Dünya Kadın Hakları Günü… Türkiye Cumhuriyeti’nin 5 Aralık 1934’te kadınlara tanıdığı seçme ve seçilme hakkına denk gelen bu anlamlı günde, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü’ne özel dünya tarihine adını kazımış 11 özel ve güçlü kadın hakkında detaylar bugün yeniden ön planda.
Devlet başkanları, bilim insanları, iş dünyası ve sanatçılar gibi pek çok farklı grupta yer alan bu kadınlar gündeme geldi.
Radikal Gazetesi’nden yer alan yazıdaki detaylar:
1. Akitanyalı Eleanor
1122’de doğduğu rivayet edilen Eleanor yaşadığı çağın en güçlü kadın figürlerinin başında geliyordu. Fransa ve İngiltere’nin 12. yüzyıldaki gidişatını temelden etkileyen Eleanor’un namı Akitanya Dükü olan babasının vefatının ardından duyulmuştu. 15 yaşında Fransa’nın en büyük vilayeti olan Akitanya’nın başına geçen Eleanor, 7. Lui işe evlenerek Fransa Kraliçesi ünvanıyla Avrupa’da ses getirmişti. İkinci Haçlı Seferi sırasında kocasıyla birlikte İstanbul’a kadar gelen Eleanor dominant bir kadın olarak biliniyordu. 7. Lui üstünde mutlak bir hakimiyet kuran Eleanor, Fransa – Bizans ilişkilerinde etkin rol oynamıştı. İtalya ve Almanya’daki dönemin krallıklarına da Fransa’nın yaklaşmasında büyük etkisi olan Eleanor, 1152’de 7. Lui’yi boşayıp, İngiltere Kralı 2. Henry ile evlenerek Avrupa’da çağının en büyük sansasyonuna imza atmıştı. İngiltere ve Fransa arasında çağlar boyu sürecek rekabetin fitilini ateşleyen olaylardan biri olarak gösterilen bu olayın ardından da hızını alamayan Eleanor, 2. Henry’e karşı düzenenlenen bir suikast ve ayaklanmaya bulaşmış, 3 oğluyla birlikte giriştiği bu devrim hareketi olumsuz sonuçlanınca 16 yıllık bir hapis cezası çekmişti. Her ne kadar isyan hareketi başarılı olamasa da, Avrupa siyasetini derinden etkileyişiyle gelmiş geçmiş en güçlü kadınlar arasında Eleanor’un adını anmamak mümkün değildir.
2. 1. Isabella
1451 doğumlu Isabella, dünya tarihini kökünden etkilemiş kadınlar arasında ilk sıralarda gelir. 1474 yılına kadar kocası Ferdinand’la birlikte, sonrasında 1504’e kadar yönettiği İspanya’yı bir krallıktan dünyanın en büyük İmparatorluğu’na çevirmesiyle unutulmaz bir karakterdir. Isabella’nın adı her ne kadar Amerika’nın keşfinde geçmese de, Christopher Columbus’un seferlerini finanse eden ve sonrasında kurulan İspanya Krallıklarını tek bir İmparatorluk çatısı altında toplayan, yeni dünyanın ilk büyük hükümdarı olan isimdir. Koyu bir Katolik olan Isabella, özellikle Yahudiler ve Müslümanlar konusunda takındığı sert tavır ve yol açtığı katliamlarla da anılsa da, dünyada bir süper gücü yöneterek bir anlamda bütün dünyayı yöneten ilk kadın karakteridir.
3. Kraliçe Viktorya
1819’da doğan Victoria, aynı anda en çok toprak parçasına ve insana hükmeden devlet lideri olarak hem erkekler hem de kadınlar arasında bir rekora imza atmıştı. Toplamda 458 milyon insanı tebası altında toplayan Viktorya’nın hükümdarlığı “Viktorya’nın Dünyası” olarak anılıyordu. Britanya’dan Kanada’ya, Hindistan’dan Yeni Zelanda ve Afrika’ya kadar uzanan bir egemenlik alanına hükmeden Viktorya, dünya tarihinin gördüğü en büyük hükümdarlardan biri olarak gösterilir. Dünyayı yönettiği dönemde 63 yıl tahtta kalarak bu alanda da büyük bir rekor kıran Viktorya’nın önünde bütün dünya eğilmişti.
