Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu’nun ardından açıklamalarda bulundu. Kurtulmuş’un açıklamasından satır başları şöyle:
“Bakanlar Kurulu’nun ana gündem maddesi Ankara’daki terör saldırıydı. 97 kişi vefat etmiştir, olay sonra 365 vatandaşımız hastanelere yaralı olarak intikal etmiştir. 58 vatandaşımız da yoğun bakımda ağır yaralıdır. 36 ilimizden definler gerçekleştirilmek üzere, bu illere gönderilmiştir. Olay anından itibaren ilgili birimler olay yerine intikal etmiş.
Olayda iki intihar saldırganı olduğu aşağı yukarı son noktaya gelmiştir. Cumhuriyet Başsavcılığının gizlilik kararı dolayısıyla bu konu netleşmeden bununla ilgili olarak resmi açıklamayı yapmıyoruz. İki intihar bombacısı saldırıda kullanılmıştır. Fabrikasyon TNT bombaları kullandıkları, her ikisinin de yaklaşık 5 kilogram ağırlığındaki bombalar kullandıkları anlaşılıyor.
Olayın oluş şekli Suruç’taki olaya benziyor. Çok sayıda gözaltılar gerçekleşti. Çok titizlikle çalışıldı. Spekilasyon yapılmaması gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Ölenlerin yakınları ve ayrıca yaralananlarla ilgili yasa neyi emrediyorsa gerekli düzenlemeler yapılacaktır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevlendirildi. Ölenlerin yakınlarına maaş bağlanması ve yaralılara destekler hususunda ilgili adımlar atılacak. Hep beraber bir yası tutuyoruz.
Ağır bir tabloyla karşı karşıyayız. Çok önemli konuşmalar yapıldı. Bu bombayı patlatanlar sadece o organizasyonu yapan kuruluşlara haince bir saldırı planlamadılar, milletimizin tamamına karşı bu saldırıyı yaptılar. Herkesi hedef seçerek bu hain saldırıyı gerçekleştirdiler. Hepimizin ortak yası.
Terör örgütü, bütün milletimizi karşımıza aldığı gibi bu olayı gerçekleştirenler insanlar arasına nifak tohumları serpmeyi başarmak istediler. Buna karşı milletimiz olay anından itibaren büyük bir ferasetle olaya yaklaşıyor. Bütün milletimizi uyanık olmaya davet ediyorum. Uyanık olarak bu düşmanları deşifre edeceğiz.
Teröre karşı ortak bir cephe oluşturmak zorundayız. Terörün iyisi kötüsü olmaz. Bu nedenle en büyük sınav, teröre karşı gönülle ortak bir hareket hattını oluşturabilmemizdir. Bunun için barış ve kardeşlik blokunu oluşturmak mecburiyetindeyiz. Bütün siyasi partilerini, yazarları, medya kuruluşlarını barış ve kardeşlik dilini kullanmaya, karşı gruplara düşmanlık sözleriyle konuşmamaya davet ediyorum. Tam da terörün ağır faturasının bize yüklediği borç budur.
Bu aşağılık katliamın karşısında millet olarak bunun hesabını sormak kalıyor. Bundan sonrasına ilişkin olarak bu örgütlerin amaçları hem içeride birliği ve bütünlüğü kaybettirmek hem de 1 Kasım seçimini güvenliksiz bir ortamda yapılmasını sağlamak .Bütün güvenlik güçlerimiz 1 Kasım seçimlerinin güvenli bir ortamda yapılmasını sağlayacaklar.
Fedai gruplarının listelerinin olduğu biliniyor. İstihbarat birimlerimiz bu konuda bilgiler alıyor. Hiç birisi birbirini tanımadan eylemlerini yapıyorlar teröristler. Ankara’da intihar saldırısı önlenmiştir. 10 bilgi alsak, bazıları yakalanıyor ama yakalayamadığımız da oluyor. Belki bu terör örgütlerinin arkasında istihbarat birimleri de olabilir.
Dünya’nın en iyi korunan yerlerinde bile terör saldırılarına şahit olduk. 11 Eylül, Londra Metrosu saldırıları gibi. Maalesef terör örgütü dediğimiz şey üç adamdan ibaret değil. Arkasında bir yada birkaç devlet aklının olduğu bir terör saldırıyla karşı karşıya kaldık.
Önleyici güvenlik önlemleri içerisinde emniyet birimlerimiz çalışıyor. Önümüzdeki süreçte, seçim süreci olur. Bundan sonraki mitinglerde önlemlerin en üst düzeyde olması konuşuldu.
Sandık güvenliğinde en ufak bir detay kaçırılmadan en güvenli bir şekilde çalışmalar titizlikle sürdürülüyor.
20 Temmuz’dan sonra hükümet durduk yere terörle mücadeleyi başlatmadı. Bizzat bu süreci terör örgütleri başlatmıştır. PKK’nın silahını toprağa gömmesi lazım. Millet PKK’nın eline silah almayacağına inanmalı. Hem savaş hem barış eş zamanlı istenmez. Hem demokrasi deyip sandığı isteyeceksiniz, hem de arkamızda Dağ var deyip terör örgütünden medet umacaksınız. Bu olmaz.”