Olağanüstü kongre için imza toplayan muhalifleri hedef alan Bahçeli, “Ne kadar imza toplarsa toplansın müracaatları halinde kabulü mümkün olmayacak. Onun için önümüzdeki günlerde bizimle değil mahkemelerle kendilerini savunmaları tavsiye ederiz” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, beklenen hamlesini Kızılcahamam kampında yaparak, muhalifler tarafından imzalar verilse dahi kongreyi toplamayacağını açıkladı. “MHP’nin kongre tarihi 18 Mart 2018’dir, Ondan öncesi bizi ilgilendiren bir konu değildir” diyen Bahçeli, imzacılara yönelik disiplin süreci işletileceği mesajı verdi.
MHP’nin 3 gün süren Kızılcahamam kampı dün Bahçeli’nin kamuoyuna yaptığı açıklama ile sona erdi. Bahçeli, özellikle olağanüstü kongre isteyen muhaliflerle ilgili merak edilen mesajlarını kapanış konuşmasında verdi. İmza toplanmasını
“Demokratik hakkın kullanılması” olarak değerlendiren ve bunun bir disiplin cezası gerektirmediğini söyleyen Bahçeli “Ancak bu hakkını kullanırken siyasi varlığımıza partiyi yönetenlere veya partide çalışanlara acımazsıza hakaret eden kişiler hakaretlerinin karşılığında gerekli cezayla cezalandırılacaklardır. Parti tüzüğümüzde gerekli hükümler uygulanacaktır” diye konuştu.
Basında MHP için “sular durulmuyor” tabiri kullanıldığını anımsatan Bahçeli, “MHP binası kayalar üzerine kurulmuştur. Su sızan yeri yoktur. MHP’nin 46 yıllık mücadelesinde bu gerçeği görmek lazım” dedi.
Bahçeli, ilçe kongrelerinin başlama tarihini 9 Ekim 2016 olarak açıklayarak, muhalifleri köşeye sıkıştırdı. 9 Ekim’e kadar muhalif kanat olağanüstü kongreyi toplatmayı başaramazsa bu tarihten sonra verilen imzalar otomatik olarak geçersiz sayılacak. Böylece kongre toplanma talebi kendiliğinden düşecek.
Bahçeli, 1 Kasım’dan bugüne 69 gün geçtiğini ve imza toplanma gayreti gösterildiğini anımsatarak, Genel Merkez’e imzaların sunulmadığını kaydetti. Bahçeli, “Önümüzdeki günlerde imzalar verilirse MHP, Siyasi Partiler Yasası, tüzük ve siyasi anlayışı içinde gereğini yapacaktır. Yani bunun ille de imzalar geçerli kabul edilip olağanüstü kongre yapacağız anlamını taşımaz. Başkalarının imza toplama hakkı kadar parti yönetiminin de partiyi koruma, güçlendirme, geliştirme, karmaşaya sebebiyet vermeyecek bir anlayış içinde hareket etme görevi vardır. Onun için şu imzaları bir görelim bakalım neyin nesidir” dedi.
Bahçeli, Kurucu Genel Başkan Alparslan Türkeş’in öldüğü 1997’den bugüne kadar MHP kongrelerinin hep olağan toplandığını anımsattı.
Bahçeli, 69 günden beri gereksiz tartışma yaşandığını belirtirken, imzaları geldiğinde kongre talebini kabul etmeyeceklerini bildirdi. Bahçeli, “Kararımız SPY ve tüzüğe uygun bir karardır. MHP’nin kongre süreci 18 Mart 2018 tarihi olacaktır. Ondan öncesi artık bizi ilgilendiren bir konu değildir. İmza için ne kadar toplarsa toplansın müracaatları halinde kabulü mümkün olmayacak ve yasal haklarını kullanma yolu da açık olacaktır. Onun için önümüzdeki günlerde bizimle değil mahkemelerle kendilerini savunmaları tavsiye ederiz” dedi.
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutlayan Bahçeli, “tutuklu gazetecilerin de bir an önce özgürlüğüne kavuşmasını ümit ettiğini” belirtti. Bahçeli, fotoğraf makinesi de alarak, gazetecilere, “Bugün Çalışan Gazeteciler Günü, bir poz verin de sizin fotoğrafınızı çekeyim” diyerek, gazetecilerin fotoğraflarını çekti. Bahçeli, partideki değişim taleplerine göndermede bulunarak, “Değişim bu” dedi.
MHP lideri gündeme ilişkin mesajlarında da sistem tartışmaları ve terörle mücadele konularına değindi:
Türkiye’ye seçilmiş despot değil, yeni bir anayasa gerekmektedir. Türkiye’nin sorunu sistem değil, var olan sistemin makul ve ahlaki çalıştırılmaması, devletin rasyonel ve hızlı karar alacak ehil ve milli ellerde olmamasıdır. Bugün başkan olanlar, yarın krallık iddiasında bulunurlarsa buna nasıl mani olacağız?
İç ve dış bölünme lobilerinin dayattığı iki milletli bir devlet modelidir. Hummalı ve namert bir faaliyet yürütülmektedir. Anlaşılan tereddüt, üniter devletin yapısına uyum konusunda veya devleti dönüştürme kapsamında çıkacak sorunların nasıl göğüsleneceği hususunda düğümlenmektedir.
Ülkemiz bölünmeyi yavaşlatacak adımlar şöyle dursun, hızlandıracak dinamiklerle karşı karşıyadır. Yerli ve yabancı mahfiller; Türk milletini birbirine düşürmek, bilhassa Türk-Kürt cepheleşmesini tetiklemek, etnik kargaşayı derinleştirmek, ayrılıkçı beklentileri uyandırmak amacıyla yoğun gayret içerisindedir. Kazılan hendekler, sözde özyönetim ilanları, terörist eylemler bunun göstergesidir. Süreç öyle tazyik ve tertiplerle doludur ki, Türkiye içinden ve Türk milletinden yeni bir millet kıra döke, bağıra çağıra doğmaktadır. Malum çevrelerin AKP’den aldıkları cesaretle yeni anayasadan statü ve kimlik talepleri bunun habercisi ve ipuçlarıdır.
YPG terörü geçen hafta Fırat’ın batısına geçmiş, Teşrin Barajı’nı ele geçirmiştir. Buna karşılık hem Erdoğan hem de Davutoğlu, ısrarla terör kuşatmasını inkâr etmiş, haberlerin doğruları yansıtmadığını vurgulamışlardır. Yani gerçekler saptırılmış, milletimiz kandırılmıştır. Hainler sözde Kürdistan koridorunda çok önemli bir mesafe kaydedeceklerdir. Sözde Kürdistan’ın inşası devam etmektedir. Türkiye’nin Lübnanlaşması hız ve ivme kazanmıştır. Cizre, Silopi ve Sur’da Ayn el Arap (Kobani) provaları yapılmaktadır. Kazılan hendeklerin içine bin yıllık kardeşliğin imhasını sağlayacak etnik dinamitler döşenmiştir.