Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin 35’inci Olağan Kongresi’nde konuştu. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, konuşmasının sonunda tüm partililerden ayağa kalkmalarını isteyerek sözlerinin tekrar edilmesini istedi. Kılıçdaroğlu’nun “Ankara’dan Hakkari’ye, Diyarbakır’a Mardin’e İstanbul’a Muğla’ya, Rize’ye, Samsun’a, Kilis’e Yozgat’a, Sivas’a, Çorum’a, Rize’ye selam solun. Selam olsun Türkiye” sözleri partililer tarafından tekrar edildi ve ardından alkışlarla Kılıçdaroğlu konuşmasına son verdi.
CHP’nin 35. Kurultayı’na katılan AK Parti heyeti, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik sözleri üzerine tepki olarak salonu terk etti. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’ın başkanlığındaki AK Parti heyeti, Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik sözlerine tepki olarak CHP kurultay salonunu terk etti.
Kılıçdaroğlu, “Kendi düşüncelerini açıklayan akademisyenler tek tek gözaltına alındı. Bir diktatör bozuntusunun talimatıyla tek tek gözaltına alınıyor. İçeriğine katılmayabilirsiniz. Bizim de içerikle ilgili sorunlarımız var. Katılmadığımız yönleri var. Neden yasak getiriyoruz düşünceye?” dedi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Ankara Arena Spor Salonu’nda ‘Demokrasi, Değişim ve Kardeşlik Kurultayı’ sloganıyla başlayan 35’inci Olağan Kongre’de kurultay konuşmasını gerçekleştirdi. Konuşmasının başında terör olaylarına ve tutuklu gazetecilerin durumuna değinen Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin içinde bulunduğu atmosferi değerlendirdi. Kılıçdaroğlu, “Bu kurultayın bayram havası içinde geçmesini isterdik. Hatta konuşmalardan önce bu sahnede oyunların oynanmasını isterdik. Türkülerin söylenmesini isterdik. 35’inci kurultayımızın bugününde isterdik ki hapishanelerinde gazetecilerin olmadığı bir Türkiye’de yapalım bunu. İsterdik ki bu kurultayı yaptığımız günde hiçbir çocuk teröre kurban gitmesin. Ama bugün geldiğimiz nokta iç açıcı değil. Yönetilemeyen bir Türkiye gerçeği var. Demokrasiden, özgürlüklerden, birlikten, beraberlikten, kardeşlikten söz ediyoruz. Ama oluşan atmosfer bütün bunların tümünü gölgeliyor. Bugün karamsar bir hava varsa toplumda yönetimden kaynaklanıyor. Ayrışmadan, bölünmeden mücadele edersek demokrasiyi isteyenler, özgürlüğü isteyenler bir olursa, iş, aş, ekmeği isteyenler bir olursa Türkiye’yi aydınlığa çıkarırız” diye konuştu.
Son dönemde artan terör olaylarıyla ilgili konuşan Kılıçdaroğlu, CHP’nin teröre karşı tutumunu anlatarak “Terörün yeniden azdığı her gün şehitlerimizin geldiği can kayıplarının olduğu bir Türkiye atmosferini yaşıyoruz. Mısır’daki sağır sultan da duysun. Biz CHP’liler olarak bu ülkeye hizmet etmeyi temel ilke olarak benimseyen CHP’liler olarak terör nereden gelirse gelsin, nasıl gelirse gelsin, hangi amaçla olursa olsun teröre karşıyız. Nokta. Terör bir insanlık suçudur ve teröristler asla affedilmemelidir. İnsan hayatı kadar değerli olan başka bir şey yoktur. Masum insanların öldürüldüğü bir süreci asla kabul etmiyoruz. Terör bir insanlık suçuysa teröre karşı durmak da insanlığın ortak görevidir” ifadelerini kullandı.
Terörle mücadele vurgusu yapan Kılıçdaroğlu, “Hiç kimse unutmasın. Terörden beslenen terör örgütleridir. Kandan beslenen terör örgütleridir. Ne kadar çok kan akarsa o kadar çok mutlu olan terör örgütleridir. Terörle mücadele akılla yapılır, bilgiyle yapılır, bilimle yapılır. Ama bugün geldiğimiz nokta iç açıcı değil. 31 yıldır PKK terör örgütüyle mücadele ediliyor. Önce dediler ki iki baldırı çıplak olayı. Bugün geldiğimiz nokta çok daha felaket bir tabloyu önümüze koyuyor. Mücadeleyse elbette mücadele edelim. Hiç kimsenin burnu kanamasın istiyoruz. Ayrışmayı değil, birlikteliği savunalım. Bunu yapabilirsek biz ancak terörle mücadele edebiliriz” dedi.
