İstanbul’dan Pekin’e, Türk’ten Çinliye. Çin’e yeşil pasaporta vize yok. Diğerleri için 110 avro ödüyorsunuz. ETS Gezgincilik kümesiyle uçmak için Atatürk Uçuş Alanı 304 sayılı kapıya gelindiğinde, “Bu uçak nereye gidiyor” diye sormaya hiç gerek yok. Çevre, bir sürü Çinli yolcuyla dolu. Çoğu erkek olan bu yolcuların kılığına bakılınca bunların Türkiye’deki Çin işletmelerinde çalışan ucuz Çin işçileri olduğu belli oluyor. Çok azı ise, göreceli olarak iyi giyimli, ayrıca birkaç çocuklu bayan. Sandığımız gibi Çinlilerin tümü de sarı tenli değiller. Çoğu, buğday renkli, ötesi koyu buğday tenli denilebilir, ak denliler de var. Genelde bizden kısa, ablak yüzlü, çopur, alımsız, elmacık kemikleri oldukça geniş, ayrıca çıkık, küçük çekik gözleri nerdeyse kapalı durumda, kaşları siyah ayrıca yay gibi belirgin, genelde burun delikleri geniş, dışa bakıyor, ayrıca basık. Gözlerine bakınca seviniyor mu?, üzülüyor mu? Bir duygu belirtisini sezemiyorsunuz. Azca açık dudakları arasından ak dişleri görülüyor, dudakları küçük, ayrıca dolgun, dişleri düzensiz, saçları düz, diken gibi sert, çoğu yulunmuş, köse denilebilecek ölçüde sakalsız. Güçsüz bıyıkları sanki bizim “ülkücü” bıyığı gibi dudaklarının iki yanından düşüyor. Birçoğu gözlüklü. Yüksek, kulağı tırmalayan bir sesle konuşan, konuşurken “ç” ile “i” kımsalarını çok kullanan kişiler. “Çing, çung çang” gibi geliyor kulağımıza, sanki bir çanı vurup tıngırdatır gibi. Sık sık kansırmaları, ayırca yere tükürmeleri iç bulandırıcı oluyor. Ancak bunlar Türkler arasında da olağan yaşatılar olduğundan yadırganmamalı. Yürüyüşleri sanki tepeden iner gibi yampirik, küçük adımlarla, attıkları adımı silkerek atıyorlar sanki. Eller ile ayakları küçük ayrıca biçimsiz. Boyunları genelde kısa. Tatlı yemedikleri için zayıflar, içlerinde şişman kişi çok ender. Genelde durağan, devinimsiz kişiler. Tanrı yersuyu (dünyayı) yaratmak için 7 gün, Ruslar için 7 gün ayırmışken, çok yorulmuş, sıra Çinlilere gelince, “Eh, artık onların orasını burasını düzeltmekten yoruldum, nasıl olurlarsa olsunlar!” demiş olmalı. Kısacası Çinliler yampirik, çirkin kişiler. Bu yazdıklarımı Çinliler sakın duymasın. İTÜ’de yaşlı bilimtey (üniversite) Jeofizik Bölüm başkanı onu söylerdi; “Türklerden dedikoduyu alırsan konuşacak sözleri kalmaz diye”. İşte bizim ki de öyle bir söylenti. Türklerin Görünüşü. Bir, sözde eski komşu olan onlara, bir de bizim görünüşümüze baktığımda, Türkiye Türklerin çoğunlukla Anadolu uygarlıklarının bugüne uzanan çocukları olduğunu bir kez daha inandım. Atatürk, “Anadolu’da gelmiş geçmiş tüm uygarlıklar bizim uygarlıklarımızdır. Onların biricik kalıtçısı (mirasçısıda) biziz derken doğru söylemiş. Bu ülkede “Türkler gelmeden önce Ermeniler, Kürtler yaşıyordu” sözü çok yanlış. Burada Türkler sürekli vardı. Eski uygarlıkların bugünki uzantılarının ortak adı da Türk’tür. Tüm akınlarla gelen Oğuz boyları 500 bini geçmezken, Anadolu’nun çoğunu 5 milyon idi. Oğuzlar ile Anadolulular bir kazanda karışarak Türkleri oluşturdular. Sayıları az olmasına karşı Türkçe egemen dil oldu. THY ile Uçuş. Ulusal Uçuş Yolumuz THY ile ne ölçüde öğünülse azdır. 