Türkiye’deki Suriyeli göçmenlerin kalıcı olduğunu söyleyen HacettepeÜniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Müdürü Doç. Dr. M. Murat Erdoğan, hergün 125 Suriyeli bebeğin ülkemizde dünyaya geldiğini ifade etti. Erdoğan, “Türkiye’de 2.1 milyon resmi sayı üzerinden hesaplara göre; yeni doğmuş ve 4 yaşın altındaki çocuk sayısı 436 bin. En az 200 bin Suriyeli bebek Türkiye’de doğdu.” dedi.
Suriye ve Irak’ta yaşanan iç savaş sebebiyle Türkiye’ye sığınan göçmenlerin durumu Bursa’da gerçekleştirilen Marmara Belediyeler Birliği 2015 yılı İkinci Meclis Toplantısı’nde özel gündem olarak masaya yatırıldı. Başkanlığını Marmara Belediyeler Birliği ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’nin yaptığı toplantıya İstanbul’un yanı sıra, Kocaeli, Balıkesir gibi büyükşehir belediye başkanlarının yanı sıra Marmara Bölgesi’nden 170’e yakın belediye başkanı katıldı.
Crowne Plaza Otel’deki toplantıda göç sorunu ile ilgili bilgiler veren Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Müdürü Doç. Dr. M. Murat Erdoğan, Türkiye’nin Suriyeli krizi ile tarihinde yaşadığı en büyük insanlık krizlerden birini yaşadığını belirtti.
Suriye’deki savaştan dolayı büyük bir dramın yaşandığını hatırlatan Murat Erdoğan, “Suriye’de bir savaş var ve bu savaş her geçen gün daha dramatik bir hal alıyor. Kayıplar artıyor. 250 binden fazla insan öldü. 1 milyondan fazla insan yaralandı. 5 milyon insan Suriye’den kaçtı. 7 milyon insan kendi evini terk etti. Ne yazık ki yakın ve orta vadede kesin bir çözüm de beklenmiyor. Şuanda Suriye’de mücadele eden toplam örgüt sayısının binin üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Bunların bir çatı organizasyonları, birde alt grupları var. Dolayısıyla yakın ve orta vadede burada huzurlu bir geleceği beklemek zor. Bundan dolayı da bizimde kendi stratejilerimizi ona göre yapmamız lazım.” dedi.
Dünyada ikinci dünya savaşından sonra en büyük insanlık dramını yaşandığının anlatan Erdoğan, bu süreçte Türkiye’nin üç temel politikasının olduğunu ifade ederken, birincisi açık kapı politikası, ikincisi geri göndermeme ilkesi ve üçüncüsü de Suriyelileri geçici koruma adı altında korumaya almak olduğunu söyledi.
Türkiye’nin dünyanın en büyük mülteci ülkesi haline geldiğini belirten Doç. Dr. M. Murat Erdoğan, şöyle devam etti: “Şu anda ülkesini terk eden kayıtlı mülteci Suriyeli sayısı 4.2 milyon, ama biz akademisyenlere göre bu sayı 5 milyonun üzerinde. Birleşmiş Milletlere göre Türkiye’de ki sayının ise 2.1 milyon olduğu belirtiliyor, ama bütün otoriteler bu sayının 2,5 milyon olduğunu gösteriyor.”
Türkiye’de kayıtlı Suriyeli sayısının 2 milyon 181 bin olduğunu anlatan Doç. Dr. M. Murat Erdoğan, “Ama biliyoruz ki bu sayı 2,5 milyon civarında. On ilimizde 25 kampımız var. Buralarda yaşayanların sayısı 260 bin. Bu da toplamın yüzde 12’si. Bu nedenle Suriyelilerden söz ettiğimizde kampları değil, kamp dışını düşünmemiz lazım.” bilgisini verdi.
