Deniz kirliliğinin gözle görülebilen boyutu bile düşündürücü görünüyor. Suların üstünde bir çok nesneye rastlanıyor. Periyodik temizliğin yanı sıra teknelerin bulunduğu alanda ise girilmeyen deniz temizliği noktalarında sahile inen ve teknelerde yaşayanların duyarlılığına kalıyor. Evsel atıklar, plastik kaplar gibi. Bir tarafta değerleri milyon dolarla ifade edilen yatlar, diğer tarafta göreni dehşete düşüren kirlilik. Kuruçeşme’de yatların bağlandığı sahilde bu çarpıcı çelişki aynı fotoğrafta yer alıyor. Her gün sahilde yürüyüş yapan semt sakinlerinden Paşa Çakır, belediyenin sürekli deniz yüzeyinde temizlik yaptığını, ancak teknelerden atılan çöplerin miktarının çok fazla olması nedeniyle belediyenin de başa çıkamadığını söylüyor. “Sürekli burada yürüyüş yapıyorum. Sürekli burası böyle. Belediye temizlemeye çalışıyor ama başa çıkamıyor. Teknelerin pisliği diye düşünüyorum. Bir toplum bir şeye adapte olmuyorsa onun önünü almak çok zor. Kimsenin umurunda değil, teknelerden atılıyor bu pislik, Sonuç itibariyle akıntı ve rüzgar sahile getiriyor.” Kirliliğin sahil ve gezici teknelerden kaynaklandığını söyleyen Çakır, boğazda deniz anasındaki artışın kaynağının da kirlilikle alakalı olduğunu ifade etti.