BEŞİKTAŞ Kulübü Genel Sekreteri Mesut Urgancılar, dün akşam BJK TV’de katıldığı programda önemli açıklamalarda bulundu. Kendisine sorular tüm soruları yanıtlayan Urgancılar Galatsaray derbisi öncesi gündem yaratacak ifadeler de bulundu. Urgancılar, “Galatasaray sayesinde benim aklıma şerefli 2.’likler geliyor” dedi ve şunları söyledi.
“Ezeli rekabete dair söyleyecek birşey yok. Ancak taraftara şirin gözükmek için Galatasaraylı dostlarımızdan bazıları sağ olsunlar ağzına geleni söylediler, esirgemediler. Bu anlamda bir gönül kırgınlığı ve ağrımıza giden tarafları olmuştur. Bunlar kötü birer hatıra olarak kalır. Ben Galatasaraylı bir ailede büyüdüğüm için mecburen Galatasaraylı gibi gözüken bir çocuktum. Ama kendi fikrim oluştuktan sonra Beşiktaşlı oldum. Babam Galatasaraylı’ydı. Benim için Galatasaray Metin Oktay’dır. Bugün rahmetli olan Metin Kurt’dur. Bugün Galatasaraylı dostlarımız ile konuştum. Galatasaray maçlarından önceki Efsaneler programında Metin Kurt’u ağırlamadılar. Bunun acısını çekiyorlar. Galatasaray sayesinde benim aklıma şerefli 2.’likler geliyor. Eğer hal böyle ise Galatasaray karşılaşmalarında galibiyet hakkı sadece Beşiktaş’ındır. Ezeli rekabet deniyorsa biz kazanmalıyız. Ne olursa olsun kazanmak lazımı getiren kulüp Galatasaray’dır.”
“Herkesin kendince bir Beşiktaşlı duruşu var. 2000’den bugüne özellikle son 8 yılda daha da farklı oldu; değerlerimizi yitirdik”
Urgancılar’ın programda yaptığı diğer açıklamalar ise şunlar:
İnönü Stadı’ndaki son antrenmanı izlediniz. Takımın havası nasıldı?
“Antrenmanı izleyince nasıl oynayacağımızı bilecek kadar futbolun içinde değilim. Stad için şunu söyleyebilirim, çok kısa zamanda çok iyi bir hale gelmiş. Çalışanlara organize edenlere tek tek teşekkür ederim. Başta Berkan Gocay’a teşekkür ederim. Futbolcular birbirleri ile şakalaşmaları heyecan vericiydi. Yavaş yavaşda olsa takım olma yolunda ilerliyoruz. Umarım Pazar günüde aynı şekilde güllüyor oluruz. Galiba Kartalspor maçı sonrası konuşalım dediniz. Yeni bir program yapalım dediğinizde. Ben Metin erksan öldüğü için üzgündüm. Daha sonrasında Müşvik Kenter’i kaybettik. Benim için arşivlik filmlerden biri Metin Erksan’ın ‘Sevmek Zamanı’ filmidir. Bu filmle kült olmuş 2 tane replik vardır. Bunlar ‘Ben seni değil senin resmini seviyorum’ diğeri ise ‘Söyleyecek birşey yok senden tek istediğim benimle resminin arasına girme’…
Beşiktaş’ta bir algı, aidiyet ve yüklediğimiz farklı anlamlar ile ilgili sıkıntılarımız var. Herkesin kendince bir Beşiktaşlı duruşu var. 2000’den bugüne özellikle son 8 yılda daha da farklı oldu; değerlerimizi yitirdik. Farkındalık problemimiz var. Gerçeklerle yüzleşemedik. Şimdiki sorulara bakında ‘maça giriş çıkışlarda sorunlar yaşıyoruz’ diyorlar. Biz kaybettiğimiz değerlerimizi bulmalıyız. Bunları düşündükçe işimiz zor diye düşünüyorum. Beşiktaş’ın kongresi problemli, çağın gereklerine uymayan tüzüğü problemli, taraftar seyirci aidiyet problemli, Beşiktaş’ın kulüp ve şirketlerinin yönetimi problemli. Şimdi tüm bunların üzerine konuşursak sabahı buluruz. Ben göreve başladığımızdan beri BJK TV’ye konuşan biriyim. Böyle olunca da birçok medya görevlisinin isteklerine cevap veremiyoruz. Onlarda belki darılıyorlardır ama kurumsallık adına yapıyorum. Kapalı kapılar ardından çok sesli, dışarı çıkınca tek sesli olmaya çalışan biriyimdir. Futbol, futbol komitesinin işleridir. Ancak benim tercihim top çizgiyi nasıl olsa geçer. Aslolan kulübün nasıl yönetildiğidir, arma aşkıdır, tutkularımızı nasıl yaşadığımızdır, armalarımızı ne kadar yükseltebildiğimizdir.