4. Coco Chanel
Sadece devlet hükümdarları değil, iş sahibi kadınlar da tarih boyunca dünyaya yön verdi. Bu kadınlar arasında belki de en meşhur olanı Coco Chanel’di. Adını tüm kıtalardaki bütün insanlara ezberlettiren Coco Chanel 1883 doğumlu bir Fransızdı. Tekstil ve moda üstüne kurulu bir kariyerle yola çıkan Chanel, zaman içerisinde parfümeriyle de ilgilenmişti. Dünyaca kabul edilen bir kült ürün olan Chanel No.5’in üreticiliğini yapan başarılı kadın, İkinci Dünya Savaşı sırasında işlerini durdursa da 1954-1971 yılları arasında etkin çalışmalarına devam etmiş ve moda endüstrisine tek başına yön vermiştir.
5. Marie Curie
Bilim tarihi için çok önemli tespitlere büyük fedakarlıklarla imza atan Curie, 1900’lü yılların başında radyoaktivite üzerine yaptığı çalışmalarla eşiyle birlikte hem fizikte hem de kimya da ödüllere layık görülmüştü. Ne kadar başarılı olursa olsun, radyoaktiviteye karşı korunma teknolojilerinin geliştirilemediği bir çağda çalışmalarını yapmanın bedelini 1934’te hayatını kaybederek ödeyen Curie, modern bilimin kurucuları arasında gösterilir.
6. Dian Fossey
1932 yılında doğan Fossey, hayatının büyük bir bölümünü Afrika’da vahşi hayvanlarla özellikle gorillerle birlikte geçirmiş bir zoolog ve çevrebilimciydi. 1988 yılında vefat edene kadar dünyada soyu tükenmeye yüz tutan pek çok türün korunması ve kurtarılmasını sağlayan Fossey, bugün yaşadığımız dünyadaki canlı çeşitliliğinin korunması için büyük emekler vermiş en önemli isimlerin başında gelir. Fossey’in fedakarlık ve şefkatle dolu hayatı boyunca kurtardığı sayısız türde hayvan gelecek kuşaklarda yaşamını onun sayesinde sürdürebilmiştir.
7. Boudica
Britanya halkları için en önemli tarihsel karakterlerin başında gelen bir ‘koruyucu anne’ figürü olan Boudica, başında olduğu Iceni kabilesi başta olmak üzere özgür Britanya halklarını etrafında toplayarak Roma İmparatorluğu’na karşı bir isyan hareketine girişmişti. Ancak her ne kadar Roma İmparatoru’na neredeyse, Britanya’dan çekilme kararı aldıracak olan bu isyan hareketi bastırılarak Boudica öldürülmüştü. Her ne kadar ayaklanması başarıya ulaşmasa da Boudica’nın ismi ve temsil ettiği değerler bugün İngiltere tarafından kutsal sayılır.
8. Jeanne d’Arc
1412’de doğan ve kısacık ömründe adını tarihe kazımayı başaran d’Arc Fransa’nın İngiltere’ye karşı direnişinin sembolü oldu. Deli ve cadı olmakla suçlanıp yobaz din adamları tarafından yakılan d’Arc, Tanrı’dan geldiğini iddia ettiği bir vahiyin peşinde savaş meydanlarında büyük cesaret ve başarı göstermişti. Vatikan tarafından ölümünden tam 50 yıl sonra Azize ilan edilen d’Arc, bir cesaret sembolü olmayı başaran ender kadınlardandı.
