl mesele ise mülteci sorunudur. Rusya, bombardımanla sivil kayıplara yol açıyor. Halep fiilen bir kuşatma altına alınmaya çalışılıyor. Bu durumlardam hem Türkiye hem de Avrupa birlikte etkileniyor. Sınırımızda 30 bin Suriyeli birikmiş durumda.
Kimse Türkiye’den mülteci sorununu tek başına yüklenmesini beklemesin. Sorun Avrupa ve dünyanın sorunudur. Angela Merkel, mülteci sorununda çok duyarlı davranmıştır. Avrupa ile mülteci konusunda 10 maddede oluşturduğumuz bir yol planı var. Halep’e yönelik bu saldırıların sonlandırılması hepimizin gayesidir. Sayın Şansölye, sınırda bulunan mültecilere yardım etmek için gereken adımların atılacağını söyledi. Son günlerde sahte can yeleği ve bot satan insafsız insanlar ve işletmelere yönelik operasyonlar yaptık ve seri bir şekilde devam edecek.
Suriyeli mültecilere yardım etmek için hazırlanan 3 milyar euroluk paranın kullanılması için projelerimizi Avrupa Birliği’ne ileteceğiz. Türkiye Göç İdaresi Başkanımız, Yunanistan’a gidecek ve atılacak adımlar kararlaştırılacak.
AB ile Türkiye arasında eylem planı konusunda çalışmalar yaptık. Çok başarılı bir konferans geçirdik. Suriyeli göçmenleri değil Türkiye ve diğer ülkelerdeki insanlar içinde yardım etme kararı aldık. Binlerce insan acı içinde kıvranıyor. BM’nin bildirgesini Rusya da kabul etmiştir. Sivil toplumların bütün operasyonların durduracağına imza atılmıştır. İnsani yardım konusunda doğrudan yardım yapma konusunda mutabık kalınmıştır. Türkiye ile Suriye sınırının arasındaki olaylara baktığımızda insanların zor durumda olduklarını görüyoruz. Mültecilerin yeni kamplarda da beslenmelerine yardımcı olunacaktır. Türkiye ile Yunanistan arasında yasa dışı göç yaşanmaktadır. Eylem planında bu konuyu da ele aldık. Özellikle yasa dışı sınır geçişleri konusunda Türk emniyet güçleri ile Avrupalı emniyet güçleri işbirliği yapacaktır. İşbirliği sonucunda bu işi yapan çeteler ortaya çıkarılacaktır. Türk sahil kuvvetlerini ne şekilde destekleyebiliriz, nasıl bir işbirliği yapılabilir. Ortamı biraz daha düzeltebilir miyiz diye konuştuk. Özellikle denizlerdeki izleme işlerinin biraz daha geliştirilmesi konusunda Türk sahil kuvvetlerinin desteklenmesi lazım. Mültecilerin yeniden evlerine dönme konusunu mevcut.
Göç için bir kontenjan belirleyeceğiz. Ortak görev çerçevesinde 3 milyarlık ödeme sözkonusu olacaktır. Bu konuda hızlı sonuçları beklediğimizi dile getirdim. Tabii ki çocuklar okula gitmek zorunda. Paranın bir an önce akmasını sağlamak istiyoruz. Gerekli olduğu yerlerde Türkiye-Yunanistan arasındaki geri kabul anlaşmasını da desteklemek istiyoruz. Çok önemli bir gün.
Merkel: Yasal göçe imkan vermek istiyoruz. Bu tabii ki bütün göçleri kabul edeceğimiz anlamına gelmiyor. Şu anda insan kaçakçılığı tüccarları var. Bu insanlar yüzünden insanlar hayatını kaybediyor. Ama bunun karşısında bizim için organize edilmesi gerekiyor. İlk proje için görünür bir şeyler yapılması gerekiyor. Suriye’den gelen çocuğu düşünün. Türk okuluna gittiğini düşünün. Buralarda 3 milyar Euro destek olacaktır.
AB-Türkiye arasındaki eylem planı aslında Türkiye’yi yalnız bırakmama adına atılan bir adımdır. Ortak bir sorumluluk sözkonusudur. AB ile Türkiye arasında insani yardım konusunda, insan kaçakçıları ve çetelerin davranışına göre hareket edemeyiz. Mültecilerin insan kaçakçılarına harcadığı paraları başka yerlerde kullanabilirler. Avrupa Birliği’nde gönüllü olan ülkeler var onlar da bazı adımlar atacaktır. Artık ortak sorumluluk taşıyoruz.
Başbakan Davutoğlu yabancı gazetecinin bir sorusu üzerine şöyle konuştu: Sorudan çok siyasi açıklama yapıldı. Türk başkabakanın yüzüne bakarak suçlamalar yapılıyor olması bile basın özgürlüğünü gösteriyor. Sorularda eleştiriyi aşan suçlamalar var. Eleştirinin olguya doğru hitap etmesi lazımdır. Türkiye geçen sene içinde iki seçim geçirdi. İki seçim uluslararası gözlemcilerle ifade edildiği gibi serbest propagandanın yapıldığı, hiçbir fikre sınırlama getirmediği, hükümete dönük eleştirilerin yoğun yapıldığı ortamda gerçekleşti. Her şey konuşuldu. Bugün TBMM’nin herhangi bir oturumunu dinleseniz, terör faaliyetlerinin bile nasıl açıkça savunabilindiğini görürsünüz. Türkiye’de en aykırı fikirler özgürce dile getiriliyor. İki seçim son derece şeffaf bir şekilde dile getiriliyor. Dünyada hiçbir ülkede yüzde 85 katılımla yapılan bir seçim yapılmadı. Ülkemin demokratik olgunluğundan gurur duyarım. Türkiye şu anda demokratik hukuk devleti kuralları içinde, demokrasiyi işleterek teröre karşı mücadele yapan tek ülkedir.
Acaba Almanya’da ya da İngiltere’de bazı yerler silahlı gruplar tarafından işgal edilseydi, Almanya’nın sınırlarından birinde bir tarafta Irak ve Suriye gibi bir çökmüş devlet olsa, oradan Almanya’ya teröristler giriyor olsalardı acaba nasıl bir tablo ortaya çıkardı. Fransa’daki saldırıda sayın Hollande, Fransız ordusunu Paris’e davet etti. Benim vatandaşlarım can güvenliği teröristlerin özgürlüğünden daha önemlidir. Biz Silopi’de, Cizre’de, Sur’da vatandaşlarımızın hayatlarını korumak için her türlü tedbiri alırız. Bilinsin ki Türkiye Cumhuriyeti devleti Avrupa standartlarında bir demokrasidir. Bu konuda gelecek eleştirileri dinleriz, ama bizim için en kutsal olan vatandaşlarımız can, mal, namus ve genel hak özgürlüklerini korumaktır. Demokratik ve halkına hesap veren bir ülke ülkesinin başka bir yerinde birtakım kişi ve grupların silahlı bulunmasına müsamaha edemez. Ülke sınırlarımın içinde tek bir silahlı unsuru kalmayana kadar her türlü güvenlik tedbirini alırım. Buna da kimse insan hak ve özgürlükleri bağlamında eleştiri getiremez. Bütün gazetecilere Türkiye açıktır. Türkiye’deki gazetecilerin işleri dolayısıyla bir cezalandırılması olmamıştır. Elinde basın kartı da olsa kimseye kamu düzeni bozamaz.