“Beşiktaş’ın devrimlere ihtiyacı var. Küçülme deyince, Beşiktaş’ın küçülecek bir hali yok. Derdimiz mali yapımız. Kötü yönetilen mali ve idari bir 8 yıl var geçmişte, Yarım yamalak dönen bir teker var”
Küçülme nedir diye bir soru gelmiş. Beşiktaş zor zamanlar yaşıyor ancak bunlar geçicidir. Özellik Beşiktaş gibi büyük bir camiada kağıt üstünde gözüken de bu. Dile getirmekte sıkıntılarımız var bunları. Ben çok garanticiyimdir. Beşiktaş’ın geleceğinde hiçbir sorunu olmayacaktı. Ancak Beşiktaş’ın devrimlere ihtiyacı var. Küçülme deyince, Beşiktaş’ın küçülecek bir hali yok. Derdimiz mali yapımız. Kötü yönetilen mali ve idari bir 8 yıl var geçmişte. Yarım yamalak dönen bir teker var. Gelir gider dengeli oldum mu tüm problemler çıkar. Daha önce yapıldığı gibi anormal harcamalar yapmazsanız hiçbir problem kalmaz. Mali yapısı disiplin ve denetim altına alınacak. Beşiktaş yönetim kuruluna, en büyük haksızlığın yönetim kuruluna yapıldığını düşünüyorum. 3 ay içerisinde 20 milyon TL yaptı bu yönetim. Bu yönetime parasız demek insaf sınırlarını zorlamaktadır. Biz göreve geldiğimizde UEFA kriterlerine göre UEFA’ya gidemeyecek bir Beşiktaş vardı. Hergün tebliğat geliyordu kulübe. Bu yönetime parasız demek insafsızlıktır. İnsanın ağrına gidiyor ancak bunlarda olacak. Beşiktaş yıllardır ‘çamur at izi kalsına’ alışmış. Biz ayaklar altına aldığımız değerlerimizi ortaya koyacağız. Beşiktaş’ın finansal açıdan yönetime ihtiyacı var. Mali yapının kontrole alınması ile sporcuların disiplinli bir şekilde ikame edilmesi ile sağlam gelir kaynakları ile kurumsal iletişim hal yoluna koyulması ile devam etmesi lazım. Egemen’in niye gittiği ortada. Bursa’dan Trabzon’dan niye gittiyse bizden de ondan dolayı gitti. Beşiktaş’ın son 3 yılında gelirle gideri arasındaki fark 70 milyon dolar. Bizim 5 aylık süreçte futbolcu transferinde 11 milyon EURO’luk bir fark var. Giderleri azaltıp temlikleri kaldırabilirsek yıl sonu itibarı ile gelir gideri eşit olur.
Önümüzdeki yıllarda da çok daha büyük hale gelir. Kombine satışlarında en kötü ihtimalle yıllık 10.000 civarında satmamız gerekiyor. Bugün itibarı ile sattığımız combine adeti 7.700 civarında. Kartal Yuvaları %50 artması lazım. Dernek bünyesindeki şirketlerin organizasyonu yapılması gerekiyor. Nakit akışının hal yoluna konması, tüzük değişimi ile her şey yoluna girebilir.”
Yeniden yapılandırma konusunda neler söylerseniz?
