Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Topkapı Müzesi’nin restorasyonu tamamlanan bölümlerinin açılış törenine katıldı. Erdoğan, törende yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Bu muhteşem eserin müze haline getirilmesi de yine Osmanlı döneminde 19’ncu yüzyılda olmuştur. Osmanlı’dan devralınan bu emanet müze olarak kullanılmaya devam edilmiştir. Tabi bu mekanı özel kılan en önemli hususların başında bünyesinde yer alan kutsal emanetlerdir. Buraya ayrı bir önem kazandırıyor. Ve burayı adeta bir cazibe merkezi haline getiriyor. Sadece bu vasfıyla dahi Topkapı Sarayı her türlü hizmeti hürmeti hak eden bir saraydır. Fatih Sultan Mehmet Han’dan başlayarak Topkapı Sarayı’nda emeği olan herkesten Allah razı olsun diyorum.
Topkapı Sarayı uzun süredir müze olarak kullanılıyor ise de pek çok bölümü ziyarete kapalı bulunuyordu. Bu bölümlerin gerekli çalışmaları yapmak suretiyle ziyarete açılması, insanlığa kazandırılması noktasında yoğun çalışmalar gerçekleştirdik. 1999 depreminin ardından kapatılan harem has mutfakları Enderun hazine koğuşu da geçtiğimiz yıl yeniden açılmıştı.
Bugün de 13 yıldır ziyarete kapalı olan Zülüflü Baltacılar Ocağı, üstte şu an yatakhane var. Burası da dershane kısmı. Şimdiki adıyla derslikler deniyor. İlk defa ziyarete açılacak Kara Ağalar ve Kadınlar mescitleri bugün. Dört yıldır kapalı olan Hünkar Sofrası bölümünü de yeniden açıyoruz. Tabi manidar olan şey. Şurada 10 tane mescid, Suri Sultani’nin içinde var. Bunlar Cuma mescidi değil. Sultan namazını günlük, kendi sünnetliğinde evinde kılar, ama farza Mescid’e gelir. Cuma’yı da Ayasofya’da kılardı. Bu arada Topkapı Sarayı’nın içinde bulunan ama suları bugüne kadar akmayan akıtılmayan havuz sebil yeniden asli işlevlerine kavuşturuldu.
Bugün restore edilerek hizmete açılan bölümleri takdirle karşılıyorum. Bu çalışmaların kesintisiz şekilde sürdürülerek, Topkapı Sarayı’nın mümkün olan en geniş şekilde ziyarete açık olmasını arzu ediyorum. Biz kendi geçmişinden koparılmak istenen bir milletin temsilcileriyiz. Tarihimizle, medeniyetimizle yeniden buluşma konusunda, yeni nesiller için Topkapı Sarayı gibi sembol eserlerinin çok büyük önemi olduğuna inanıyorum. Ecdadıyla kendisini aşağılamayacak, ecdadıyla özgüven kazanarak geleceğe bakacak.
Bu mekanda 400 yıl boyunca sadece Osmanlı İmparatorluğu’nun değil, dünyanın çok önemli bir bölümünün yönetildiğini bilmeleri dahi gençlerin vizyonunu genişletecektir.
Tarihi yalan yanlış TV sinema filmlerinden öğrenmek başkadır, burada o havayı teneffüs ederek yaşamak başkadır. Bu tür restorasyon faaliyetleri çok hayırlıdır. Burada öyle yerler var ki maalesef üzülerek söylemek zorundayım, buraları ahır olarak kullandılar. Oraları bizzat geldim gördüm. Ancak yeni yeni buraları kazanıyoruz. Maalesef geçmişte gerek ülkemiz sınırları içinde veya dışında olsun tarihimizde kalan eserleri koruma yaşatma konusunda yeterli hassasiyet gösterilmemiştir. Bugün Batı’daki bir çok müzeye gidersiniz bu coğrafyadan götürülmüş eserleri görürsünüz. Hiç uzağa gitmeye gerek yok. İşte istanbul’un durumu ortada. Bunun için biz bundan sonra da tarihimize ecdadımıza ait eserlerin sahiplenilmesi, tamiri konusundaki çalışmaları yakından takip etmeyi sürdüreceğiz.
Birileri yazıyor çiziyor. İşte Vahdettin Köşkü’nü niçin yaptınız, ne yapacaksınız? Bütün o rölevelerini falan bulduk çıkardık. Bunu diyor başbakan kendisi için kullanacak. Bunu ne yapacaksın? Yani bu tür şeyleri bu eserleri ayağa kaldırmaktan bunları yeniden kazandırmaktan rahatsız olan güya düşünce adamı yazıyor çiziyor ve bunları eleştirmeye, bunun arasına da her türlü hakareti sıkıştırmaya çalışıyor. Biz de diyoruz ki nerede hangi eser varsa bunları bugüne yarına…
Buradan ama Cumhurbaşkanı ama Başbakan veyahutta değişik kurumlarımız istifade eder, bizim 12 yılda kazandırdığımız vakıf eserlerle biz iftihar ediyoruz. Bir de Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün, Vakıfbank’taki hissesini almak suretiyle burayı şöyle bir katılım bankası haline getirmek gibi bir düşüncemiz var. Katılım bankasını kurmasıyla birlikte kendi yıllık karından belli bir kısmını eserlere ayırması, restorasyonda kullanması, burslarla kredilerle bunun yanında bir çok yerlerde aş evleriyle aynen ecdadımızın o akarları nasıl değerlendirdiyse, bizim vakıf medeniyetimizi çok daha güçlendireceğine inandığım bir anlayıştır o. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün hissesi yüzde 60, bugünkü rakamla 10 milyar doları aşıyor. Bu çok ciddi bir güç.