Türkiye’de ki en büyük sıkıntılardan birinin de kayıtlama sorunu olduğunu anlatan Doç. Dr. M. Murat Erdoğan, şunları söyledi: “Türkiye’de 2.1 milyon resmi sayı üzerinden hesaplara göre; yeni doğmuş ve 4 yaşın altındaki çocuk sayısı 436 bin. Yani en az 200 bin çocuk Türkiye’de doğdu. Günde 125 Suriyeli bebek Türkiye’de dünyaya geliyor. Bu da yılda 45 bin bebek anlamına gelir. Hesabımızı buna göre yapmamız lazım. Bunun birinci derecede yükünün de yerel yönetimler tarafından karşılanacağını bilelim. Okul çağındaki çocukların sayısı 800 binin üzerinde. Ne yazık ki bunların çoğu da okula gidemiyor.”
Eğitim konusunun çok önemli olduğunun altını çizen Erdoğan, Suriyeli çocuklara en kısa zamanda Türkçe öğretilerek eğitim sistemine entegre etmesi gerektiğinin altını çizdi.
Suriyelilere yönelik ucuz işçilik ve çocuk işçiliğinin dramatik boyutlarda olduğunun altını çizen Erdoğan, Suriyeli yetişkinlerin iş bulamazken, çocukların iş bulduğunu bunun nedenin de ucuz işçilik olduğunu kaydetti. Şuanda Türkiye’de kayıt dışı olarak çalışan Suriyeli sayısının 400 bin olduğunu belirten Murat Erdoğan, kayıtlı ise 6 bin kişi olduğunu söyledi.
Bunun sosyal patlamalara neden olabileceğine dikkat çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Uluslararası boyut önemli. Bu krizi dünyadaki mali dayanışmanın ve insani dayanışmanın yere battığı bir kriz oldu. Batının politikası 6 ay öncesine kadar ‘aman doğu sınırınızı açın, orada vahşet var. Ama batı sınırınızı kapatın’ şeklindeydi. Şimdi bir kademe ileri getirdiler. ‘biz para verelim Türkiye ucuz otel olsun, siz bunları barındırın ama bize göndermeyin.’ Bu ikisini de ahlaki bir tarafı yok.”
Türkiye’deki Suriyelilerin kesin kalıcı olduklarının altını çizen Doç. Dr. M. Murat Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı: “Biz Türkiye’de ki Suriyelilerin ikinci yıl geçtikten sonra artık Türkiye’de kalıcı olduklarını düşünüyoruz. Çünkü bu işin fıtratında kalıcılık vardır, göçün fıtratından kalıcılık vardır. Dönülecek bir ülke kalmadı. Gelenlerin içinde çocuk ve kadınların sayısı çok fazla. Kadınlar her zaman istikrardan güvenden ve huzurdan yanadır. Çocukların gidecek bir yeri yok, bir çoğu yetim. Dolayısıyla biz bu insanların Türkiye’de kalıcı olduğunu bilerek buna göre politika yapmamız lazım. Viyana’da yapılan uluslararası konsepte toplantıda geçici bir hükumetten bahsediliyor. Bunların hiç birisinin gerçekçi olacağını düşünmüyorum. Kısa vadede sonuç alınacağını ve Türkiye’den akın akın Suriyelilerin döneceğine benim inancım yok. Ben hatta şunu iddia ediyorum bu gün 2015’de Türkiye’de yaklaşık 2,5 milyon Suriyeli var, 2025’de bu sayı 3 milyonun üzerinde olacak.”
Başkan Recep Altepe de, Türkiye’nin terörle mücadelenin yanı sıra, Suriye’de ki savaştan kaçanlara da kapısını açtığına vurgu yaparken”Bu kriz ikinci dünya savaşından sonra yaşanan en büyük mülteci krizini oluşturdu. 4 milyon Suriyelinin 2 milyonu aşkını Türkiye’ye sığınmış durumda. Avrupa Birliği bütçesinden Türkiye’de ki sığınmacılar için toplam 175 milyon Euro kaynak ayrıldı ama bu rakamın henüz 55 milyon Eurosu kullanıldı. Fakat Türkiye’nin bu güne kadar yaptığı harcama 6,5 milyar doları buldu. Bu paranın 417 milyon doları ise diğer ülkelerden verilen yardımlar. Bu konu gündemimizde yer almaya devam etmeli. Türkiye’de ki yerel yönetimlere de çok büyük sorumluluklar düşüyor.” şeklinde konuştu.