9 saatlik yolculukla Pekin’e giden uçak koskocaman 75 uzunluğunda, 12+2 tekeri olan bir büyük bir uçak. Bir sırada 9 kişi oturuyor. WİFİ ile TV olduğu gibi çeşitli eğlence izlenceleri yanında içkiden, yemeğe her istediğn var, olmayan Türk kahvesi, Türk çayı, lokumu, fındığı ile ayran. Eskiden bunlar vardı. Bunların yerien İskoç viskisi, Rus votkası, Fransız şarabı olması utandırıcı. Uçak Karadeniz kıyılarını izleyerek, Zonguldak, Sinop, Giresun, Ordu, Trabzon, Rize, Artvin’den, Gürcistan, Kafkasya, Dağıstan, Azerbaycan (Bakü), Hazar Denizi, Kazakistan, Kırgızistan, Doğu Türkistan (Sincan-Urumçi), Pekin’e varıyor. Uçağın uçuz tezliği 950 km/saat, uçuş yüksekliği 10,500 metre. Uçurucu duyuru yaparken, yükseklik yerine “irtifa”, gökyüzü yerien “sema”, sıcaklık yerine “suhulet”, uğurlu yerine “hayırlı” demesine şaşırdım, ayırca üzüldüm. Her ne denli koltuk araları göreceli olarak geniş olsa da 9 saat oturmak özellikle ayaklar için yorucu. Kutu içinde diş fırçası, göz kapatıcı, çorap, ile kulak tıkacı verdiler. 00.35’de İstanbul’dan kalkıp, 15.00’da Pekin’e vardık. Bir akşam yemeği, bir de erterlik. İstanbul 18 derece idi, Pekin 32 derece. Türkiye ile sürey ayrılığı 5 saat onlar önde. Çin’in başkentine 14 Haziran 2014 Cuma günü ayak bastık. Pekinde üç tane uçuş alanı var. Biz “Kapitol’e” indik. Uçuş alanları oldukça büyük. Pasaport ile girişte, 10 tane kapıdan 2 şer kişiden 20 kişi oturuyor. Hemen sekinin önünde basacak bir değerlendirme düğmesi var. “Giriş hızı iyi mi, kötü mü? Pasaport kollukgüçlerinin davranışı nasıl?” diye onları değerlendiriyorsunuz. Ben de “çok iyiye bastım” Çıktık, her yer Çin graniti, ayrıca tertemiz. Çıkınca yürüyen basmıklardan inip solda sizi bekleyen uçuş alanı içi trene binip 5 dakka sonra çımıdanların (valizlerin) alınacağı başka bir yapıya geliyorsunuz. Çımıdanları alıp sizi bekleyen ETS Götürgenine binip ver elini Pekin. ÇİN 28 eyaletten, 1 milyar 400 milyon kişiden oluşuyor. Her yıl 10 milyon kişi artıyor. Kabaca 60 milyon Mao’yu izleyenler bugünde yaşıyor. Eyaletlerce haşlca seçilen 1227 üyeli halk yetkilileri yılda bir kez Pekin Tiennanman alanındaki Halk Kongresi yapısında toplanıp, çalışma görevlileri ile kendi arlarında ilkut (devlet) başkanını seçiyorlar. Şimdi ki ilkut başkanı; Şi Çi Ping. Ötkeninde (tarihinde) Çin iki kez yabancılarca ele geçriliyor: biri Mançular (Ming Tölü) (hanedanı), diğeri Türk-Moğollar (Kubilay Han). Ancak Çin’i kim alırsa alsın süre içinde onlar da Çinlileşmişler. 1911 yılında San Ya Sen Çin Devrimini yaparak hanlığa son veriyor. Son han ise henry Quing yalnızca 5 yaşında. Onun Yasak Kentte kalmasına 1924 yılına dek izin veriliyor. 1924’de yapılan sayıma göre, Yasak Kentte çeşitli uruğlardan (hanedanlardan) kalma 2 milyon parça buyum (eşya) varmış. 1930’da Japonlar Çin’i ele geçirip, en son ilhan Henry Quing’i Mançuka ilhanı yapıyorlar. 1949’da Mao Zetung Japonları Çin’den atıyor. 1966’da Tiennenman alanında, Yasak Kenttin çıkmasından Komunist Çin Halk Cumhuriyetini duyuruyor. 1973 Yılında İç savaş başlıyor. Şangay Şeyk’in Tayvan’da Demokratik Çin Cumhuriyetini kurmasıyla Çin ikiye bölünüyor. Başkenti Taypei. 1976’da Mao ölüyor. 