Bir önceki yazımızda Haziran ayının birbiri ardı sıra gelecek üç olayı kapsaması nedeniyle hareketli ve heyecan dolu olacağını belirtmiştik. Nitekim henüz ilki olan 7 Haziran seçimlerini yaşadık ki piyasalar hemen geriliverdi.
Bu seçimlerde AKP’nin biraz oy kaybına uğrayacağını, buna mukabil CHP, MHP ve HDP’nin de oylarını artıracağını tahmin etmiştik. AKP’nin oy kaybı beklediğimizden fazla olurken, CHP 4 milyon yeni genç seçmenin daha katıldığı seçimde yerinde sayarak bizi yanıttı. MHP ve HDP ise oylarını tahminlerimiz doğrultusunda artırdılar. Ama ben şahsen MHP’den 1-2 puanlık daha iyi bir performans bekliyordum. AKP’nin elde ettiği yüzde 40,92 ise çok iyi bir netice, bunu da kabul etmek gerekiyor.
Seçimlerin ertesi günü daha sabahtan itibaren parasalcı liberaller faaliyete geçerek ekonomi ekranlarında boy göstermeye başladı. Merkez Bankası’nın artık elinin rahatladığını, faiz artışı yapabileceğini, siyasi partilerin sorumlu davranarak muhtemel bir koalisyona hayır dememeleri gerektiğini falan sıralamaya başladılar. Daha sonra sıra TÜSİAD, TOBB, TİM gibi kuruluşlara geldi. Onlar da aynı şeyleri gazetelere tekrarlayarak partileri uzlaşmaya davet ettiler. Ama bu çağrılar daha çok CHP’ye gibiydi… Biliyorsunuz “Yeni CHP” artık ideolojisi olmayan tek partimiz. O nedenle çok cazip!
MHP daha o gece peşinen AKP ile koalisyona girmeyeceğini deklare etti. Zaten o kabul etse AKP istemez; çünkü MHP’nin şartlarını uygulayamaz.
HDP ise kendisine verilen emanet oylar yüzünden bu etapta AKP ile koalisyona yanaşmıyor. Muhtemelen hedeflerini büyütmüştür. Şimdiden sözünü tutmaz, güven yitirirse ileriye dönük olarak zararlı çıkacağını hesaplamıştır. Zaten o da bu ihtimale ve dışardan desteğe hayır diyerek noktayı koydu. Mümtaz sermayemizin ağır ağır yaklaşan krize CHP’yi kurban etmek istediğini de anlamış olmalı!..
Malum bizim siyasi partilerimiz kritik bir noktaya gelince 180 derece dönüş yapmakla maluldür. Ama bundan sonra yapacakları her U dönüşü tutarlı durana puan getirecek. Kartların yeniden dağıtıldığı, belki yakın zamanda tekrar dağıtılacağı bu dar aralıkta kimsenin hata yapma şansı yok. Hele hele Demirtaş Kürt milliyetçiliği yerine bir de işçinin, köylünün, işsizin türküsünü söylemeye başlarsa ne olur bilemiyorum! Bunu da en çok CHP düşünmeli…
Ayın ikinci önemli olayı 17-18 Haziranda yapılacak FED toplantısı… Faiz artırım ihtimali zayıflasa da hala masada duruyor. Toplantı sonunda yapılacak açıklamalar da çok önemli.
Üçüncü olarak Yunanistan meselesi bıktırsa da gündemde. Ay sonunda ödeyeceğini söylediği borcunu AB para vermezse nasıl ödeyecek merak konusu.
Bütün bunlar ve erken seçim ihtimali ay boyunca piyasaları dalgalandıracak. Ama bu arada kim kaptan kim kurban, muhtemelen bunu da öğreneceğiz.