GÜNDEM: Erdoğan G20 Zirvesi’nin sonuç bildirgesini açıkladı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan G20 Zirvesi’nin sonuç bildirgesinin açıkladı. Erdoğan “Kendi haklarını katleden Esed’in Suriye’nin geleceğinde yeri yoktur, olamaz. Esed bu şansını çoktan kaybetti.” dedi.
Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:
Avustaralya’dan devralmış olduğumuz G-20 dönem başkanlığımızı başarıyla tamamlamış oluyoruz. G-20’nin önümüzdeki dönem çalışmalarımızı şekillendirecek önemli bir belge olduğuna inanıyorum. 2016 yılı için G-20 dönem başkanlığını Çin Halk Cumhuriyeti’ne devrediyoruz. Paris’te yaşanan terör saldırıları liderler olarak hepimizi derinden üzdü. Bu vesileyle saldırıları şiddetle kınadığımızı ifade ediyor, Fransız dostlarımızın acılarını paylaşıyoruz.
2015 Antalya zirvesinin belki de en önemli sonuçlarından biri dünya ekonomisinin çok büyük bölümünü teşkil eden G-20 ülkelerinin terörizmle mücadele konusunda güçlü bir duruş ortaya koymuş olmasıdır. Başından beri söylediğim bir şey var küresel barış ve istikrar sağlanmadan, güçlü bir küresel ekonomiden bahsetmemiz mümkün değil. G-20’nin küresel istikrarı sağlayan meseleleri görmezden gelmeme gibi bir durumu sözkonusu olamaz.
Bu vesileyle terörizm ve mülteci krizini ele aldık. Biz Türkiye olarak terörizmin ne olduğunu çok iyi bilen ağır sonuçlarıyla yüzleşen bir ülkeyiz. Terörle mücadelede uluslararası işbirliği noktasında üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazır olduğunu bütün dostlara ifade ettik. Bu işbirliği ve dayanışmayı gerektirir. G-20 liderleri kabul etmişlerdir ki, burada ortak bir bildiri, bu konudaki kararlı duruşumuzu ortaya koyması bakımından da önem ifade etmektedir.
Terörün dini, milliyeti, ırkı, bölgesi yoktur. Terörizmi herhangi bir dinle ilişkilendirmek son derece yanlış olduğu gibi böyle bir tavır o dinin mensuplarına yapılmış en büyük hakaret ve saygısızlıktır. Bütün dinler için hayat hakkı kutsaldır. İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın şeklinde ifade ediyoruz biz bu anlayışı. Bu tehditle kararlı şekilde mücadele edilmelidir. Bu örgütler arasında ayrım yapan herkes, her ülke bizim gözümüzde büyük bir hata içindedir.
Biz DAİŞ, El Kaide, Boko Haram, PKK, DHKP-C gibi aynı kararlılıkla mücadeleye devam edeceğiz. Uluslararası alanda da kararlı ve somut adımlar atılması gerekiyor. G-20 liderleri olarak terör örgütleriyle ayrım gözetmeksizin mücadelede görüş birliği içinde olduğumuz gördüm. İçinde bizim de bulunduğumuz Müslüman liderler olarak, islamla hiçbir ilgisi olmayan DAİŞ terörüne karşı ortak sorumluluk üzerinde durduk. Dünyanın farklı köşelerinde ve bölgemizdeki çatışmalar hepimizi yakından etkiliyor.
Çevremizde artık yönetilemez hale gelmiş ülkeler öne çıktı. Suriye, sınır komşusu ve halkıyla yakın bağları olan bir ülke olarak orada yaşanan dramı çok yakından hissediyoruz. Türkiye bugün 2.2 Suriyeli ve 300 bin Iraklı olmak üzere 2,5 milyon mülteciyi topraklarında barındırıyor. Biz inanç ve köken farkı gözetmeksizin kapılarımızı açtık. Bu bizim için bir insanlık vazifesizidir. Ancak bu sorun bir ülkenin tek başına üstesinden gelebileceği boyutu çoktan aşmıştır.
Suriye’de ülkede yaşayan herkesin kabul edilebileceği bir çözümde ulaşılmadan göçmenler ve terörizm başta olmak üzere bölge kaynaklı sorunların üstesinden gelinemez. Uluslararası kuruluşların etkin bir işbirliği, samimi bir dayanışmayla hareket etmesi gerekiyor. Viyana’daki toplantı sorunun çözümü için ümitvar bir adımdır. Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, terörden arındırılması ve çoğulcu, demokratik, meşru bir siyasi yapıya kavuşması bu sürecin ana hedefleridir.
