Rus uçağının düşürülmesi Türkiye’nin siyasi intiharı oldu
G20 toplantıları ile Saray’ın egosu tavana vurdu. Saray “Bütün dünya ayağıma geldi. En büyük benim” diyerek gururlandı.
Ne yazık ki Rus uçağı düşürülürken, elindeki vazoyu da yere düşürdü.
“Güç bende… Artık gücü yakaladım” diyordu. Ama öyle olmadığı görüldü. Dünya liderleri dağılınca bu olayda Türkiye yalnız kaldı. Batıda “Türkiye hata yaptı” şeklindeki açıklamalar işin üzerine tuz biber ekti. Batı Ukrayna olayları nedeniyle karşı olduğu Putin’den yana tavır koydu. Çünkü ne olursa olsun güçlü bir dünya lideriydi.
Erdoğan haklılığını ispat için fırsat bulduğu her ortamda konuştu. Muhtarları topları konuştu. Açılışlarda konuştu. “Biz haklıyız” dedi.
Ama bu cılız söylemler, başta Rusya olmak üzere batıda yanıt bulmadı. Şimdi son ümit, Putin Kabul ederse Paris”e kaldı.
G20’DE ESEN SICAK RÜZGARLAR
Olayların gelişmesini ve G20’de değişen görüşlere bakalım:
G20 sonrası Rusya-Batı yeniden yakınlaşıyor, gözler tekrar Putin’de
“Paris’taki dehşet verici saldırıların ve yine bir Rus yolcu uçağının Sina üzerinde bombalanmasının ardından, Rusya ve Batı acilen bir noktada buluştu ve birbirine yaklaşmaya başladı.” Batı’dan gelen yorumlar bu yöndeydi. Ancak G20’de esen sıcak rüzgarlar sonrası, Rusya’nın Suriye ile bir olup aniden Türkmen köylerini bombalamaya başlaması olayları tırmandırdı. Türkiye Rusya’nın İŞİD’e karşı narekete geçmesi yönünde anlaşma yapıldığını sürekli tekrarladı. Ancak bombalanan köylerden Türkiye’ye Türkmen göçü başlayınca Türkiye ile Rusya arasında tansiyon artmaya başladı.
RUSYA FÜZELER VE
UÇAKLARLA BOMBALIYORDU
Rusya Türkmen köylerini gemiden gönderdiği füzeler ve uçaklarla bombalıyordu. Bu gergin ortamda Rus savaş uçaklarından biri uyarılara rağmen Türkiye sınırlarını geçince angajman kurallarına göre düşürülünce ip koptu. Putin “Özür bekliyoruz” darken Edoğan “Özür dilemeyiz. Haklıyız” diyerek işi içinden çıkılmaz hale soktu. Bir süre sonra Erdoğan “Rus uçağı olduğunu bilsek vurmazdık. Rus uçağının orada ne işi var” diyerek konuştu. Karşılıklı konuşmalar devam ederken iki ülke arasında yaptırımlar başladı.
AÇIKLAMALAR KARŞILIKLI VE
OLDUKÇA SERT
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov önemli açıklamalar yaptı . Lavrov “Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin düşürdükleri uçağın Rusya’ya ait olduğunu bilmediğini, eğer bilselerdi farklı davranacaklarını söylemişti. Ancak sonra başka bir konuşmasında, Türk hava sahasını bir kez daha ihlal edilirse aynı şekilde davranacaklarını söyledi. Erdoğan’ın bu tutarsız tavrının uygunsuzluğunu herkes görüyordur diye umuyorum” dedi.
PARİS TOPLANTISINDA
İKİ LİDER BULUŞACAK MI?
Şimdi kopan ilişkilerin Paris’te yapılacak İklim Toplantısı’nda iki liderin bir araya gelmesiyle çözülmesi bekleniyor. Erdoğan’ın ekibi Putin’den görüşme talebi istiyor. Putin ise görüşmeyi kabul etmiyor. İki liderin inadının nereye varacağı meçhul… İkili ticari ilişkileri güçlü olan iki ülke sorunu çözemezse kayıplar giderek büyür. Bundan en büyük zararı Türkiye görür.