AK Parti’yi terörle mücadele üzerinden eleştiren Kılıçdaroğlu, “Sıfır terörle Türkiye’yi devraldılar. Hiçbir şey yapmadılar. Terör örgütü palazlandı, büyüdü. Biz barışı sağlayacağız, dediler. Buyrun sağlayın, dedik. Onlara bunu nasıl yapacaklarını da anlattık. Sizin önerinize ihtiyacımız yok dediler. Oturdular terör örgütüyle masaya. Terör örgütüyle masaya oturursanız örgütü meşrulaştırırsınız dedik. Düne kadar gidip doğu ve güneydoğuda ‘Biz bu sorunu çözeceğiz ama CHP engel oluyor’ diyorlardı. Siyasi partileri değil terör örgütünü muhatap alarak masaya oturdular. Bugün acı, kan ve gözyaşı geliyor” açıklamasında bulundu.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Masaya otururken ciddi yanlışlar yaptılar. Önce silahları bırakın yurtdışına çıkın, dediler. Örgütün yetkilileri dediler ki ‘Hayır biz silah bırakmayız, sitersek çıkarız’ dediler. İlk darbeyi yedi zaten orada AKP hükümeti. Valilere talimat verildi ‘Sakın dokunmayın bunlara’ diye. Bugün 17 ilçede ve pek çok ilde terör örgütü ağır silahları depoladı. Kandil’den gelenler şehir merkezinde gencecik çocuklara terör eğitimi verdi. AKP sadece bunları seyretti. Kimse bunlara dokunmayacak, dedi. Mahkemeler kurdular, sesleri çıkmadı”
CHP lideri Kılıçdaroğlu, konuşmasında şunları kaydetti: “Doğu, güneydoğu, kentler, ilçeler, köyler silah deposu haline getirilirken iktidarda kim vardı? Doğu ve güneydoğu silah deposu haline getirilirken güneydoğudaki valilere, kaymakamlara ‘Sakın bunlara dokunmayın’ diye talimatı veren kimdi? Eğer siz bunları kendi vicdanınıza sorgulayamazsınız bu hükümeti yeterince değerlendiremezsiniz. Akan kanın gözyaşının ölenlerin sivil olsun şehit olsun tamamının sorumlusu mevcut iktidardır yani Adalet ve Kalkınma Partisi’dir”
Yeni Anayasa vurgusu yapan Kılıçdaroğlu, “Darbe döneminde çıkarılan yasalar topluma dar geliyor. Toplum özgürlükçü bir demokrasi istiyor. Darbe döneminde çıkan yasaların değiştirilmesi gerektiği talebini biz de dile getiriyoruz. Darbe hukuku ortadan kaldırılmalı. Türkiye’ye özgürlükçü bir demokrasi gelmeli. Bu konuda hiçbri kuşkumuz yok. Darbe yasalarının değişmesi konusunda samimi olarak toplantılara katılacağız, düşüncelerimizi samimi olarak ifade edeceğiz. Hiçbir kişinin kişisel beklentisi üzerine yeni bir dünya inşa etmeyeceğiz ve buna izin vermeyeceğiz” diye konuştu.
‘Özgürlükçü, çoğulcu demokrasiyi getirelim’ diyen Kılıçdaroğlu, “Darbe yasalarının arkasına saklananlar, darbe hukukundan beslenenler yeni bir darbe anlayışını Türkiye’ye dayatmasınlar. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin değerli genel başkanına açık çağrıda bulunuyorum. Kendisine de söyledim. Siz bu ülkede özgürlükçü bir demokrasi istiyor musunuz? İstiyorsanız gelin darbe hukukunu tümüyle değiştirelim. Anayasa da darbe hukukunun bir parçası. Bunları değiştirebilirsek Türkiye’ye demokrasiyi getirmiş oluruz. Yasa değişiyor, adı değişiyor ama o yasanın darbeci ruhu değişmiyor. Gelin o darbeci ruhu değiştirelim. Özgürlükçü, çoğulcu demokrasiyi getirelim” ifadelerini kullandı.