“Adnan Dalgakıran’a teşekkür etmek lazım. Komitesindeki tüm arkadaşlar gönüllü olarak çalışıyorlar. Hepsine teşekkür ediyorum. Olağanüstü bir iş başardılar. Beşiktaş bu kişilere ne kadar teşekkür etse azdır. 2023 yılına kadar stratejileri ile ilgili çalışmalar var, başkan dönünce bunlar açıklanacaktır. Ancak dünyanın en büyük şirketleri bile 18+1 kişi ile yönetilmiyor. Profesyonellerin yönettiği bir Beşiktaş yönetimi özlemimizdir. Tüzük konusunda da bizim kendimizce bir çalışmamız var; başta Adnan Dalgakıran olmak üzere. Umarım en kısa sürede bu tamamlanır. Divan Kurulu’nun bir çalışması var, ikisi harmanlanıp çağdaş yep yeni bir tüzük ortaya çıkar.Hazırlıklar bitince paylaşılacak. Ancak Beşiktaş’ın en önemli problemlerinden birisi genel kurul yapısıdır. Ancak Beşiktaş’ı yaşamayan ve ait olmayan 2 sene aidat bile yatırmayan kongre üyelerinin zihniyetini değiştirmeye, dışarda kalanları içeri almaya çalışıyoruz. Beşiktaş’ın üyelik aidatlarını düşürerek yıllık aidatlarını arttırdık. 700 yeni üye oldu bu sayede. Bu rakam küçümseniyor belki ama bir tanıtım yapılmadı. 2014-2017’de kongre var gibi kişisel hesaplar ile bu aidatlar düşürülmedi. Şuanda 700 üye kendi başvusuru getiren 700 kişi. Bazırları gibi iş adamlarının fabrikasındaki blok başvurular değil. Bazıları gibi değiliz biz. Herkes kendi iradesi ile %90 üniversite mezunu olan başvurular. Aynı adreste 10 kişi yok aynı firmanın bayiiliğini yapan 500 kişi yok. Belki şaşkınlıkları için algılamakta çekiniyorlardır. Kendi ve vicdani hür aidatlar yatırıldı.Bunlar öyle yada böyle kongredeki su bulanık. Suyu berraklaştırmanın yoluda kendileri gelen üyelerdir. Beşiktaş kongre üyelerinde eller yukarı, eller aşağıya şeklinde olmuştur. Beşiktaş kongre üyesi nitelikli, gerçeklerin farkına varan ve gerekli olanları yapsaydı Beşiktaş bugün bu hallere düşmezdi. Beşiktaş her sene mali idari kongre yapıldı noldu oralarda? Beşiktaş’ın ileri geleni belki kongre üyesi bile olmayabilir. Son sekiz yılda 8 tane mali kuurul yapıldı ve durum ortada. Borçlar açıklanırken marşlar, türküler söyleniyordu. Hangi taraftar bir kombine ile 3 kişi girmeye çalışıyor? Hangi taraftar hoşuna giden yere oturuyor, renkdaşını yerinden ediyor? Hangi taraftar küfür edip ceza aldırıyor? Hangi taraftar korsan ürün kullanıyor? Hangi tafartar sahaya atlıyor? Ve diğer taraftarda Beşiktaş’ın tafartarı var diğerlerinin izleyicisi var. Onlar kombine alıyorlar, forma alıyorlar. 5 maç sahaları kapansa da 40.000 kombine alıyorlar. Bizimkilerde taraftarlar.
“Quaresma’nın 4.4 milyon euro bize bedeli var hiçbir takımla 2 kere üst üste sözleşme imzalamamış Q7 niye oynamıyor yerine neden burada demek lazım bence”
Quaresma hakkında ne düşünüyorsunuz?
“Benim kendimce BJK İnönü Stadı’na baktığımda isim yoktur. Benim gördüğüm 11 tane futbolcudur. Beşiktaş’ta aidiyet ve algı çok birbirine girmiş durumda. Eski efsane takımımızı düşünün ordaki futbolculardan Şifo ve Feyyaz haricinde hangisi diğer takımlarda oynayabilr ki? Bizim hangi takımımıza bakarsanız bakın bir araya gelince takım olurlar. Bir futbolcu için kendileri için metiyeler düzenliyorlar. 4.4 milyon euro bize bedeli var hiçbir takımla 2 kere üst üste sözleşme imzalamamış Q7 niye oynamıyor yerine neden burada demek lazım bence. Bizde 73 maç oynamış devamlılık %70. Kimsenin beğenmediği yeni transferlerimiz son takımlarında 8, bir öncekinde 6, ve diğeri 18 yıl oynamış. Genç bir futbolcu Beşiktaş tafartarını ayağa kaldırır. Şimdi Beşiktaş’ta uzun süredir olmayan sol ayaklı Hasan sahada oynuyor, kimsenin umrunda değil. Tüm bu değerleri bir anda mı kaybetti Beşiktaş anlamıyorum. Kargaşada takımına yüklediği anlamlarda kafa karışıklığı ve 8 yılın travmasının olmasıdır. Bir kimlik bunalı mı var Beşiktaş’ta? Q7 gibi oynadığı her 3 maçta bir kart görmüş birinin tepki alması konuşulmaya bile değmez. Q7 gibi bir sorun olmaması gerekir bence. Kendisi ile görüşme teklifini reddeden, erteleyen, her fırsatta tebligat gönderen ve parasını bunlara gerek kalmadanalan birisi kendisi. Beşiktaş bu anlamda bir travma geçiriyor. Hasan Türk ilk 11 sahaya çıkıyor. Kimse bundan bahsetmiyor. Geçmiş yıllarda olsa Beşiktaşlılar sokağa dökülmüştü. Fernandes ile ilgii bir sorun olmadı. Geçen sene 2 takım olduk diyen yine Fernandes. Samet hoca onu lider oyuncu seçti, buna rağmen sorun varsa diyecek birşey yok.
Basketbol takımı hakkında ne söyleyebilirsiniz?
