Terör ne beladır bilir misiniz? Masum insanları, habersiz vurur!.. Çoluk çocuk dinlemez, yaşlı genç anında hayatını bitirir. Kalleştir terör!.. Suruç olayında olduğu gibi… Yıllar yılı Türkiye’nin belasıdır. PKK ve Asala da öyleydi örneğin… Geçenlerde bir yerel yönetim Asala olayları ile ilgili müze yapmış. Terörü hatırlatmak için!.. Haberi görünce 1980’li yıllar aklıma geldi.
Ailede gazeteci çok… Babam; deyim yerinde ise; elimden tutup Hürriyet Gazetesi’ne götürünce beni ve daha ilk günden haber merkezine yerleşince ben… Terörle tanıştım!.. Bir yıllık gazeteciyim. Daha doğrusu gazeteci adayıyım. Daktilo yazmasını yeni yeni öğreniyorum. Boynumda fotoğraf makinesi 2. Şube’den çıkmaz oldum. Tüm polis haberleri bende… Etrafımda da tecrübeli polis muhabirleri… Hürriyet Gazetesi denilince tüm polisler de önce haberi bize veriyor. Beni kolluyor!.. Yine öyle bir gün… Rutin haber peşindeyiz. Saadettin Tantan ve Mehmet Ağar, ikinci şube müdür muavinleri… Sansaryan Han koridorlarında dolaşıyorum. Mehmet Ağar gencecik o zamanlar, hışımla odasından çıktı, ekibi topladı, koşar adım merdivenlerden aşağı iniyorlar. “Ne oluyor?..” dememe kalmadan, araçlara bindiler, telsizler ise bas bas bağırıyor. Anladım önemli bir iş olduğunu, koştum arkalarından. “Gelme İsmail” dediğini hatırlıyorum Mehmet Ağar’ın… Bende film kopmuş bir kere, daha çok üzerine gittim… Arkalarından koşuyorum. Bir elimde makineler. Omzumda çantalar… Nasıl inmişim Kapalı Çarşı’ya ben bile bilmiyorum. Bir de baktım Çarşı’nın içindeyim. Kapıları kapattı mı polis ve asker… Kaldık içerde… Kurşun sesleri kulaklarımda yankılanıyor… Vızır Vızır… Şimdi düşünüyorum da biri isabet etse!.. Neyse; korkunç bir gürültü… Bomba patladı!.. Ortalık toz duman, Çarşı’nın içi gözükmüyor. Sonra kesif duman dağıldı, bir de ne göreyim? Koridorlarda binlerce ayakkabı, başka kimse yok… Vatandaş korkudan yalınayak kaçmış, ayakkabıları ayaklarından çıkmış. Bir ben ortada kalmışım. Halen fotoğraf çekiyorum. Bir karartı belirdi, üzerime geliyor. Koca battaniye bir ucunda iki polis, diğer ucunda da iki polis, 4 kişi taşıyor. Oldukça ağır belli… Baktım içinde bir ceset, parça parça olmuş… Biraz önce pimini çektiği bomba intihar içinmiş meğer teröristin… Kıstırılınca patlatmış kendisini!.. Koymuşlar battaniyeye götürüyorlar polisler… Hepsi koşar adım bağıra çağıra… Beni nerdeyse ezecekler… Bendeki akla bak!.. Polislerin önünden kaçmıyorum, tam tersine onları engelliyorum. Hem de battaniyenin içini çekiyorum. Makine seri, ardı ardına flaşlar patlıyor. Neyse film rulosunu bitirdim. Rahatladım!..
Aldılar beni koydular kenara!..
Ceset çıktı, ekip işi bitirdi, temizlik yapıldı. Kapılar açıldı, keskin nişancılar Çarşı’nın tepelerine yerleşti.
…Ve diğer gazeteciler geldi!.. Ama ben işi bitirmişim… Hürriyet telsizinden anos; “Acil gazeteye dön!..”
Gittik gazeteye, haberi biliyorum ama tam toplamamışım, fotoğraflar ise acil… Yıkattık, ettik… Bir de ne görelim, fotoğraflar yayınlanmayacak kadar kanlı ve iç karartıcı. Ama bir o kadar da değerli… Tek kare alamadım, “Gazete de görürsün” dediler. Sonra usta polis muhabirleri ile birlikte haberi topladık, yazdık ve verdik servise… (Şu anda o usta polis muhabirlerinden biri bizim gazetede yazıyor: Özkan Altıntaş) Tam akşam çıkacağım, telefon ve yazılı bildirim geldi askerden; “Haber yasak!..” Yıkıldım!.. Hiç unutmam usta gazeteci “Rıfkı baba” adeta yalvarıyor, sıkıyönetime, “Kaldırın yasağı” diye… Üzüntüden deliye döndüm eve geldim. Sabah gazeteye gideceğim bir de baktım yolda bir adamın elinde Hürriyet Gazetesi… Ve koca bir manşet, tam sayfa “ASALA’NIN SONU”… Yasağı kaldırmışlar geceyarısı… Benim haber tam sayfa… Servise geldim, herkes beni tebrik ediyor “35 yıllık Hürriyet’te böyle büyük imza kullanılmadı” deniliyor. Tüm dünya basını bu fotoğrafları yayınladı aynı gün… Hürriyet Gazetesi jürisi Haber Ödülü de verdi. Halen saklarım yaşadıklarımı… Acı ve tatlısıyla!..
İşte benim terör ile tanışmam böyle oldu… Asala, PKK, IŞİD farketmez… O günkü manşet “Asalanın sonu” idi belki ama hep şunu söyledim. Terör, terördür. Teröstün iyisi kötüsü olmaz!.. Bu işin sonu da gelmez. Biri biter, biri başlar!.. Menfaat ve çıkar oldukça, bu iğrenç olay gündemden düşmez. Kullanırlar, kullandırırlar. Sonra da bir kenara büküp atarlar… Yenisini yaratırlar!.. Kullananda da kullandıranda da vicdan aramayın!.. Bunlar kalleştir, bunlar canidir… Bitmez bu iş!.. İşin en kötü yanı da; olan masum halka olur!..
Ne yazık ki dünya böyle!.. Sistem bu!..
Terör kurbanlarına bu vesile ile tekrar tekrar Allah’tan rahmet diliyorum.