Başkanlık sistemi tartışmalarına ilişkin konuşan Kılıçdaroğlu, “Benim çağrımı kabul ederse bu sözümü geri alacağım. Onların niyeti darbe hukukunu kaldırmak değil. Bu yetmiyor bize diyorlar. Ne yapacağız? Başkanlık sistemini getireceğiz. Nasıl bir başkanlık sistemi? Patronlu bir başkanlık sistemini istiyorlar. Buna asla izin vermeyeceğiz. Herkes bilsin herkes duysun. Hangi gerekçeyle patronlu başkanlık sistemini istiyorlar? Bir ülkenin rejimini tarihi, siyasal, sosyolojik koşullar belirler. Biz 2’nci Meşrutiyet’ten bu yana parlamenter sistemi benimsemiş bir ülkeyiz. Düne kadar Osmanlı, Osmanlı, Osmanlı diyorlardı. Osmanlı’da da parlamenter sistem vardı. Neden Osmanlı’nın parlamenter sistemini reddediyorsun? Demek ki niyetleri farklı. Bunların niyeti patronlu başkanlık sistemini getirmek. Bir kişi emredecek yargı gereğini yapacak. Bir kişi emredecek aydınlar hapishanelere tıkılacak. Buna izin vermeyeceğiz. Bunun mücadelesini yapacağız. Mısır’daki sağır sultan da duysun kaçak sarayda oturan zat da duysun” açıklamasında bulundu.
‘Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi’nin yayımladığı bildiride imzaları bulunduğu gerekçesiyle akademisyenlere yönelik yürütülen soruşturmaya değinen Kılıçdaroğlu, “Düşünce özgürlüğü bütün demokrasilerin ortak temelidir. 12 Eylül, 12 Mart dönemine bakın. Kitapların yakıldığı, kitapların topraklara gömüldüğünü hepimiz çok iyi biliyoruz. Şimdi bu ülkenin aydınları düşüncelerini açıkladılar diye sabahın köründe kapıları çalınıyor. Gözaltına alınıyor. Mahkeme salonlarına çıkarılıyorlar. Düşünceyi bir insan açıklayamazsa bu ülkenin büyümesine gelişmesine nasıl katkıda bulunacak? Düşünceye katılırsınız katılmazsınız o ayrı bir şey. Eleştirirsiniz o da ayrı bir şey. Ama düşünceyi açıklama özgürlüğünü bu topraklara getirmek bizim boynumuzun borcudur. Herkes bunu bilsin” dedi.
Akademisyenlere yönelik gözaltıları eleştiren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Düşünceyi açıklayan kendi düşüncelerini açıklayan akademisyenler tek tek gözaltına alındı. Bir diktatör bozuntusunun talimatıyla tek tek gözaltına alınıyor. Ben onlara şunu sormak istiyorum. Bir İslam büyüğümüz diyor ki ‘Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum’ diyor. Bu akademisyenler bir harf değil on binlerce genç yetiştirdiler. Nasıl oluyor da siz bu insanların kapılarına sabahın köründe polisleri gönderip terör mücadele şubesinin ekiplerini gönderip bunları gözaltına alıyorsunuz? İçeriğine katılmayabilirsiniz. Bizim de içerikle ilgili sorunlarımız var. Katılmadığımız yönleri var. Ama insanlar düşüncelerini özgürce dile getirebilmeli. Neden yasak getiriyoruz düşünceye?”
CHP lideri Kılıçdaroğlu, konuşmasında şunları kaydetti: “Bu diktatör bozuntusu diyor ki ‘Devletin ekmeğini yiyip devlete düşmanlık edenler’ lafa bakın. Ben de ona sormak istiyorum. Devletin ekmeğini yiyip aile boyu devletin bütün imkanlarından yararlananlar devleti soyarken acaba neyi düşünüyorlardı? Oturduğun yer devleti soyma makamı değildir. Bu kara leke senin alnındadır ve hiç silinmeyecektir. Bunu böyle bil. Ne diyordu bu? Benim servetim sadece bu yüzükten ibarettir, diyordu. Bırakın yüzükleri. Dünyanın en zengin liderlerinden birisin. Nereden buldun bu parayı, nasıl götürdün bu malı? Bunun hesabını sormak zorundayız.”
Anayasa’nın ilk 4 maddesinin değiştirilemeyeceğini ve bu maddelerin CHP’nin kırmızı çizgisi olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “Anayasa’nın ilk 4 maddesi. Bir ülkenin rejimini tarihi koşullar belirler demişler. Siyasal, sosyolojik koşullar belirler demiştim. İlk 4 madde TC’nin kuruluş maddesidir. Bizim kırmızı çizgimizdir ilk 4 madde. Bu maddeler biz bu devleti kan ve gözyaşıyla kurduk demek. Şehitlerimiz gazilerimiz kan ve gözyaşı var. Kan ve gözyaşıyla kurduk bu güzel ülkeyi. Mandayı reddeden irade bu irade. Bağımsız bir Türkiye’yi kuran iradedir. Erzurum’da Nenehatun’dur bu irade. Gaziantep’te Karayılan’dır. Özgürlükçü ve demokrat bir iradedir. Tarihimize sahip çıkarak gerçeklerimize sahip çıkarak Türkiye’yi ileriye taşıma iradesidir” diye konuştu.