Kendi haklarını katleden Esed’in Suriye’nin geleceğinde yeri yoktur, olamaz. Esed bu şansını çoktan kaybetti. İnsanlar Esed rejiminden ve DAİŞ teröründen kaçıyor. Bu mültecilere yardım için daha fazla gayret edeceğimizi açıkladık. Terör olaylarıyla mülteciler arasında ilişki kurulması insani sorunlardan kaçmak anlamına gelir. Mülteci olayıyla terör olayını birbirine asla karıştırmamak gerekir. Burada samimi bir dayanışma ortaya koymalıyız.
Bunu başarabilirsek daha iyi bir geleceğe katkı sağlamış oluruz. Bu bizim için güçlü, sürdürebilir, dengeli büyüme kadar önemli bir hedeftir. Bunu birlikte yapabiliriz. 2015 yılında gerçekten de yoğun bir küresel gündemimiz vardı. Karşı karşıya kaldığımız sorunların çoğu küresel ölçekte işbirliği gerektiriyor. G-20 sadece üye ülkeler için değil dünya için önemli bir imkan. Biz G-20’nin bu yönünü öne çıkarmanın çabası içerisinde olduk.Kapsayıcılık, uygulama, yatırımlar başlığı altında G-20 olarak güçlü, sürdürübilir ve kapsayıcı bir küresel büyümeyi temin etmeliyiz. Kapsayıcılık, daha fazla ve kaliteli istihdam oluşturulması, refahın yaygınlaştırılması ve eşitsizliklerin giderilmesi bakımından önemlidir. Çin Devlet Başkanı da aynı şekilde kendi yapacakları zirvede de korumaktan yana olduğunu ifade etti. Bu ilkeyi öne çıkartırken başta kadınlar ve gençler olmak üzere ekonomik büyümeden bütün kesimlerin daha fazla pay alabilmesini sağlamayı amaçladık.
Gençler arasındaki yüksek işsizli oranı G-20 için bir sorundur. İlk kez sayısal bir hedef üzerinde ulaştık. Buna göre istihdam piyasasından dışlanma riski yüksek olan gençlerimizin oranını 2025’de yüzde 15’e düşürmeyi hedefledik. İşsiz kadınları yüzde 25 oranında azaltmayı hedefledik. G-20’in beş açılım grubuna altıncı olarak kadın grubunu ilave ettik. Pekçok ülkede artmakta olan eşitsizliklerin, sosyal istikrar ve ekonomik büyümeyi geciktirdiğini tespit ettik.
Bu yıl küresel büyüme beklentilerin altında bir seyir izliyor. Gelişmiş ülkelerde ciddi bir toparlanma gözlenirken gelişmekte olan ülkelerde yavaşlama emareleri gözükmektedir. Liderler olarak bunu da değerlendirdik. Küresel ekonomiyi etkileyen temel zorluklar arasında beş husus üzerinde özellikle durduk. Bunların birincisi emtia ve petrol fiyatlarındaki düşüştür. Genel olarak bu durum ülkeler arasındaki farklılık gösteriyordur.
İkincisi sermaye hareketlerinde yavaşlamadır. Dördüncüsü döviz kurlarındaki sertlerin finansal dalgalanada yer almasıdır. ABD’de faiz oranların arttırılmasının küresel ekonomi üzerinde durduk. Bu durumun gelişmekte olan muhtemel yansımalarının dikkatle izlenmesi gerektiğinin altını çizdik. Yapısal reformların makro ekonomik politikalarla desteklenmesi gerektiğini vurguladık. Kamu maliyesi politikalarının uzun vadeli istikrarı zedelemeyecek şekilde büyüme ve istihdamı destekleyici olmasına gayret edilmesi gerektiğini not ettim.
Büyüme stratejilerin etkin bir şekilde kullanılması konusunda mutabık kaldık. Artık konuşma değil uygulama zamanı gelmiş bulunuyor. Kapsamlı ve güçlü bir izleme mekanizması oluşturduk. 2018 olarak yüzde 2.1’lik büyümeyi etkin bir şekilde izleyeceğiz. Verilen taahhütlerin yarısını tamamlamış bulunmaktayız. Liderler olarak kabul ettiğimiz Antalya Eylem Planı’nda güncellenmiş büyüme stratejilerini, uygulama takvimini ve hesap verilebilirlik raporu bulabilirsiniz.