Taraf yazarı Süleyman Yaşar, bugünkü yazısında Türkiye ekonomisinin kötü yönetilmesinden dolayı sermeyenin yurt dışına kaçtığını yazdı.Merkez Bankası uluslararası yatırım pozisyonunu açıkladı. Buna göre Ocak- Temmuz döneminde 44,8 milyar dolar tutarında yabancı sermaye Türkiye’yi terk etti.
Bu tutar yabancı sermaye çıkışının; 17,2 milyar doları doğrudan yatırım, 28,6 milyar doları portföy yatırımı stokundan ülkeyi terk etti. Yine portföy yatırımlarının 14 milyar doları hisse senedi, 15 milyar doları borç senedini satıp çıktılar.
Bu arada Türkiye’de oturanlar yurtdışında 2 milyar dolar tutarında doğrudan yatırım yaptılar. Yani yerli sermaye kendi yurdu yerine yurtdışına yatırım yaparak ülkeyi terk etti. Oysa bu ülke sermaye kıtlığı çeken bir ülke. İşte sermaye kıtlığı çeken bu ülkeden bu yılın ilk sekiz ayında toplam sermaye çıkışı Türkiye’de oturanların sermaye ihracı da dikkate alındığında 46,8 milyar dolara ulaştı.
Peki, daha önce böyle bir sermaye çıkışı oldu mu?
Evet, oldu. 1929 dünya ekonomik krizinin ardından en büyük küresel kriz olarak bilinen 2008 krizinde Türkiye’den 102 milyar dolar tutarında yabancı sermaye çıkışı oldu. Ama son dönemde yaşananlar farklı.
Niye farklı?
Çünkü dünya ekonomisinde kriz yok. Dünyada kriz olmadan Türkiye ekonomisinde neredeyse 2008 krizinde ülkeyi terk eden sermayenin yarısından fazlasına denk gelen bir yabancı sermaye çıkışı oldu. İşte bunun nedeni Türkiye ekonomisinin kötü yönetiminden kaynaklanıyor. Çünkü yatırım iklimi bozuldu. Ekonomi yönetimine güven kalmadı.
HEP AYNI TAKTİK “YAPILMALIDIR EDİLMELİDİR”
Bu arada Dünya Bankası, yatırım kolaylığı sıralamasında, Türkiye’yi dört sıra birden gerileterek 51. sıradan 55. sıraya indirdi. Hattâ ilginç olan Dünya Bankası Türkiye’yi vergi ödeme kolaylığında son bir yılda altı basamak geriletti. Bunun anlamı şu; keyfî vergi denetimleri ve cezalarının Türkiye’nin yatırım yapma kolaylığını bozan en önemli unsur anlamına geldiğini belirtelim. Tabii bu arada Maliye Bakanı Mehmet Şimşek 13 Eylül 2015 tarihinde gazetelerde yer alan konuşmasında “Siyasi istikrarı sağlayıp reform yapamazsak bırakın 2023 hedeflerini biz mevcut kazanımları koruyamayız” diyor. Bu konuşmayı okuyanlar Şimşek’in muhalefette yer alan siyasetçi olduğunu zannederler. Oysa Şimşek’in yıllardır kendisinin yönettiği bakanlıkta vergi ödemek son bir yılda zorlaştığı için Dünya Bankası Türkiye’yi altı sıra aşağıya kaydırıyor. Ama Şimşek sanki bu durumdan kendisi sorumsuz gibi konuşuyor. Hatırlayın Ali Babacan da Maliye Bakanı Mehmet Şimşek benzeri bir konuşmayı yapmıştı. Tam 14 yıl ekonomiyi yöneten Babacan giderayak “Yapısal reformları yapmaksak, hukuk devletini kurmazsak ileri ekonomi olamayız” demişti. Hâlbuki 14 yıldır ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı kendisiydi. Yatırım hukukuna aykırı pek çok yasa tasarısını kendisi imzalayıp TBMM’ye gönderdi. Ve bu yasaların çıkartılması için evet oyu verdi. Sonra sanki bütün bunları yapan o değilmiş, sanki muhalefet siyasetçisiymiş gibi çekip gitti.
Anlayacağınız hem 14 yıldır iktidarda olacaksınız, iyi işleri kendi hanenize yazacaksınız, 44,8 milyar dolar kaçınca muhalefetteymiş gibi konuşacaksınız. Demek ki iktidar siyasetçiliği böyle bir şey.