Yıl 1984-1985… Askeri vesayetin bir nevi duraklama dönemi. Turgut Özal başbakan seçilmiş, merkezi idare yetkilerini yavaş yavaş yeniden yerel yönetimlere devrediyor. Belediyeler şube müdürlüklerinden çıkıp ilçe genelinde seçimlerle iş başına geliyor. Ben de o zamanlar, Hürriyet’te gazeteciyim, sonra Günaydın’a transfer olmuşum. Web ofset’in 1,5 milyon bastığı zamanlar. Yerel seçimler yapılmış. Her il ve ilçe belediye başkanlarını seçmiş. Hiç aklıma gelmeyen oldu ve bana medya ilişkileri ve danışmanlık anlamında çeşitli teklifler geldi. İnandığım bir insan ile birlikte çalışmaya başladık. Ama gazeteciliği bırakmadım. Dışardan da olsa ücret almadan yazılarımı yazmaya devam ettim. Yaşım henüz 23-24… Belediye ile o zaman tanıştım. Nasıl bir yapı olduğunu öğrendim. Kentte yaşayanların isteklerini, yapılmaması ve yapılması gerekenleri çözdüm. Ve siyasetin nasıl bir şey olduğunu gördüm. Uzun hikaye bu… Söylemek istediğim şudur. Yerel yönetici demokrasinin mihenk taşıdır. Kentliye en yakın olanıdır. Cenazesinde de düğününde de olandır. Sokakta herkesle içiçe olmalıdır. Belediyeyi ve kenti bir şirket gibi yönetemezsiniz. Sıcakkanlı ve sevecen olmalısınız. Kentli size isteğini söyler, çözüm bekler, olmadı kapınıza dayanır. Tek sorumlu sizi görür. Sandıkta da iyi veya kötü cevap verir.
Gazetecilik benim mesleğim ama böyle bir yanım da vardır bilesiniz. Hem de bazıları “Yerel yönetim nedir?” adını bile bilmezken, ben bu işin okulunda okudum!..
Konumuza dönersek; merkezi idare, yetkilerinin tamamını yerel yönetime devretmeli. Sadece denetleme görevi olmalı… Olmazsa, sorun doğar.
Gezi eylemleri, ‘Duran Adam’ protestoları en çok neye yaradı biliyor musunuz? Her zaman kabul görmesi için uğraştığım yerel yönetimlere ve kentlinin kararlarda hak sahibi olmasına…
Bundan böyle bir adım atılırken en küçük bir ayrıntı bile düşünülecektir. Bu da kente yarar sağlayacaktır. Ayrıca siyasetçiye de…
Beşiktaş Gazetesi çıktı çıkalı, birçok konuyu birçok sefer gündeme getirmişizdir. Başardıklarımız da vardır, başaramadıklarımızda… Ama tarihe not düşmüşüzdür bir şekilde… Gerisi vicdanlarla ilgili…
Örneğin, her sayıda tam sayfa yerel yöneticilerimiz ve muhtarlarımız vardır. Sorunlar, şikayetler, öneriler yer alır, noktasına virgülüne dokunmadan… Alacaktır da… Olmadı köşe yazıma taşırım, açık ve net yorumlarım.
Özetle; mahallemizde baz istasyonu istemiyorsak, yeşil alanların betonlaşmasına karşıysak, konut alanlarına ticari binalar yapılmasını hak ihlali olarak görüyorsak, söyleyeceğiz. Sokaklarınız valelerle, yaya kaldırımları kafelerin masa ve iskemleleriyle mi kaplı? Şikayette bulunacağız. Filmci işgali varsa, iş yerlerinin servis araçları sokak ve caddeleri kapsıyorsa, bundan böyle daha bir göze batacaktır. Yerel yönetimler de işin gereğini yapacaklar, bahane arayamayacaklardır. Merkezi idare de rahatlayacaktır… İşin normali budur.
***
Önümüzde yerel yönetim seçimleri var. Bizim bölgemizde tahmin edebiliyorum da, İstanbul ve Türkiye genelinde, bakalım neler olacak, inanın ben de herkes gibi merak ediyorum. Bu kadar olaydan sonra… Kim ne algıladı, test olacak bir nevi ülkeye!..
Zaten, seçim startı verdi partiler. Konuyla ilgili genel başkan yardımcıları ve il başkanları ile yaptığımız konuşmalarda bu yıl adayların erken açıklanacağı söyleniyor. Gerçi her yıl aynı söylem ama nedense bir türlü yapılmaz. Halbuki; iyi olur, kimin neler yapacağını detaylı öğreniriz bu şekilde. Ayrıca son anda başlatılan işten hayır gelmez, inandırıcı da olmaz. Yerel yönetim seçimlerinde isimler önemlidir çünkü. Ama, gözüken tablo, sanki partiler yarışacak gibi. Bence bu sakat bir durum. Ama Türkiye gerçeği de bu!..
***
Biz Beşiktaş Medya Grup olarak her şeye hazırlıklıyız. Her partiye eşit mesafede, 24 saat yayına başladık. Beşiktaş’taki tüm gelişmeleri geçen seçim döneminde olduğu gibi sizlere uzun soluklu ve canlı olarak aktaracağız. Yapacaklarımızı da aylar öncesinden ilgililere aktardık. Gerisi onların işidir.
***