Türkiye’nin şu anda kendi tarihinin en derin krizlerinden birisini yaşadığını öne süren Kılıçdaroğlu, “Demokrasiden dış politikaya kadar her alanda ciddi sorunlarımız var. Yeni bir sayfa yapmak zorundayız. Dış politikada Türkiye bir batağa saplandı. Dış politika milli olmak zorundadır. İktidar muhalefet olmaz dış politikada birlik bütünlük olur. Ama şimdi dış politikadaki ilişkilere bakın” ifadelerini kullandı.
Partisine yönelik ‘CHP darbeciler savunmuştur’ eleştirisine yanıt veren Kılıçdaroğlu, “Hayatımda duyduğum en büyük yalanlardan birisi bu. Nasıl darbecileri savunuyoruz? Bizim genel başkanlarımız hapse atılıyor. Sizinkilerde tık yok. Bizim mal varlığımıza el konuluyor. Sizde tık yok. Bizim gencecik çocuklarımız sokakta caddede öldürülüyor. Bizim evlerimiz basılıyor. Kitaplarımız toplanıyor. Yine sizde tık yok. CHP darbecileri savunuyor, onlar da özgürlüğü savunuyor sözde. Sana açık ve net bir çağrı yapıyorum Sayın Davutoğlu. Darbe hukukunun arkasına saklanma. Darbe hukukunun arkasına saklanan adam darbe zihniyetini kafasından atmamış adamdır” dedi.
‘CHP dine karşıdır’ eleştirilerine de yanıt veren Kılıçdaroğlu, “Bunu söyleyen adamlar dine inanmıyor. Bu iftirayı atan adamlar samimi Müslüman da değil. Açık ve net söylüyorum. Biz ibadetimizi Allah için yaparız, siyaset için yapmayız. Biz inançları siyasete alet etmeyiz. Günahtır. Dine saygısızlıktır. Böyle bir ahlak olabilir mi? Bize yapılan bu iftiraları Allah’a havale ediyoruz”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ‘tarafsızlık yemini’ üzerinden eleştiren Kılıçdaroğlu, “Namus ve şeref kavramının bu toplumda ne kadar önemli bir değere sahip olduğunu biliyoruz. Bir kişi çıkıp namusu ve şerefi üzerine söz vermişse ölümüne o sözü yerine getirir. Bu konuşmayı burada yapmayacaktım. Ama dün yine bize sataşmış. Ben yine Sayın Erdoğan’a hatırlatıyorum. Diktatör bozuntusu olan adam, senin için şeref ve namus ne anlama geliyor? Oturacaksın bunun hesabını vereceksin. Ya adam gibi tarafsızlığını korusun saygı görürsün. Tarafsızlığını korumazsan sana her gün her dakika her saniye namus ve şeref kavramını hatırlatacağım. Sen bu yemini niye ettin? Sende namus ve şeref ne anlama geliyor öğrenmek istiyorum. Ya tarafsızlığını adam gibi korursun ya bu lafları ağırlaştırarak devam ettireceğim. Ta ki senin susturuncaya kadar” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bir de dindar geçiniyorsun. Ona göre sadece o dindar başkalarının dini imanı yok. Dindar adamda namus ve şeref kavramı baş tacıdır. İnançlı insanda namus ve şeref kavramı çok önemlidir. Sen namus ve şerefini çöp sepetine atabilir misin? Ya tarafsızlığını koruyacaksın ya ben bu lafları edeceğim. Sayın Davutoğlu, beni eleştirebilir. Hiçbir sorunum yok. Ben de cevabımı veririm, takdir millete aittir. Ama tarafsızlık yemini etmiş birisi tarafsızlığını bozarsa ona namus ve şerefin ne olduğunu ben hatırlatacağım”
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, konuşmasının sonunda tüm partililerden ayağa kalkmalarını isteyerek sözlerinin tekrar edilmesini istedi. Kılıçdaroğlu’nun “Ankara’dan Hakkari’ye, Diyarbakır’a Mardin’e İstanbul’a Muğla’ya, Rize’ye, Samsun’a, Kilis’e Yozgat’a, Sivas’a, Çorum’a, Rize’ye selam solun. Selam olsun Türkiye” sözleri partililer tarafından tekrar edildi ve ardından alkışlarla Kılıçdaroğlu konuşmasına son verdi.
CHP’nin 35. Kurultayı’na katılan AK Parti heyeti, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik sözleri üzerine tepki olarak salonu terk etti.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’ın başkanlığındaki AK Parti heyeti, Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik sözlerine tepki olarak CHP kurultay salonunu terk etti.