Türk Lirası’nın 1 senede dolara karşı yüzde 50 değer kaybettiğini belirten ekonomi yazarı Atilla Yeşilada uyardı: “Bunun adı resmen devalüasyondur, önüne geçilmezse çok hızla enflasyon beklentileri şirazesinden çıkacak. Devalüasyon, şirketlerin senede 170 milyar doları aşan borç ödemelerini de zora sokacak.”
Son 1 yılda yaklaşık 1 lira değer kazanan dolar kuru yüzünden pahalanan ithal ürünler Türkiye’nin geçmiş yıllardaki gibi enflasyon sarmalına gireceği endişesini artırdı. Bu endişeleri dile getiren paraanaliz.com ekonomi haber sitesi yazarı Atilla Yeşilada, Türkiye’nin devalüasyon-enflasyon sarmalı içerisine girmeye başladığını yazdı.
Yazısına “Geçen yazımın başlığı “Ekonomi sandıkta boğulacak”tı. Bu makalemin alternatif başlığı ise “AKP de sandıkta boğulacak” olabilir aslında.” diye başlayan Yeşilada, “Sübjektif olarak ben kararımı polisler Koza-İpek genel merkezini bastığı saatlerde verdim. AKP çok kötü kaybedecek. Çünkü terör yüzlerce haneye ateş topu gibi düşerken, ekonomi burun üstü çakılırken, muhalif holding ve medya gruplarını susturacak kadar korkan ve gaddarlaşan bir iktidarın artık adil seçim kazanacağına inancı kalmamış demektir. Bundan sonrası zorbalık ve hile-desise olacak.” ifadelerini kullandı.
Geçen hafta açıklanan ağustos tarım-dışı istihdam (TDİ) istatistiklerinin tüm detayları ile emek pazarında atıl kapasitenin hızla erimesine işaret ettiğini dile getiren Yeşilada, “Fed’in eylülde faiz artırmaması Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için iyi haber değil. ABD’den güçlü veriler geldikçe ekim ve aralık masada kalacak, daha da kötüsü bir kez parasal sıkılaştırma başladıktan sonra temposunun daha önce hesap edilenden daha sert seyredeceği korkusu ile dolar endeksi yükselişe geçecek, gelişmekte olan piyasalardan para kaçışı hızlanacak.” dedi.
Fed’in ayak seslerinin bile Türkiye’deki sıcak parayı gümrük kapılarına yönelttiğini belirten Yeşilada, “Daha hızlı sermaye kaçışı, TL’nin daha fazla baskı altında kalması demek. Bir noktada Merkez Bankası bu baskıya direnemeyip faiz artışını 300-500 baz puan artıracak, ama şu anda bunu yapacak yüreği yok. Dolayısı ile devalüasyon devam edecek. Şimdi bana “efendim esnek kur sisteminde devalüasyon olmaz” demeyin, 2 senede TL dolara karşı yüzde 50 değer kaybetmiş, bunun adı resmen devalüasyon be.” ifadelerini kullandı.
Şirketlerin borç ödemesi güçleşecek
Devalüasyonun, şirketlerin senede 170 milyar doları aşan F/X borç ödemelerini güçleştirmesi gibi çok kötü bir tarafı olduğunu vurgulayan Yeşilada, “Yakında özellikle enerji, tekstil, perakende ve inşaat şirketleri arasında işten çıkartmalar ve iflas ile temerrütler baş gösterip burada çerçevesini çizdiğim ekonomik yıkıma katkıda bulunacak. Fakat daha da önemli bir yan etkisi var. Bu ülkede kimse Merkez Bankası’nın namusuyla ve alın teriyle enflasyonla mücadele edeceğine inanmadığı için devalüasyon anında enflasyona dönüşüyor.” dedi.
Lokanta ve oteller gibi fiyatlama gücü olan herkesin devalüasyon kadar zam yapmaya başladığının altını çizen Yeşilada, “Bir başka deyişle, devalüasyonun eğer önüne geçilmezse çok hızla enflasyon beklentilerini şirazesinden çıkartıyor. Ağustos ayında TÜFE’de patlama sadece gıdada olmadı, iki kalem dışında “enflasyon difüzyonu” yüzde 75’e kadar yükseldi. Eğer enerji fiyatlarındaki gerileme olmasaydı, TÜFE ağustos gibi düşük seyretmesi gereken bir ayda bile patlama yapacaktı. Ama bu patlama Brent’in canlanması ve devalüasyon yüzünden enerji fiyatlarının TL bazında artık düşmemesi ile eylülde gerçekleşecek. Yaz boyunca TL’nin değer kaybını sineye çeken otomotiv gibi büyük ölçüde ithal malı satan ya da ithal girdiye dayanan sektörler dayanamayıp çift haneli “fiyat ayarlamaları” ile tüketicinin karşısına çıkacak. Enflasyonun önce yüzde 8, sonra da yüzde 9’u sınadığını göreceğiz. İşte sarmal da burada başlayacak.” ifadelerini kullandı.