CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’de her türlü yetkiyi kullanan siyasilerin, kendilerini cumhurbaşkanı gibi sorumsuz addedip siyasi sorumluluk üstlenmediğini, belirterek, “Bütün uygar dünyayı kendimize güldürüyoruz” dedi.
Kılıçdaroğlu, TÜSİAD’ın İstanbul’da düzenlediği “Siyasi Parti Liderleri ile Buluşma Toplantıları” programının konuğu oldu.
Programın açılış konuşmasını yapan TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes, “Ankara’daki saldırı ile toplum olarak hepimiz derinden sarsıldık. Bu olayın suçlularının biran önce ortaya çıkarılması kamu vicdani açısından hayati derecede önemli” dedi.
Ardından Kılıçdaroğlu söz aldı ve işadamlarının sorularını yanıtladı. Satırbaşları şöyle:
DÜNYAYI KENDİMİZE GÜLDÜRÜYORUZ: En çok ihtiyaç duyduğumuz siyasi ahlak. Bizim amaçlarımızdan birisi ilk bir yıl içinde kesinlikle siyasi ahlak yasası çıkarmaktır. Bu olmadığı taktirde Türkiye’de değişen bir şey olmaz. Letonya’da bir alışveriş merkezinin çatısı çöktü diye bakan istifa ediyor. Norveç’te terör eyleminde Norveçliler öldü, Adalet Bakanı istifa etti. Kendilerini siyasi sorumlu olarak görüyorlar. Bizde yetki var ama siyasi sorumluluk yok. Herkes kendisini cumhurbaşkanı gibi sorumsuz addediyor. Olmaz, olamaz. Bütün uygar dünyayı kendimize güldürüyoruz. Sayın Davutoğlu ile görüşürken Suudi Kralı’nın bile bazı önlemler aldığını, bakanı görevi aldığını ifade ettim. Bakanlar istifa etmiyorsa siz görevden alın dedim. Yeni bir başlangıç yapmamız lazım. Demokraside bir olgunluk çıtasını yakalamamız lazım.”
DIŞ POLİTİKA MİLLİ OLMAK ZORUNDA: Eskiden dış politika bir sorun alanı değildi. Vardı sorunlarımız; ama temel sorunumuz değildi. Şimdi Türkiye’nin temel sorun alanı oldu. Türkiye’nin dış politikasının 180 derece değişmesi lazım. Dış politika milli olmak zorundadır. İktidarı ile muhalefeti ile herkes ülkenin izlediği dış politikayı desteklemek zorundadır, kural budur. Ama siz dış politikayı mezhepçi bir anlayışa indirgerseniz, başka ülkelerin içişlerine karışırsanız, o ülkelere Türkiye’den TIR’larla silah gönderirseniz biz bunu nasıl destekleyeceğiz, bu dış politikaya nasıl doğrudur diyeceğiz?
YAPTIKLARINI ÖRTMEK İÇİN Mİ?: (Toplantı çıkışı patlamayla ilgili yayın yasağı sorusu üzerine) Neden korkuyorlar. Hangi gerekçe ile yayın yasağı getiriyorlar? Kendi yaptıklarını örtmek için mi? Olayın sağlıklı tartışılmasını engellemek için mi? Bunu asla doğru bulmuyoruz, asla. Sayın Davutoğlu çıkıp halkın önüne, hangi gerekçe ile yayın yasağı getirdiğini açıklamalı. Söyledim; failler belli, ellerindeki listelerde yazılı. Failler belliyken neden önlem almadınız? Hangi gerekçe ile önlem almadınız? Bunu çıkıp halka anlatın. Sorumluları var bu işin. 12-11 saat önce ’bomba patlayacak diye’ tweetler atılmış. Neden olay meydana geldikten ve 99 vatandaşımız hayatını kaybettikten sonra soruyorsunuz? Neden daha önce sormadınız? Hangi gerekçe ile sormadınız? Bombanın patlamasını mı bekliyordunuz? İnsanların ölümünü mü bekliyordunuz? Hâlâ iki bakanın istifa etmemesi yüreğimde derin bir yaradır. Sayın Davutoğlu’na bir çağrı daha yapıyorum; Başbakanlığını kullan ve bunları azlet yeter artık, yeter. Bu 99 kişinin en azından ailelerine saygı duy. Hangi gerekçe ile siz bu bakanları tutuyorsunuz orada. Sorumlular onlar, şimdi sanki hiç sorumlulukları yokmuş gibi ortalıkta geziyorlar. Anlamakta zorluk çekiyorum.
BEN ZATEN MAAŞIMI ALIYORUM: Sizden bir isteğim var, eski algılarınızı bir kenara bırakın. Sizin oyunuza ihtiyacımız var. Vermezseniz ne olacak, bize bir şey olmaz. Ben zaten maaşımı alıyorum, arkadaşlarım da alıyor. Onu da zaten siz ödüyorsunuz, sizin vergilerinizle alıyoruz. Ama. Bu ülkeye olur.
Eğer siz toplumu etnik kimlik temelli, inanç temelli bölmüşseniz, farklı bir Türkiye tablosu çıkarırsınız. Bir taraf ‘Ne olursa olsun, aç da kalsam ben gideceğim oyumu vereceğim’ diyor. Neden? Din eksenli bir siyasetin etkisinde kalmış. Bir başkası da diyor ki, ‘Kardeşim tamam haklısın, söylediklerinin hepsi de doğru. Ama benim etnik kimliğim bu. Ben oyumu oraya vereceğim. Din ve etnik kimlik üzerinden siyaset yasak aslında. Bütün uygar ülkelerde yasak. Bizim ülkemizde de yasak. Yasak ama serbest. ‘Çocuğum işsiz’ diyor. ‘İş bulacağız’ diyoruz. ‘Ama ben oyumu oraya vereceğim’ diyor. Ama o işsiz bıraktı, onu düşünmüyor. Ben bunu çözemedim, çözmek için çaba harcıyorum. Biz, olması gereken siyaset mekanizmalarını kuramadık, siyaseti toplumun en tehlikeli 3 fay hattı üzerine inşa ettik: etnik kimlik, inanç ve yaşam tarzı. Bundan Türkiye’yi çıkaramazsanız siyaseti normalleştiremezsiniz.”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul Yeşilköy’de azınlıkların dini temsilcileriyle bir araya geldi. Bir otelde basına kapalı olarak gerçekleşen görüşmeye, CHP Genel Başkan Yardımcıları Selin Sayek Böke, Sezgin Tanrıkulu, İstanbul Milletvekili Selina Doğan ile CHP İstanbul İl Başkanı Murat Karayalçın ve Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu da katıldı. Kılıçdaroğlu ile bir araya gelen azınlıkların dini temsilcileri şu isimlerden oluştu: Fener Rum Patriği Bartholomeos, Türkiye Ermenileri Patrik Genel Vekili Başepiskopos Aram Ateşyan, Türkiye Hahambaşısı Rav İsak Haleva, Süryani Ortodoks Cemaati Ruhani Lideri ve Patrik Vekili Metropolit Filüksinos Yusuf Çetin, Süryani Katolik Cemaati adına Peder Orhan Şanlı, Protestan Kiliseler Birliği adına Pastör İhsan Özbek, Türkiye Katolik Ermeni Cemaati adına Peder Abraham Fırat, Türkiye Proteston Ermeni Cemaati adına Pastör Kirkor Ağabaloğlu ve Gürcü Katolik Kilisesi Vakfı adına Kostantin Kalanğos.