Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak, merkez Sur ilçesinde kazılan hendek ve kurulan barikatların kaldırılması için başlatılan operasyonlar ve tahrip olan tarihi eserlerle ilgili olarak, “Sur’da yıkılan bir taşın, duvarın, yanan bir kapının, tahrip olan sivil bir mimarinin aynısını bir daha yapamayız. Kültür Bakanı ile telefonla görüştüm, yarım saat anlattım. Burası ıssız bir çöl değil, burada ağır silahlarla bu operasyonu yaparsanız, tarihi yapılar yıkılırsa, sen bana ne anlatsan hiçbir kıymeti yok benim için” diye konuştu.
Başkan Kışanak: Sur’daki tablo yüreğimizi yakıyor
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak, bölgedeki ilçelerde kazılan hendekler, kurulan barikatlar ve bunların kapatılması için başlatılan operasyonları değerlendirirken, “1,5 milyon insanın yaşadığı kentte büyük bir siyasi kriz, sosyal sorun, büyük bir yıkım yaşıyoruz” dedi. Türkiye’de yaşayan her kişi ve kurumun bölgede yaşananlara seyirci kalmamasını isteyen Kışanak, “Evimizde yangın var, büyük bir savaş ve büyük bir yıkım var. burası bizim evimiz. Bu topraklar bizim. Bu ülkede biz yaşıyoruz” dedi.
Diyarbakır merkez Sur ilçesinde yaşananlara dair bir şeyler söylemek istediğini ifade eden Belediye Başkanı Kışanak, şöyle konuştu: “Bütün bu genel tablonun içerisinde Sur da apayrı ve özel bir yerde oturuyor. Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınması için çok büyük bir gayretle mücadele ettik. Kültür Bakanlığı, kentteki bütün STK’lar, belediyemiz, yerel yöneticilerin tamamı, büyük bir seferberlik haliyle surların Dünya Kültür Mirası Listesi’ne yazılması için mücadele ettik. Biz bunu gittik tescilledik. Böylesi görkemli olan bir tarihi kentte, bugün yaşanan bu tablo hepimizin yüreğini yakıyor. Şunu feryat ederek söylemek istiyorum, Sur’da yıkılan bir taşın, duvarın, yanan bir kapının, tahrip olan sivil bir mimarinin aynısını bir daha yapamayız. Teknik olarak yapabiliriz, restore edersin, onun benzerini yaparsın ama bu tarihi olmaz, bugüne ait olur. Şimdi biz belki bir Kurşunlu Camii yapabilir ama o Kurşunlu Camii’nin yerini tutmaz. Oradaki o kapının aynısı olmaz. O nedenle Sur’daki tarihi yapıların tahrip olması, tıpkı Tahir Elçi’yi yitirmek gibi yüreğimizi yakıyor. Çünkü tıpkı Tahir Elçi cinayeti gibi bunlarda tarihe ve kültüre yönelik bir suikasttır.”
Kışanak, Kültür ve Turizm Bakını Mahir Ünal ile telefonla yarım saat görüştüğünü de belirterek, “Burası ıssız bir çöl değil. Burada ağır silahlarla bu operasyonu yaparsanız, tarihi yapılar yıkılırsa, sen bana ne anlatsan hiçbir kıymeti yok benim için. Hendek ve barikat var desen de bir kıymeti yok. Oradaki tarihi yapıları, yıktıktan sonra, senin söyleyeceğin şeylerin kıymeti yoktur dedim. Bizim öncellikle bunu durdurmamız lazım” diye konuştu.
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Kışanak, hızlı bir şekilde de çözüm sürecine dönülmesini istedi. Kışanak, “Sorun vardır diye yıkmayacaksın. Siyasetin görevi sorunları çözmektir. Sorunu tankla, topla ortadan kaldıramazsın. Bu sorunu çatışma zemininde çıkarmamız lazım. Biz, Türkiye’nin yeniden savaş yoluna girmesini, bitmez tükenmez savaşlar içerisinde birbirimizi helak etmek istemiyoruz” dedi.
Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde yaşanan çatışmalardan sonra yaptıkları incelemede 800 evde hasar olduğunu, 100 evin kullanılamaz hale geldiğini de söyleyen Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Kışanak, “Halk çözüme dair bir şey duymak istiyor. Hükümetin, Başbakanın, Cumhurbaşkanın çözüme dair bir lafı var mı? insanlar bunu duymak istiyor” diye konuştu.
Belediye Başkanı Kışanak, hendek ve barikatların kapatılması durumunda sorunun bitmeyeceğini ileri sürerek, “Bazen, ’buradan çıkıp gitsinler, hendek olmasın, öyle olunca iş düzelir’ diyorlar. Nereye gitsinler, dağa mı gitsinler? Dağda mı devam etsin savaş?” dedi. Kışanak, sözlerini şöyle sürdürdü: “İnsanlar burada savaşmayıp, dağa gidip savaşırlarca vicdanınız rahat mı edecek, gözünüz görmediği için? Türkiye’nin doğusu batısı her gün cenazeleri kaldırmaya devam ederse ne değişmiş olacak? Tabi ki sivil yerleşim alanlarında savaş olmasın. Ama benden biraz uzakta olsun demek de vicdani değildir. Doğru olan, savaş olmasın demektir. Savaşa durduracak çözüm var. Savaş istemiyoruz demek varken, neden savaş burada olmasın orada olsun diyoruz. Geleceğimi kurtaracak bir siyasete ihtiyacımız var.”