Başbakan Ahmet Davutoğlu dün partisinin TBMM grup toplantısında konuştu. Davutoğlu Rusya krizi ve gündeme ilişkin önemli açıklamalar yaptı:
“Şöyle bir şeyi düşünsün Rus liderler; eğer biz Ukrayna devletinin çağrısına uyarak, aynen Rusya’nın iddia ettiği gibi Suriye devletinin çağrısına uyması gibi, gidip doğu Ukrayna’da, Rusya’yla akrabalık bağı olan, bizim Bayırbucak Türkmenleriyle olduğu gibi, akrabalık bağı olan yerleri Rusya hava sahasını da ihlal ederek bombalasaydık acaba Putin ne düşünürdü, ne yapardı? Rusya’nın anlaması gereken husus şudur; burası Türkiye- Suriye sınırıdır, sınırın ötesindekiler de bizim kardeşlerimizdir ve onların hukukunu korumak da, sınırımızı korumak da bizim görevimizdir. Bizim aldığımız her tedbir ülkemizi korumak için, Suriye’deki sivillere yardımcı olmak içindir. Rus uçaklarının bombaladığı bölgelerden kaçan siviller Rusya’ya gitmiyor, Türkiye’ye geliyor. Gözümüzün önünde Türkmen kardeşlerimizin katledilmesine sessiz kalmayız.
Bugün İran’dan gelen seslere dönük olarak Ankara’dan Tahran’a şu mesajı vermek istiyorum. Bütün dünya İran’ın karşısındayken biz riskleri göze alarak BM Güvenlik Konseyi’nde Brezilya ile birlikte İran’a dönük ambargolar için el kaldırma onurunu yaşadık. Hiçbir zaman komşu bir ülkeyi yalnız bırakmadık. Ama maalesef bugün İran’dan yükselen sesler Türkiye’ye dönük yapılan hakaretler, saldırılar karşısında da İran’ı sağduyuya davet ediyoruz. En zor günlerinde yalnız bırakmadık. Onlarsa bizim en haklı olduğumuz konularda Türkiye’ye yönelik bu tavırlarını sürdürürlerse geleneksel Türkİran dostluğuna büyük zarar verirler.
Başika Kampı yeni olmadığı gibi Irak’taki eğitim amaçlı askeri varlığımız da bu kampla başlamış değil. Irak’ta 1,5 yılı aşkın zamandır, bu kampta da bir yıla yakın zamandır eğitim verilmekte. Asker artırımı rutin bir rotasyon ve güvenlik risklerine karşı alınmış bir tedbir. Orada eğitim veren askerlerimizin çok sınır boyu olduğu için muhtemel bir DAEŞ saldırısına karşı korunması amacıyla bu takviye yapılmıştır. Bunu farklı yorumlayanlar, maksatlı bir provokasyon içindedir.
Tarihi Kurşun (Fatihpaşa) Camisi PKK tarafından yakıldı. Camiyi, Dört Ayaklı Minare’yi tahrip eden PKK’nın, Palmira’yı tahrip eden DAEŞ’ten ne farkı var. Buraya saldıran teröristlerin hedefinin aslında sembolik bir karşılığı burada var. Çünkü 1516’da Diyarbakır bölgesi Osmanlı Devleti’ne katıldığında Yavuz Sultan Selim, Bıyıklı Mehmet Paşa’yı Diyarbakır’a gönderir ve o büyük Kürt öncü, kardeşliğimizin harcını karan büyük insan İdrisi Bitlisi ile Bıyıklı Mehmet Paşa, Diyarbakır’ı, Mardin’i, Nusaybin’i, Musul’a kadar olan bölgeyi fetheder. Bıyıklı Mehmet Paşa Fatih Paşa olarak bilinir, caminin adı oradan gelir.”
Başbakan Davutoğlu konuşmasında muhalefet liderlerini de eleştirdi: “Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, herhalde bir daha bu hendek kazan, barikat kuran teröristlere ‘arkadaşlarım’ diye hitap etmez. Ülkenin doğusunda, batısında, kuzeyinde, güneyindeki bütün CHP’ye oy vermiş vatandaşlarımıza, seçmenlere de bu dilin ne kadar yanlış olduğunu Kılıçdaroğlu’na hatırlatmaları ricasında bulunuyorum. MHP lideri Devlet Bahçeli, parti içi muhalefeti meşgul etmek için yine oldukça nezaketsizbir dil kullanmakta. Parti içinde diktatörlüğünü ilan eden Sayın Bahçeli, nezaketsiz şekilde bizi ve Sayın Cumhurbaşkanımızı hedef almaktadır.”
Başbakan Davutoğlu, Tahir Elçi’nin öldürülmesiyle ilgili şunları söyledi: “O hendek ve barikatları tek tek bu şehirlerden temizliyoruz. Tahir Elçi teröristlerin, kargaşa simsarlarının kurbanı oldu. Olayı her yönüyle aydınlatmak için yoğun çalışmalarımız var, her an yeni delillere ulaşmaya çalışıyoruz. Ancak ölümüne sebebiyet veren ve ortaya çıkaracağımız silah hangisi olursa olsun, Tahir Elçi nihayetinde terör kurbanıdır. Teröristlerin güvenlik güçlerimize alçakça saldırıları olmasaydı Tahir Elçi bugün yaşıyor olacaktı.