PUSUDA BEKLEYEN
GÜÇLER HAREKETE GEÇTİ
Rus uçağı Türkiye’nin ekonomik ve siyasi dengesinin üzerine düştü. G 20 sonrası Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesi ile gelişen olaylar Türkiye’nin siyasi intiharı oldu. Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesi adeta pusuda bekleyen güçleri harekete geçirdi. Avrupa birdenbire Putin’den yana tavır alarak Türkiye’ye karşı omuz omza bir durum sergiledi. Ortadoğu’da ve Suriye’de meydana gelen her olayda Türkiye’nin arkasından olduğunu tekrarlayan ABD Başkanı Obama bile “Bu iş Türkiye ile Rusya arasındadır” diyerek yan çizdi.
BATI VE RUSYA ARASINDA YAKINLAŞMA G20’DE BAŞLADI
Rusya Ukrayna’daki gelişmelerden sonra izole edilmişti. Fakat son birkaç aydır meydana gelen gelişmeler üzerine Putin G20 toplantısında farklı bir tavır göstermişti. Bunda Rusya’daki iç ekonomik sıkıntılar, Ukrayna’da durumun iyileşmesinin yavaş ilerlemesi, Rusya’nın Suriye’deki askeri operasyonu, Avrupa’da hızla şiddetlenen mülteci krizi, IŞİD’in terör eylemleri her iki tarafı da birbirleriyle müzakere isteğine doğru itmişti. Hatta Paris saldırısı sonrasında IŞİD’in yenmek üzere bir büyük koalisyon spekülasyonları bile ortaya atılmıştı. Bu gelişmeler, dikkatlice ve şüpheli biçimde de olsa, Batı ve Rusya’nın, en azından terörizm karşıtlığında da olsa birbirlerine yakınlaşma yoluna dönmesine yol açmıştı.
BATI PUTİN’İ GÖRMEZDEN
GELEMEZDİ
Bütün bunlar olurken Rusya gerçek anlamda izole edilmemişti. Ekonomik ve demografik açılardan çok büyük bir ülke. Batı ile birlikte en azından IŞİD’in kötü olduğu fikrinde birleşiyorlardı. Bu da çok uzun süre sonra bile bitecek bir şey değildi. 1 veya 2 yıl içinde, IŞİD’i yenilgiye uğratmak üzere bir ortak NATO-Rusya harekatı bile akla uygundu. Sonrasında ilişkilerde tekrar kötüleşme dönemi başlayabilirdi.
İngiliz Financial Times Gazetesi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in G20 zirvesinde, dışlanmış bir lider olmaktan çıkıp ‘problem çözücüye’ dönüştüğünü ve “Batı artık Putin’i görmezden gelemez” yazmıştı.
PUTİN TÜM KARTLARI ELİNDE HİSSETTİ
Batılı liderlerin Suriye’de barışa giden yolun Moskova’dan geçtiğini anlamasıyla birlikte, Antalya’daki en popüler misafir Putin olmuştu. Putin, diplomatik dışlanmaya maruz bırakılmış lider olmaktan çıkıp, Batı’nın artık görmezden gelemeyeceği bir problem çözücüye dönüştü. Dünya liderleri, daha önceki yıllık zirvelerde böyle bir dönüşümü hiç görmemişti. Putin ise kendini tüm kartları elinde tutuyormuş gibi hissetti. Belki de G20 sonrası ülkesine bu gazla dönen Putin, IŞİD’i bombalıyoruz bahanesiyle aniden Türkmen köylerinin bombalanması emrini verdi. Çünkü o güne kadar Rus savaş uçakları Türkmen köylerine bomba atmamıştı. Türkiye şimdi sığınan Türkmenleri barındırmaya ve Rusya ile ortaya çıkan tehlikeli durumdan nasıl çıkacağını düşünüyor. Bu konuda ABD ve İngiltere’nin aracılığa soyundukları konusunda bilgiler geliyor.
Komşularla sıfır sorun diye yola çıkan iktidar, en çok iş yaptığı ve gelecekte bir çok projeyi birlikte planladığı Rusya’yı da kaybederek sıfır komşuya doğru yol alıyor.
Paris İklim Toplantısı’nda Putin ve Erdoğan bir araya gelirse sorunun büyük ölçüde çözüleceği anlaşılıyor. Ancak Erdoğan’a karşı yurtdışında beliren tepkiler oldukça vahim. Bu nedenle hiçbirşey eskisi gibi olmayacak.