CHP İstanbul İl Başkanı Murat Karayalçın, görevini tamamladığını belirterek ” ‘Hattı siyaset yok sathı siyaset var’ dedi.
CHP İstanbul İl Başkanı Murat Karayalçın, Yurt Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Veysi Şahin’in sorularını yanıtladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun teklifiyle kabul ettiğim İl Başkanlığı görevim süresince, partimin 2019 seçimlerinde İstanbul’u kazanması için gerekli altyapı çalışmasını tamamladım…
Görevimi yaptım. İstanbul’dan milletvekilliği adaylığı için düşüncem var tabi ki. Ama ben ‘Hattı siyaset yok sathı siyaset var’ düşüncesindeyim. O satıh da bütün vatandır…
Siz bir partinin Genel Başkanlığı’nı yaptınız. Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı görevlerinde bulundunuz. Ankara’da Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptınız. Milletvekili olabilecekken, partinizin görevlendirmesiyle kimilerince tenzili rütbe gibi görülen İstanbul İl Başkanı oldunuz. Neden?
-Siyaset alanından nerede bir görev çıkmışsa, siyasetçi daha önceki makamlarını, mevkilerini düşünmeden bana göre o görevi üstlenebilmeli. Bir önceki görevinizin makam mevki olarak daha yüksek olması bir sonraki yüklenmeniz gereken göreviniz daha düşük mevkide olsa bile önemini azaltmıyor. Rahmetli İsmet Paşa’nın unutmadığım bir sözü var ”Protokol insanı küçültmez” der İsmet Paşa. Bizim alanımızda CHP’nin siyaset alanında geçmiş yıllardan benzer olayların yaşandığını biliyoruz.
Rahmetli Şemsettin Günaltay Başbakanlık görevinden sonra 1950 yılında İstanbul İl Başkanlığı’na geliyor. Bu bana göre çok çarpıcı bir örnek. Altan Öymen de benzer bir düşünceyi taşımıştı. Genel Başkanlık’tan sonra İstanbul İl Başkanlığı’na gelmeyi düşünebilmişti. O nedenle bana yapılan çağrının ardından İstanbul İl Başkanlığı’na gelir şeklindeki kaygılar bence doğru değil.
Mansur Yavaş beni çok üzdü
-Ben Ankara kentiyle bağlantılı parlamento üzerinden siyaseti sürdürme kararı almıştım. 2009 seçiminden belediye seçiminden başka hiçbir sol parti adayı yoktu. Tek sol aday bendim. Dolayısıyla seçimi kazanma noktasındaydık. Fakat Mansur Yavaş’tan öğreniyorum ki, onun hesaplamasına göre 200 bin CHP’li bana değil MHP’nin adayı Mansur Yavaş’a oy vermişti. Seçimi kaybetmiştik. Bu benim yaşadığım en üzüntü verici siyaset olaylarından birisiydi. Onun ardından böyle bir karar aldım. Ankara’da belediye başkan adayı olmamalıyım diye düşündüm ama Ankara’yla bağımı milletvekili olarak sürdürme düşüncesindeydim. Bu seçime hazırlanırken de ön seçime katılmayı ve kazanırsam milletvekili olmayı düşünüyordum.
Milletvekili olabilirdiniz, bu hamle sizi merkezi siyasetten uzaklaştırmak için yapılmış olabilir miydi?
-Hiç öyle düşünmedim. Parti Genel Başkanı, ‘Sana ihtiyacım var’ dediği için, bana göre yeterli bir nedendi. Arkası, gerisi nedir diye düşünmedim. Ayrıca Sayın Genel Başkan’ın böyle bir düşünce taşıdığını da sanmıyorum. Bu Genel Başkan’ın kendi düşüncesi gibi… Parti yönetiminin tartışarak aldığı karardan çok Sayın Genel Başkan’ın kararı gibi geldi.
Görev tanımınız neydi gelirken? Kendinize bir görev tanımı yaptınız mı?
-Genel Başkan belirgin bir görev tanımı yapmadı. Partinin bana İstanbul’da ihtiyacı olduğunu düşündüğünü söyledi. Ben görevimi şöyle tanımladım, bunu da Genel Başkan’a sundum; partiyi önce seçime sonra da kongreye götürmek zorundayım diye düşündüm. Seçimde en iyi sonucu almak, kongrede de İstanbul’daki CHP’nin eksikliklerini gidermek üzere yeniden yapılandırmak olmalı diye düşündüm. 7 Haziran^dan sonra bütün dikkatimi kongre hazırlıklarına yönelttim. Önce 7 Haziran için bir tanışma toplantısı örgütlemiştim. Ancak bu ertelendi. Buna rağmen 7 Haziran değerlendirmesini yazılı bir biçimde yaptık. Ben bunu önemsiyorum. Her şey sözel bizde, yazılı metinleri çok fazla kullanmıyoruz. Partinin bir eksikliğidir bu. Bu konuda bir rapor yazılıyor, basılacak, önümüzdeki günlerde gönderilecek.
