Türkiye’de İslam ümmet devleti erekleyen yönetim erki; ulus devleti yok etmiş ancak bu süre içinde ümmet devleti de kuramadığı için, soylara-ırklara, inançlara göre böldüğü halk çırılçıplak, tutunacak dalı olmadan ortada kalakalmıştır. Ulusu, bireyi koruyan ilteriş Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet düzeni ile devrimleri yerle bir edilmiş, karşı devrim çöreklenmiştir. Tüzenin-hukukun bağımsızlığı, ordunun gücü, halkın kurumlara güveni, çağdaş eğitim ile ulusal erekler yerle bir edilmiştir. Ulusal kimlik kalmamış ulus ayrışmıştır. Ne bayrağa, ne İstiklal marşına, ne ülke bütünlüğüne saygı vardır. Yönetim erkine güven düşmüş, halkı koruyan hiçbir güç ortada yoktur.
Halkın ne gelecek, ne de günümüzde güvenliği vardır. Kimin, yarın kim vurduya gideceği belli değildir. Toplum ürperti içinde, kımıldaman, çözüm üretmeden, tedirgin öylece yazgısını bekler bir durumdadır. Konuşma, yazma, konuşma özgürlükleri oldukça kısıtlanmıştır.
Bu dönem içinde çok yönlü yılgının-terörün oluşması, gelişmesi için bütün uygun ortam oluşturulmuştur. Bugün ki durumuyla yurdumuz sanki yılgının-terörün yeşermesi, beslenmesi, gürleşmesi için en uygun terör tarlasına dönüştürülmüştür.
Suriye sınırının yolgeçen hanına dönmesi yılgıyı denetim altından çıkartmıştır.
Son toplu kıyımların İslam Devleti gönüllülerinden iki Türk uyruklu kişice yapıldığı belirlendi. Peki neden bu yılgıcılar Suruç ile Ankara’daki iki toplantıyı vurdular?
İki toplantının da ortak yanları var.
1. PKK, PYD, YPG ile HDP Halife-İslam Devleti ile Suriye’ye karşı savaşıyor.
2. Toplantıyı düzenleyen TMMOB, KESK, TTB ile DISK örgütlerinin yönetim takımlarının çoğu ayrılıkçılar olup, yukarıda sayılan örgütleri şöyle ya da böyle destekliyorlar. Barış ile Kardeşlik toplantısına Türk bayrağı sokulmadı. Neden?
3. Bu örgütlerin hemen tümü TC yurttaşı, ancak ortak yanları Türk Devletine karşı duruşları,
4. Barış devlet ile devlet arasında yapılır. Devlet ile yılgı örgütü barış yapmaz. Bu durumda bu gibi sözde barış toplantılarının asıl ereği, ayrılıkçıların Türkiye’den olduğu gibi Suriye ile Irak’tan koparılacak topraklar üzerinde Birleşik Kürdistan’ı kurmalarını sağlamaktır.
Eylemler olduktan hemen sonra HDP eşbaşkanının,
‘Bu öldürmeleri TC Devleti Kürt halkına karşı yaptı’
Diye, İslam Devletini göz ardı ederek devleti suçlaması, Barış ve Kardeşlik toplantısının kendilerine sevecenlik duyan güçlerin örgütlerce yapıldığını ortaya koyuyor. HDP başkanı bu eylemden kendine oy devşirme, Türkiye Cumhuriyeti’ni örselemeyi amaçlamıştır. Çünki onların ana ereği TC’yi, Türklüğü yok etmektir. Bunu yerli işbirlikçileri ile el ele, gönül gönüle yapmaktadırlar.
Tüm HDP, PKK, PYD, KCK ile sayılan derneklerle birlikte Kobani, Rojova, Kürt kantonları, ayrıca İslam Devletine karşı toprak paylaşımı için atılan bu adımlar İslam Devletinin işine gelmiyor.
İslam Devletinin Türkiye içinde TC yurttaşı olan birçok üyesi vardır. Bunların, gelecekte bu tür eylemleri artarak sürdürmeleri şaşırtıcı olmayacaktır.
Sen misin Esad’a karşı güçleri açıktan destekleyen?
Sen misin İslam Ordusunun yaralı savaşçılarını Gaziantep hastanelerinde sağaltıp geri yollayan?
Sen misin Avrupa ile Türkiye’den İslam Devleti Ordusuna katılmak için gelenlere karşı önlem almayan?
Sen misin Kobani için Kürt Militanların (Peşmerge) Türkiye’den geçmesine izin veren?
Sen misin sözde yandaş ABD’nin yılgıcı PYD’ye silahla donatmasına göz yuman?
Sen misin Barış Süreci diye başlattığın tek yanlı silah bırakışması için PKK’nin palazlanmasını sağlayan?
Sen misin Suriye sınırını herkese açarak, yılgıcıların iki yönde gidiş gelişini kolaylaştıran?
Başımıza, içinden çıkılmaz büyük bir sıkıntı aldık. Yukarıda sayılan tüm örgütler ayrıca TC düşmanı olan kişilerin yönetimine geçmiştir. Barış sözünün kandırması altında erekleri savaş ile bölünmedir. Yazıktır buna kanan, sevgili arı halkımız ile gençlerimize.
Türk bayrağının olmadığı yerde sizin ne işiniz var?
Ayıkla pirincin taşını.