Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Çölleşme ile Mücadele 12’nci Taraflar Konferansı’na katıldı. Konferansta konuşan Erdoğan, “Batılı ülkelerin vatandaşları için en temel hak olarak kabul edilen hayat hakkı, demokrasi ve özgürlükler Suriye halkına lüks olarak görüldü. Demokrasi sadece egemen güçler için mi var Demokrasi, hak ve özgürlükler; az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkeler ve o ülkelerin insanları için geçerli değil mi İnsana sadece ve sadece insan olduğu için değer vermeyen böyle bir anlayışın küresel güvenliği ve huzuru sağlaması söz konusu olamaz. Vicdanların çölleştiği bir dünyada toprağın çölleşmesini önlemek mümkün değildir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ATO Congresium’da gerçekleştirilen, BM Çölleşme ile Mücadele 12’nci Taraflar Konferansı’nda açıklamalarda bulundu. Endüstrileşmiş ülkelerin yaptığı tahribatın bedelini, fakir ülkelerin ödediğini savunan Erdoğan, Günümüzde çatışma savaşlardan sonra insanları yerlerini terk etmeye zorlayan sebeplerin başında çölleşme sorunu geliyor. Bu olumsuz tablonun en büyük mağdurları da az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdir. Endüstrileşmiş ülkelerin yapmakta olduğu tahribatın bedelini fakir ülkeler ödemektedir. Bu adaletsiz tablonun daha fazla sürdürülemeyeceğini artık herkesin idrak etmesi gerekiyor. Sadece ve sadece belli ülkelerin çıkarlarını merkeze alan yaklaşımlarla bu sorunu çözemeyiz diye konuştu.
Toplumdan kopuk bir çevrecilik yaklaşımının, başarılı olmasının mümkün olmadığını belirten Erdoğan, bugün hepimizi etkileyen bu küresel sorunun esas sebebi; insanın kendisine, çevresine ve kadim değerlere yabancılaşmasıdır. Kutsalı ve metafiziği hayatından çıkaran insan, kendisiyle beraber çevresine de yabancılaşmıştır. Kendi dışında her şeyi ötekileştiren, öteki olarak tanımladıklarına da hiçbir değer vermeyen bu bakış açısı maalesef son 3 asrımıza damgasını vurmuştur. Toplumdan kopuk, ülkenin tarihi, milletin değerleriyle örtüşmeyen bir çevrecilik yaklaşımının da başarılı olması ve bu tehlikeli gidişin önüne geçebilmesi mümkün değildir dedi.
Suriye ve Irak’ta yaşanan gelişmelere değinen Erdoğan, son rakamlara göre Suriye’de 366 bin sivilin katledildiğini söyleyerek Bugün dünyanın pek çok yerinde insanlığın ve tabiatın varlığına yönelik suçlar işlenirken maalesef uluslarası toplum, iyi bir imtihan vermiyor. Hemen yanıbaşımızdaki Suriye’de 366 bin sivil katledilirken insanlığın ortak mirası olan bir tarih yok edilirken dünya olup bitene sadece seyirci kaldı. Ülkede 12 milyon insan yurdundan edilirken bunların yaklaşık yarısı ülkemizde olmak üzere 5 milyonu sınırları dışına sığınırken uluslararası toplum gelişmeleri adeta görmezden geldi. Şu anda bizde 2,5 milyon Suriye ve Iraklı var. Bunların 2 milyon 200 bini Suriyeli. Şu ana kadar yaptığımız harcama, 8 milyar dolar’dır ifadelerini kullandı.
İnsan hak ve özgürlükleri ile demokrasi anlayışı açısından Batılı ülkeleri eleştiren Erdoğan, Suriye ve Filistin’de yaşanan gelişmeler üzerinden Batılı ülkerin üç maymunu oynadığını öne sürerek Batılı ülkelerin vatandaşları için en temel hak olarak kabul edilen hayat hakkı, demokrasi ve özgürlükler Suriye halkına lüks olarak görüldü. Filistin’de onurlarını koruyanların hakları, ayaklar altına alınırken tüm dünya adeta üç maymunu oynadı. Hani demokrasi Hani hak ve özgürlükler Demokrasi sadece egemen güçler için mi var Demokrasi, hak ve özgürlükler; az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkeler ve o ülkelerin insanları için geçerli değil mi Bunları konuşunca birileri rahatsız oluyor. Olsalar da olmasalar da biz doğruyu her yerde söylemeye devam edeceğiz. İnsana sadece ve sadece insan olduğu için değer vermeyen böyle bir anlayışın küresel güvenliği ve huzuru sağlaması söz konusu olamaz. Vicdanların çölleştiği bir dünyada toprağın çölleşmesini önlemek mümkün değildir. Önce vicdanları adaletle, ötekine saygıyla, barışla, merhametle zengileştireceğiz ki toprakları da kurtarabilelim. Biz çevre, çölleşme meselesine bu şekilde yaklaşıyoruz şeklinde konuştu.
Çevre bilinci konusunda tüm dünya ülkelerinin dayanışması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakabilmek için bir dönüm noktasındayız. Bu konuda hepimize önemli sorumluluklar düşüyor. Tüm dünya ülkeleri olarak dayanışmamız, yardımlaşmamız şart. Bilgiyi paylaşmada kıskanç davranmamak gerekiyor. İmkanları paylaşmada kıskanç davranmamak gerekiyor. Bu imkanları paylaşmak bizim hem insani hem vicdani görevimizdir diye düşünüyorum. Somut adımların atılabilmesi için Paris 21’inci Taraflar Konferansı sırasında adil, kapsayıcı, esnek ve bağlayıcı bir sistem kurulması gerekiyor. Bu husus bilhassa yeşil teknolojinin transferine ve finansmanına dair samimi düzenlemeleri gerekli kılıyor açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü “1 Aralık 2014’ten beri yürüttüğümüz G20 dönem başkanlığımız sırasında bu hassasiyetlerimizin dünya gündeminde hak ettiği yeri alması için çok yoğun çaba sarf ettik. Önceliklerimizi kapsayıcılık bunun yanında uygulama ve büyüme içinde yatırımlar olarak belirledik. Enerji ve iklim değişikliğinin finansmanı üzerinde özellikle duruyoruz. Dönem başkanlığımız sırasında iklim değişikliğiyle mücadele bağlamında fonlara ilişkin bir envanter hazırlandı. G20 gündemi için de özellikle iklim değişikliği de görüşülecek konular arasında yer alacaktır. Gelişmekte olan ülkeler ve Afrika ülkelerinin iklim değişikliğine uyum amacıyla finansman imkanlarına ulaşabilmeleri için araçlar geliştirildi. Amacımız tüm dünyada refahı arttırırken bilhassa en az gelişmiş ülkelerde yoksullukla mücadele ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasıdır. Bu bağlamda Ankara Taraflar Konferansı sonuçlarının Paris Taraflar Konferansı’na yapıcı ve somut katkı sağlamasını temenni ediyorum. Bu konferans sonuçlarının en az gelişmiş ülkelerdeki yoksulluğun azaltılması çabalarına ivme kazandıracağına inanıyorum.”