9. Mary Wollstonecraft
1759 doğumlu Wollstonecraft, 5 Aralık Kadın Hakları Günü’nün şüphesiz yıldızıdır. Hayatının ilk yıllarını kadınlara serbest olan tüm iş kollarında çalıştıktan sonra, kendini yazarlığa adayan ve özür kadın düşüncesinin altını çizen Wollstonecraft, Jüponlu Sırtlan lakabıyla tanınıyordu. 1792 yılında “Kadın Haklarının Savunması” adlı kitabı kaleme aldıktan sonra bir anda dünyada kadın hakları ve özgürlükleri konusunda bir gündem oluşturmayı başarmıştı. Büyük bir cesaretle kaleme aldığı kitabından bir bölümü aktaracak olursak:
“Kadının ufkunu genişleterek güçlendirin aklını; körü körüne itaat sona erecektir; ancak, iktidar her zaman körü körüne itaate ihtiyaç duyduğundandır ki zorbalar ve şehvet düşkünleri, haklı olarak karanlıkta tutmaya çalışırlar kadını; çünkü bunlardan birincisinin tek istediği bir köledir, ikincisinin istediği ise elinde tutacağı bir oyuncak.”
sözleriyle kadınları bir anlamda sarsıp kendine getiren Mary Wollstonecraft. Bir anlamda 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü’nün önünü açan isim olmuştur.
10. Florence Nightingale
1820’de Floransa’da doğan ve 100 yıla merdiven dayadığı ömründe modern hemşireliğin kurucusu olaran ön plana çıkan Nightingale bugün, sağlık sektöründe pek çok hastaneye adı verilen önemli bir isimdir. Hasta bakıcılığına çıta atlatarak bu işi önemli bir meslek haline getiren Nightingale, 1854 yılında Üsküdar’da bulunmuş ve Kırım Savaşı’nda yaralanan askerlerin bakımını üstlenmiştir. Londra’da ilk hemşirelik okulunu açan ve Liyakat Nişanı alan ilk kadın olarak tarihe geçen Nightingale, dünyadaki sağlık sektörünü kökünden değiştiren önemli isimler arasındadır.
11. Angela Merkel
Henüz çok yeni olmasına karşın 2006’dan günümüze Forbes gibi kaynakların sürekli dünyanın en güçlü kadını olarak gösterdiği Angela Merkel, Almanya Devlet Başkanı olarak dünya siyaseti ve politikasına günümüzde yön veren en önemli isimler arasında gösteriliyor. Obama ve Putin gibi iki güçlü devlet başkanının egemen olmaya çalıştığı dünya siyasetinde bir yandan Çin, bir yandan İran gibi batılı devletlerin şüpheyle yaklaştığı devletlere karşı ülkesini temsil eden Merkel, daha uzun yıllar adından bahsettireceğe benziyor. Yaşadığımız dünyanın en güçlü kadın figürü olan Merkel, bugün pek çok kadına ilham veren özel isimlerden biri.
Bonus: Türkan Saylan
2009 yılında kaybettiğimiz Saylan, 1935’te başlayan hayatında kendisini hastaları tedavi etmeye ve Türkiye’deki çağdaş yaşamı desteklemeye adamış bir aydındı. Kurucularından olduğu ÇYDD ile yaptığı çalışmalardan sonra Süleyman Demirel ve Ahmet Necdet Sezer gibi Cumhurbaşkanlarına danışmanlık dahil pek çok konuda hizmet vermiştir. 2003-2004 döneminde de Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu’nda bulunan Saylan, 70 yıla yakın ömründe Türkiye’de sağlık koşulları kötü durumda olan pek çok çocuğun hayatını kurtarmış ve topluma kazandırmıştır. Aynı zamanda eğitime verdiği büyük desteklerle de Türkiye’nin çok önemli noktalarına gelmiş sanatçı, bilim insanı ve siyasetçilerinin önünü açmıştır. Her ne kadar Ergenekon Operasyonu kapsamında çeşitli suçlamalarla karşılaşsa da Türkan Saylan, Türkiye’nin son yıllarına damga vurmuş en önemli kadın figürlerin başında gelir.