22. Dönem TBMM Başkanı Bülent Arınç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisi hakkındaki sözlerine Twitter üzerinden cevap verdi. Arınç açıklamasında, “Sizin yükünüzü paylaşmaya, her türlü zorlukta yardımcı olmaya ve gizli açık tehlikelerden de korumaya çalıştım. Siz de lütfen bu sevgi ve dava arkadaşlığı adına, en azından geçmiş günlerin hatırına nefsinize uyarak samimiyetsiz kişilerin tahriki ile hareket etmeyin. Bu ifadelerim, kesinlikle zatımla ilgili değil, milletim adına bir ricadır” ifadelerini kullandı.
Uludağ’da tatilini sürdüren Başbakan eski Yardımcısı Bülent Arınç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eleştirilerine Twitter hesabından bir mektupla yanıt verdi.
Arınç, TBMM antetli kağıt üzerine yazdığı ve altını 22’nci Dönem TBMM Başkanı olarak imzaladığı mektubunda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bugün medyada yer alan açıklamalarını okuduğunu ve kendisiyle polemiğe girmek, tekzip etmek ve bu konuyu devam ettirmenin şahsına karşı büyük bir saygısızlık olacağını söyledi. Böyle bir niyetinin olmadığını kaydeden Arınç, “Ancak gerek özel, gerekse siyasi hayatında tek sermayesi dürüstlüğü ve güvenilirliği olan zatımı ‘dürüst olmamakla’ itham ettiği için birkaç cümle ile cevap vermek isterim” dedi. Arınç, şöyle devam etti:
“CNN Türk’teki mülakatında Dolmabahçe görüşmesine mutabakat demedim.
1- 28 Şubat 2015 tarihinde Sayın Erdoğan, Cumhurbaşkanıydı. Aynı hükümette birlikte çalışıyorduk ve televizyondaki açıklamamda da bu konuyu kendisiyle bire bir görüşmediğimi ifade etmiştim. Kendileri Mart 2015 tarihinde bu konuyla ilgili hükümetimizi suçlamış ben de mülakattaki sözleri mi o tarihlerde de ifade etmiştim.
2- Dolmabahçe görüşmesinde yer alan üç değerli arkadaşımız Sayın Cumhurbaşkanının ikaz ve itirazlarına rağmen böyle bir fotoğraf vermişlerse, bu büyük suçu işlemiş olanlar niye hükümetimizde bakan olarak taltif edilmiş olsunlar? Benim tanıyabildiğim kadarıyla Sayın Cumhurbaşkanı temel değerlerimiz konusunda ve önemli siyasi konularda yanlış yapanları ki ben de pek çoğuna bizzat şahidim, siyaseten affetmez, siyasi hayatlarını sonlandırdı.
Demek ki Sayın Cumhurbaşkanı bu üç arkadaşımız için engin hoşgörüsünü ve bağışlama yetkisini kullanmış. Bu konudaki son sözüm şudur; Sayın Cumhurbaşkanının, Sayın Yalçın Akdoğan’ı ne kadar çok sevdiğini ve güvendiğini bildiğim için, Dolmabahçe görüşmesi ve detaylarına dair tüm bildiklerimi tarih huzurunda Sayın Yalçın Akdoğan’ın namusuna emanet ediyorum.”
Açıklamanın son bölümünde, ’Sayın Cumhurbaşkanım’ sözleriyle Erdoğan’a seslenen Arınç, şöyle devam etti: “Zat- ı alinizle 30 yılı aşkın dava arkadaşlığımız ve dostluğumuz var. Sevgiye, dayanışma ve sabırla, çile çekip, bedeller ödeyerek bu günlere geldik. Siz benim rahmetli annemin beşinci oğluydunuz. Evlatlarım rahmetli Mehmet Fatih, Ayşenur ve Mücahid’in Tayyip amcasıydınız. Bütün ağabeylerim sizi benden daha çok severdi.
Ben, sizlerle birlikte olduğum süre içinde nefsime çok ağır gelen şeylere davam ve partim adına, zatınıza büyük bir hüsn-ü zan ve lidere itimat düsturu ile sabrettim . Sizin yüzünüzü yükünüzü paylaşmaya, her türlü zorlukta yardımcı olmaya ve gizli açık tehlikelerden de korumaya çalıştım.
Siz de lütfen bu sevgi ve dava arkadaşlığı adına, en azından geçmiş günlerin hatırına nefsinize uyarak samimiyetsiz kişilerin tahriki ile hareket etmeyin. Bu ifadelerim, kesinlikle zatımla ilgili değil milletim adına bir ricadır.
Sizler, her fırsatta Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye vasiyetini okurken, gözyaşları döken bir arkadaşınız olarak son bir şey daha ifade etmek isterim; ’Ak Parti’yi millet kurdu, biz de tabelasını astık’ demiştiniz. Ben de milletimizin bir ferdi olarak partimizin sahibiyim.
Mevki, makam veya şöhret için bu partiye gelmiş veya getirilmiş pek çok kişi ile umarım beni bir arada anmazsınız.
Sizin sağlığınıza, ailece mutluluğunuza duacıyız. Ve ülkemiz için bugüne kadar güçlü bir lider olarak yaptığınız mükemmel hizmetler için de teşekkür ederiz. Ülkemize avdetinizde hayırlı yolculuklar diliyor; size ve hanımefendiye eşimle birlikte selamlarımı iletiyorum.”
Bülent Arınç, mektubun ardından ülkenin asıl gündemi olan yaşanan terör olaylarına da değinmek istediğini kaydederek, “Hemen her gün yüreklerimizi kanatan şehit haberleri alıyoruz. Çocuklar babasız kalıyor, annelerin ciğerleri yanıyor. Terörün sonlandırılması için hepimizin, hükümetimize ve güvenlik güçlerimize azami ölçüde destek olması gerekiyor. Bu çerçevede geçmişten alınan derslerle yeni bir kardeşlik sürecinin başlatılması gerektiğine inanıyorum. Hükümetimizin bu konudaki samimiyet ve gayretine destek vermek milletçe hepimizin görevidir. Zira bu kucaklaşmaya herkesin ihtiyacı vardır. Terörün bitirilmesi ve ülkede huzurun tesisi için görev yaparken, şehit olan tüm vatan evlatlarına Allah’tan rahmet, gazilerimize acil şifa ve milletimize de baş sağlığı diliyorum” dedi.