CHP’nin ekonomik kurmayı Doç. Dr. Selin Sayek Böke, iktidara geldiklerinde yatırımcıya hukukun üstünlüğü vaadinde bulundu. Var olan ama uygulanmayan yasaları yürürlüğe koyacaklarını belirten Böke, “Bugün makul şüphe ile bir şirket iş yapamaz hale gelebiliyor. Böyle bir yerde yatırım yapar mısınız” diye konuştu.
CHP’nin ekonomi kurmayı Doç. Dr. Selin Sayek Böke, 1 Kasım seçimleri sonucunda partisinin iktidara gelmesi durumunda önceliklerin hangi alanlara verileceğini anlattı ve son ekonomik gelişmeleri yorumladı.
Farklı gazetelerden ekonomi yazarlarıyla buluşan Böke, Türkiye’de ana omurganın hukukun üstünlüğü, ekonomi ve dış politika olduğunu belirtirken, Türkiye’nin öncelikle nitelikli ürün üretmesi için eğitim ve teknoloji reformunu gerçekleştirmesi gerektiğini söyledi.
Böke, hukukun üstünlüğü ile yatırımcı ilgisine değinirken, CHP’nin bu alandaki yasaları mutlaka uygulayacağını vadettiğini ifade etti ve şöyle konuştu: “Ben yabancı bir yatırımcıyım, geliyorum şunu görüyorum; Makul şüphe ile herhangi birisinin şirketi iş yaptırılmaz hale gelebiliyor. Böyle bir yere yatırım yapar mısınız? Böyle bir yerde verimlilik artar mı? Hiçbir şey çözülemez. Peki biz nasıl çözeriz ekonomik olarak? Hukukun üstünlüğünü sağlamamamız lazım ki Türkiye bunu yapabilir. Yasal düzenlemeler var zaten. İşte CHP, yatırımcılara bu yasaların tümüyle uygulanmasını vadediyor.”
Ekonominin altyapısının eğitimden geçtiğini vurgulayan Böke, 2035’e kadar Türkiye’nin genç bir nüfusa sahip olacağını bu fırsat penceresinin iyi değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı ve yüzde 100 okul öncesi eğitimin ilk öncelik olduğunu, 44 sisteminin de değiştirileceğini anlattı.
Koalisyon yerine CHP’nin “tek başına iktidar” olma hedefinin altını çizen Böke, “1 Kasım’daki seçim sonuçlarında bir koalisyon zorunluluğu çıkarsa da biz uzlaşıya hazır oluruz ve programımızın da arkasında dururuz” değerlendirmesini yaptı.
Seçim bildirgelerinde okul öncesi eğitimin çocuklara yüzde 100 verilmesi anlamına gelen “artı 1” hedeflerini anlatan Sayek, “Yapılan araştırmalar göstermiştir ki okul öncesine her 1 liralık yatırım ekonomiye 7 liralık değer katar. Bu nedenle eğitimi bir sosyal hizmet olarak görüyoruz ve bunun da kamu tarafından verilmesini öngörüyoruz” dedi. Böke, kreşlerde uygulanacak “Artı 1” programının kadınları özgürleştireceğini, çalışmak isteyen kadınlara rahatlık sağlayacağını da ifade etti.
Böke, eğitimde her katmana bilişimin dahil edileceğine de dikkat çekti ve şöyle konuştu: “Bunun en güzel örneğini Finlandiya gerçekleştirdi. Devlet, bir telefon şirketiyle anlaştı, kendisini kalkındıran ülke konumuna geldi. Biz de bilişim reformuyla eğitimde ekonomik dönüşümü sağlamalıyız.
Yoksa eksik kalır. Bütün dünya yeni sanayi devrimi 4.0’ı tartışıyor. Endüstri 4.0’ı Türk sanayiisine uygulamak için önce eğitimde bilişim reformunu gerçekleştirmeliyiz ki Türkiye’de araştırma yapma ortamı sağlanabilsin.”
Böke, hükümetin açıkladığı Orta Vadeli Programı (OVP) ve kişi başına milli gelirin satın alma paritesine göre 19 bin dolarlara yükseltilmesini de değerlendirdi, “şaka gibi” deyimini kullandı. “İktidar bir OVP açıkladı, bu OVP o kadar gerçekten kopmuş ki, böyle bir programın sorunu çözmesi ve çözüm önermesi de mümkün değil. Türkiye zor bir dönemden geçiyor” diyen Böke, satınalma paritesine göre birdenbire 9 bin dolarlardan 19 bin dolarlara yükseltilen kişi başı milli gelirle ilgili de şöyle konuştu:
“2014’ten 2016 yılına bir tahmin veriyor. O tahminler problemli. Çünkü o tahminleri ortaya çıkaran varsayımlar hatalı. Türkiye’nin bir orta gelir tuzağına takılması konusu yıllardır var. Kişi başı gelir 10 bin doları zor geçiyor. Hatta bunun da altına düştük. Ekonomik büyüklüğümüz 2014’de 800 milyar dolardı, 2015 için tahmin 720 milyar dolar. Nüfusa bölersek 9 bin dolarlara düşeceğiz. Bu da 10 bin dolarların altına çekiyor geliri zaten. Hani şu G20’de olmanın hayal olduğu bir Türkiye’ye doğru ilerliyoruz.”