Aşk ile Gayret Kalb ülkesine yola koyulurlar ve başlarından birçok badire geçer… Şeyh Galib’in Hüsn-ü Aşk mesnevisinden sahneye uyarlanan dans gösterimi Fulya Sanat Merkezi’nde sanatseverleri karşılamaya hazırlanıyor.
Türk Bale repertuarının önde gelen yapıtları arasında sayılan İstanbul Devlet Opera ve Balesi için sahnelenen Hüsn-ü Aşk’a Dair, 2013-2014 sezonunda MDTist için uyarlanmış çağdaş bir versiyonla Fulya Sanat’ta sahne alacak. Olağan dışı, içsel ve fantastik bir macera üzerine kurulu “Hüsn-ü Aşk`a Dair”, Divan Edebiyatı şaheserlerinden Şeyh Galib’in Hüsn-ü Aşk`ının modern bir dans drama şeklinde sahneye yansıması olarak tanımlanıyor. Beşiktaş Belediyesi Fulya Sanat Merkezi’nde gerçekleşecek olan etkinlikle ilgili bazı detaylar şöyle sıralarıyor:
“Hüsn-ü Aşk (Aşk`ın Güzelliği) adlı alegorik mesnevi, Şeyh Galip`in 1782 yılında, girdiği bir iddia üzerine 6 ayda yazdığı ve divan edebiyatımızın en önemli örneklerinden biri olmasının yanı sıra, edebiyat ve spiritualizm açısından çok önemli bir eserdir.İlâhî aşka kavuşmanın güçlüğü, insanın sahip olduğu bütün ahlaki değerlerin etkisi ile beraber, Galib`in kaleminden dökülen müthiş bir duygu ve beyin fırtınası ile işlenmiştir. Bundan yola çıkarak, Hüsn-ü Aşk’a Dair`in çağdaş anlatım metnini yazan Kubilay Tunçer, ‘insan büyükleriyle de arkadaşlık edebilir olgusunu takip ederek, ben Hüsn-ü Aşk’a nazire bir şiir yazdım’ diyor. Koreografide damıtılmış bir beden dili ve tempolu bir coşku uygulayan koreograf, dansçıları birer kalem, adımları ve hareketleri birer sözcük olarak kullanıyor.Harflerin hat sanatı, maceraların görsel efektlerle bezendirildiği projeksiyonlarla desteklenen eserin müziği Rahman Altın`a ait.Senfonik anlatım, ses efektleri ve tiyatral anlatım içeren minik besteler ile bezenmiş bir müzikal dünyada geçen prodüksüyonda, MDTistanbul dansçıları ile beraber Kubilay Tunçer şiiri canlı olarak okuyor.”
Hüsnü Aşk’a Dair adlı modern dans gösterimi 18 Ocak saat: 16:00 Fulya Sanat Merkezi’nde ziyaretçilerini ağırlayacak.
Şeyh Galib’in Mesnevisinden uyarlanan öykü ile ilgili bazı detaylar ise şöyle aktarılabilir:
“(Beni-mahabbet) kabilesinde bir kız bir de erkek çocuk doğar, erkeğe Aşk kıza Hüsn ismini verirler, bu ikisini birbirlerine nişanlarlar. İkisi de Edep okuluna giderler, bu okulda Munlâ-yı Cünun isimli büyük bir hoca vardır. Bu sıralarda Hüsn Aşk’a aşık olur. Araya engeller, insanlar girecektir… Aşk’ın Gayret adında bir lalası vardır ve sonunda ikisi Aşk’ın gidip Hüsn’ü kabile büyüklerinden istemesi konusunda anlaşırlar. Kabile büyükleri ise Aşk’ın bu arzusuyla alay eder ve eğer Hüsn’e kavuşmak istiyorsa Kalb ülkesine gidip Kimyâ`yı alıp gelmesi gerektiğini söylerler. Yolun ne denli zorlu ve korkunç olduğunu da anlatırlar, Aşk yolda dev, cin ve cadılarla karşılaşacak, ateşten bir denizden geçmek zorunda kalacaktır. Aşk ile Gayret Kalb ülkesine yola koyulurlar ve başlarından birçok badire geçer. Her badirede onları Suhan kurtarır. Hikaye sahnede mutlu sonla bitiyor; işin sonunda Aşk’ın Hüsn’ü kendinden ayrı sanmasının onu yanlış yollara düşüren şey olduğunu, aslında Aşk’ın Hüsn, Hüsn’ün de Aşk olduğunu, birlikte ikiliğin var olmayacağını aslın birlik (teklik) olduğunu anlıyor.