Bir iş için gittim. Beşiktaş 1. Noteri ile sohbet ediyoruz. Sadık bir takipçimizmiş. “Yıllardır çıkartıyorsunuz gazeteyi, ilk günkü gibi aynı heyecanla okuyoruz” dedi.
Teşekkür ettim.
Sonra ekledi: “Zor iş değil mi bu?!..”
“Zor dedim bilmeyen için, ama biz alıştık, sade gazete değil, radyo var, internet yayıncılığı, sosyal medya, ayrıca haber ajansıyız biliyorsunuz, ulusal gazetelerle çalışıyoruz… Ama amiral gemisi gazete…”
Bir soru daha geldi:
“Nasıl başa çıkıyorsunuz?!..”
Sorun, şikayet, öneri, onbinlerce insanın derdi demek istiyor.
Hiç böyle düşünmemiştim, konuyu… Başa çıkmak… Gerçekten; “Nasıl başa çıkıyorduk?”
Herhalde çok seviyorduk işimizi… Başka ne olabilir ki… Bir de onlardan biri olduğumuz için herhalde… Yani Beşiktaşlı…
Beşiktaşlı’yı ve Beşiktaş’ı bizden iyi bilen, tanıyan yoktur herhalde…
Çarşı’da yürürken, bizim çocuklardan Tuncay “Abi gazete çıkmadı mı daha” diye sorunca, Metin ne zaman gelelim abi, gazete dağıtılacak mı, millet soruyor” diye bağırınca veya maç öncesi cep telefonumdan sürekli arayıp, “Biraz fazla alalım stada götüreceğiz veya deplasmana gidiyoruz, gazete lazım” denilince… Balıkçı Ziya, kestaneci Ergün; “Gazetemizde yazın şu olayı” deyince mutlu oluyoruz herhalde… Elektrikçi Yılmaz Bey tüm kibarlığı ile Çarşı’nın çocukları gazetenizi getiriyor, yıllardır. Takipteyiz” şeklinde konuşunca, halıcı Enver veya gözlükçü Adnan “İsmail manşeti çok beğendik” göndermesi yapınca onurlanıyor olmalıyız. Ayakkabı boyacısı Hasan; “Ağabey şu ağacı fotoğraflayın, yazsanıza, budanmadı daha, üzerimize yıkılacak” diye bas bas konuştukça, gazete binamızın alt girişindeki BJK Store’daki çocuklar sabahın daha köründe, yolumu çevirip sanki ben sorumluymuşum gibi “Dün gece neden berbat oynadı bu takım böyle” diye hesap sorunca gizli gizli haz mı duyuyoruz nedir? Hele hele yüzlerce değişik şekilde takım yapınca millet, Bilic’e, başkana hesap sorma yerine bana sallayınca, “Ne oluyoruz ya” demiyor değilim!.. Oğlum ben de yazdım bunları okumuyormusunuz diye patlamadığım da olmuyor değil!.. Şaka yollu takılıyoruz işte…
Taksi koltuklarının arkasında Beşiktaş Gazetesi’ni gördükçe, otobüste elinde Beşiktaş Gazetesi okuyan Beşiktaşlılara rastlayınca hem içten içe sevinirim, bazen de nedense irkilirim halen!.. “Acaba yanlış var mı?..” diye. Zamanında yıllar yılı İnönü Stadı taraftar koltuklarında… Kapalı tribünde bez afişlerde… Beşiktaş Gazetesi… Onbinlercesi bir arada…
Nesi zor bu işin… Gazetemiz çıkınca, basbayağı tatmin oluyoruz işte!..
Bir nevi kendimizi ifade etme şekli bu!.. Beşiktaş’ın sesi olmuşuz!.. Sorumluluk altında ezildiğimiz de çabası.
Örnekler binlerce… 2000 yılından bu yana… Siyasiler, parti başkanları, milletvekilleri, bakanlar, adaylar… Spor camiası, ekonomi dünyası, özel ve kamu yöneticisi onlarca kişi…
Faydalı olmuşsak ne mutlu bize… Onlara ve tabii Beşiktaşlılara öncelikle…
Tam 15 yılı geride bıraktık, 1 Nisan itibari ile… 300 sayıyı aşkın gazete hazırlamışız, yüzbinlerce haber yayınlamışız. Hep etkili köşe yazarlarından yorum almışız, milyonlarca gazete basmışız.
En önemlisi de; objektif olmaya özen göstermişiz, bağımsızlığımızı korumuşuz. Güçlü ve etkin olmanın muhalefetten geçtiğini, herkese söz hakkı vermenin önemini, sansür ve yasaklarla bir yere varılamayacağını kabul eden bir anlayış ile yayın hayatımızı sürdürmeyi hedeflemişiz.
Hiçbir konuda, hiçbir zaman mücadeleden kaçmayız. Ne özel sektör gücü, ne kamu otoritesi ne tehdit, ne palavra… Özetle, herhangi bir baskı bizi doğru bildiğimiz yoldan saptıramaz. Tam tersine daha da hırslandırır. 4 kuşak Beşiktaşlı olarak, biz Beşiktaş’ı seviyor ve sahipleniyoruz.
Bu pencereden bakarsanız, Beşiktaş Medya Grup’u daha iyi anlarsınız.
Onun için; “Beşiktaş’ın ve Beşiktaşlı’nın ilk ve tek gazetesi” sloganını kullanıyoruz ilk günden bu yana…
Bir de, rakipsiz… İlk ve tekiz diyoruz…
Yani; nerden baktığımıza bağlı bazı şeyler!.. Bir de hayat felsefenize…
Dostlarımızdır bizi güçlü kılan… Onları unutmayız!..
Düşmanlar yok mu?.. 35 yıllık gazeteci olarak iyi bilirim!..
Eğriyi de doğruyu da…
Söz konusu Beşiktaş ise; akan sular durur bizim için.
Özetle; Beşiktaşlı’da ainiyet duygusu yüksektir. Bir de ahte vefa!.. Bunu Beşiktaşlı olmayan bilmez. Bilemez…
Dönelim başa… Bir okuyucumuzun sorusu gördünüz işte, beni aldı nereden nereye götürdü. Bir yazıyla yılları özetlemek zor. Hele hele yaşadıklarımızı…
İşte bizi canlı tutan, dinamik yapan bu… Okuyucuların soruları, takipçilerimizin birliktelik duygusu…
Nice 16 yıllara… Sevgiler…