1986’da gençlik daha çok özgürlük, daha çok elerki için, 1989 yılının 15 Nisan-4 Haziran arası yürüyüşe geçip direniyorlar. Alanda yaklaık 200 bin genç var. O dönemde başkan Deng Şao Ming Kamutayı topluyorlar. Oylamada “püskürtün” oyu çıkıyor. Tanklar geliyor, “Tank Man”in elinde filesiyle tanklara karşı durmasına karşın, ateş açarak 3 Haziran’ı-4 Haziran’a bağlayan gece 2000 ile 3000 kişiyi öldürüp, 10 bin kişiyi yaralıyorlar. Bugün bile Çin’de basın yasağı çok ağır. Facebook, Youtube, sosyal medya kapalı. Google açık anca, “Özgürlük, bağımsızlık” sözcüklerini aratırsan kolluk güçlerini seni tutuklamak için evine geliyorlar. Bugün Tiennenman açık alanı çok büyük, 1 milyon kişiyi alabiliyor. Alanın orta yerinde Japonlara karşı savaşanların anısına “Toplum baturları” anıtı var. Onun sağında, Yasak Kent girişinde Komunizmin 1949’da Mao’ca duyurulduğu Yasak Kent ile Mao ekizi (resmi), yolun öbür yakasında önünde Çin Ötken (tarih) ile Devrim Müzesi, solunda Mao’nun Anıt Yatırı, arkasında ise Halk Kongre Sarayı yer alıyor. Yönetim Mao Çe Tung, 1949 yılında Japonları Mancurya’da yenerek, devrimini yapmış, devrimi 1966-1970 yılları arasında doruğa ulaştırmış. 1973’de iç savaş patlak vermiş. Ülke ikiye bölünmüş. Öncelikle bir uyuşturucudur dediği dini, tapınakları, din adamlarını ordadan kaldırmış. Bugün için Çin’in yüzde 2’si Müslüman, yüzde 30’u Budist, gerisi dinsiz. O gittikten sonra Çin’de çok değişiklik olmuş. Çin bugün de ortaklaşacı bir ülke olarak geçiyor. Ülkede yalnız bir parti var, o da komunist parti. Seçimler yalnızca, parti yöneticilerini seçmek için yapılıyor. Ancak uygulanan; özgür Pazar akçal tutumu (liberal ekonomi). Takma Adlı Çinliler Çinliler, yabancılar kolay söylesinler diye kendilerine İngilizce adlar takmışlar. Bizim kılavuzumuzun takma adı da “Katerina (ketrin)” Çince Pekin’de alınlıkların birçoğu hem Çince, altında da daha küçük yazılarla İngilizce de yazılmış. Özellikle alış veriş yerlerinde yabancı düşkünlüğü nedeniyle yazıların tümü İngilizceç Gereçlerin üzerindeki gömleklerin üzerinde Çince çoğunlukla İngilizce yazıyor. Çinçe kımsalardan değil, olayı anlatan simgelerden oluşuyor. O nedenle yaklaşık 5 binden artık simge bellemeden Çinceyi öğrenmek güç. Ayrıca, Çince de dört tane tonlama var. Onba göre sözcük bir olsa da anlam ayrı oluyor. Trenle çımıdanları almaya giderken batılı yüzlü 12 yaşlarında bir gençle karşılaştım. “İyi günler delikanlı. Sen nerdensin? Adın ne?” “Ben Newyork’danım, Hong Gong’a Çince öğrenmek için geldim. Burada 3 ay kalıp konuşma becerimi arttıracağım. Sonra da New Jersey’e döneceğim Okulda da Çince öğreniyoruz. Adım Can (John)” “Tanıştığımıza mutlu oldum. Benim ki de Ercan. Nasıl güç değil mi Çince?” “Değil. Birçok simgeyi belledik. Konuşma daha kolay geldi bana” Onunla biraz Türkiye üzerine konuştuk. Avrupa’da olduğunu bilyor, o kadar. ”Bak Can, yeryüzünde sürekli barışı sağlamak için tüm uluslar bir dili konuşmalılar. Biricik çıkış yolu bu sakın unutma”. “Sizi tanıdığıma mutlu oldum” dedi. Tokalaştık ayırıldım. Bir Amerikalı evgil 12 yaşında bir oğlunu Çin’e dil öğrensin diye yollayabiliyor. Pes vallahi. Kılavuzumuz Ketrin, bana birkaç Çince öğretti; Ni haw. Merhaba Haw. İyiyim Zooşan How. Günaydın Yuhan’ın Değeri ile Yapmacık Çin Akçesi. . 1 dolar 6 Yuhan. 1 avro 8 Yuhan. Para bozmak için en iyi yer kalıncaklar (oteller). Dışarıda dolandırıcı çok, yapmacık paralarla kandırıyorlar. 1,5, 10, 50, 100 Yuhan lık küpürler var. Her paranın üzerinde Mao resmi var. Dışarıda yapmacık para çok. Alış veriş yaparken bile o yapay akçalarla kolayca kandırılabilirisiniz. Soygunculuk (hırsızlık) var. Çok pazarlık yapılır. Pazarlıkla bir ürün 1/10’alınıyor. İpek diye satılanların hiç biri ipek değil,Tüm elektronik buyumlar yapmacık. Dış bellekler bile öyle. Her ürün yapmacık. En iyisi bir ürün atın alma.