İstanbul Kongresi için üç metin
-Daha da önemlisi İstanbul İl Kongresi için üç ayrı siyasi metin düşündüm. Kongreye siyasi metin sunmamız gerektiği kanısındayım. Bunlardan birincisi İstanbul kenti için yaşamsal derecede önem taşıyan kentsel dönüşüm konusu. Ben kentsel dönüşümü İstanbul için bir ölüm kalım fermenı olduğu kanısındayım. İstanbul’daki yoğunlukları arttıran, yaşam kalitesini düşüren insanların tercihlerini dikkate almayan ve insanları bulundukları yerden tehcir eden bir kentsel dönüşüm siyaseti izleniyor.
Kentsel dönüşümü ben bir yaşam kalitesinin yükseltilmesi, gelir dağılımının iyileştirilmesi ve İstanbul’da yaşayan milyonlarca insanın hemşerileştirilmesi yani ”İstanbullu” yapılması olarak görüyorum. Bu konuda bir atölye çalışması yaptık, bitti. Yönetim kurulumuza bunu sunacağım, oradan da kongreye getireceğiz. İstanbul İl Kongresi delegeleri bunu tartışacaklar buradan da bir karar alacaklar.
‘İstanbul 2019 taslağı hazır’
Hazırladığımız ikinci siyasi metin ”İstanbul 2019” başlığını taşıyor. 2019 seçimlerine kadar geçecek süre içinde, CHP’nin İstanbul için öngörülerinin ne olduğunu bu siyasi metinde hazırlayacağız. Bu da taslak olarak hazırlandı, yönetim kuruluna sunup oradan kongreye sunacağız. Özellikle bunu çok önemsiyorum. Çünkü değişik il yönetimlerinin siyaseti yapma biçimiyle ilgili alacağı kararlar olabilir ancak bazı temel kararların kongre tarafından karara bağlanması gerektiği düşüncesindeyim. İl yönetimleri bir önceki kongrede karara bağlanan siyaseti değiştirme ihtiyacı duyarlarsa kongreyi toplamalılar. Kongreler sadece seçim için toplanmamalı, politikalar için de seçim yapılmaksızın toplanabilmeli. Kongre sadece bir liste seçimi, başkanlık seçimi olmamalı.
Örgütlenme modeli değişmeli
Üçüncü siyasal metin de İstanbul’da CHP’nin yeniden örgütlenmesine ilişkin olacak. Ben mevcut örgütlenmeyle siyasi gelişmenin sınırına gelindiği kanısındayım. 29 Mart’ta yaptığımız ön seçime toplam partilinin sadece yüzde 49’u katıldı… 320 bin partilinin 112 bini ön seçimde oy kullandı. Bu önemli bir sorundur. Çünkü bizim partililerimiz en çok ön seçimi severler. Ama ön seçimde yüzde 49 katılım, akıl alır gibi değil ve devam ediyor. Şimdi mahalle delegelerini, temsilcilerini seçiyoruz. Mahallelerin yüzde 49’unda seçim yaptık. MYK’nın kararıyla seçimler durduruldu. 2 Kasım’dan sonra başlayacak. Bu seçimlere katılım oranı da son derece düşük oluyor. Dolayısıyla örgütlenme modelinin değiştirilmesi gerekiyor. Partili örgüt ilişkilerinin değiştirilmesi gerekiyor. Yeni bir yapıyı ortaya koymak gerekiyor. Ölçütler ne olmalı, nerelerde örgütlenmeliyiz sorularını soruyoruz. Bu konuda bir çalıştay başlattık. Ben bu çalışmadan çok heyecan duyuyorum.
Bu seçim güvenli bir seçim olacak mı? Geçen seçime göre bir değişim olur mu?
-Bir tahminde bulunamam fakat çok temel değişiklikler olmayacak. Oranda değişiklikler olsa bile milletvekili sayısında ciddi bir oynama olmaz. Daha doğrusu anketlerden bu sonuçları çıkartıyorum. Seçim güvenliği son derece önemli. 7 Haziran’da bu bağlamda başarı sağladık. Ama ülke genelinde, Doğu’da ve Güneydoğu’da çok ciddi sorunların yaşanması olası. Sokağa çıkamayan bir kişi nasıl sandığa gidecek? Bu ciddi bir sorun.