“Basket takımıda bir değişik hikaye. Geçen sene başında 127 kişiye 4 220 kombineye oynamış. Erman Kunter benim içinde farklı anlamları içeriyor. Benim kendime dair anılarım var. Benim Beşiktaş kulübünde attığım ilk resmi imza Erman Kunter sözleşmesidir. O anlamda benim için çok önemli. Futbolda mali anlamda yapılanma, basketbol takımında da var. Geçen seneki basket takımından oyuncularında 2 kişi sezon başında vardı. Hepsi 6 aylık 1 yıllık sözleşmeler yapıldı. Uzun süreli sözleşmeler yapılmamış. Bunlar imaj tazelemek ve şov amaçlı hareketler. O sözleşmelerin maliyet 7.2 milyon dolar. Şimdi takımın maliyeti hepsi dahil 3.7 milyon dolar. Ahmet Nur Çebi’nin isteği ile ayrılmış 5.5 milyon Euro’luk bir bütçe de var. Basketbolu da ayrı bir A.Ş haline getirme hayallerimiz var. Basketbola bakış ortada. En büyük eleştiriler sponsor konusunda. Geçen yıl kimse sponsor olmadı. Beşiktaş’ın futbolda yaptığı hataları bir nebze olsun susturabilmek amacı ile basketbola para ihtiyacı olunca bulunan bir sponsorluk oldu. Hangi dalda olursa olsun günlük sponsorlukları kabul etmiyoruz. Basketbolda Beşiktaş’ın makus tarihi bir ilki yaşadığımız bir Euroleage’da çıktı. Güzel deplasmanlar var ama çok zor bir kura çektik.”
“Kimin başkan olduğu önemli değil, bir anlayışın iktidarı aslolan”
Mesut Urgancılar Beşiktaş Başkanı olmak istediğini konusunda ne söyleyebilir?
“Bu bir hayaldir. Yıllardır kendimizce dile getirmeye çalıştığımız ilkelerin, anlayışın, felsefenin iktidar olma hayali. Benim ya da bir başkasının bu prensiplerle başkan olması hayali. Kimin başkan olduğu önemli değil, bir anlayışın iktidarı aslolan. Bana ve yönetim kurulundaki diğerr arkadaşlarıma en büyük desteği veren insan başkanımız Fikret Orman. Bizleri sizin programınızda bu anlamda afişe eden de oydu.
Yönetim kurulu toplantıları ile ilgili, gizli kalması gereken şeyler dışarı sızdırılıyor. Sızdıranlar gönderilecekti. Bu doğru mudur?
“Doğru bu sıkıntıları yaşıyoruz. Programlı bilerek yapılmış söylemler olduğunu düşünmüyorum. Kişisel zafiyetler yüzünden sızmış bilgilerin olduğunu düşünüyorum. Bugün bir gazetede de vardı düzmece ve yalana da ihtiyaç duyuluyor. Beşiktaş’ın ilk maçı Pazar günü ve heralde lig tarihinde içerideki ilk maçımız derbi maçımız. Az zamanda büyük iş başardı stad çalışanlarımız. Çağdaş ölçüleri nasıl yapabiliriz diye bir toplantı düzenledik. Bu toplantıya yönetim kurulu üyesi arkadaşlarımız ve çalışanlarımız vardı. Çok basit akış sırasına göre konuşuldu. Stada giriş sorunları ile ilgili konuştuk. Arkadaşlarımız çok çalışmışlar. Çağdaş medeni sinema, tiyarto gibi gidip oturulacak bi yer gibi yapmaya çalıştık. Bu konulardaki çalışmalarda bitti. Inönü Stadyumu’nun fiziki koşullarının yetersizliğinden bahsetmiştik. Yeni stadla birlikte bunlar değişecek. Ancak son 2 ayda bu stad için de gece gündüz yenileme çalışmaları var ve hepsi yapıldı.”
‘Feda’ projesi gibi projeler olacak mı?
“Feda ile başladık. Sayın Gökçe Kaan Demirkıran’ın projesini yapabilirsek vefa ile devam edeceğiz. Bu üçlemeyi bal süt yumurta gibi Beşiktaş’ta bir üçleme ortaya koyacak bir 2. projeyi gerçekleştireceğiz. Stad kapanırken veda ile bu işi noktalayacağız.
Amatör branşlardaki son durum nedir?
“Voleybol için bir sponsor var diğerleri içinde görüşmelerimiz var.”
“Beşiktaş’taki taraftar örgütlenmesi doktora tezine konu olur bence”
Kapalı tribun konusunda problem var mı?
1.Bahsi geçen bir grup yok. 2. herhangi bir tribüne dağıtmak kimin ne haddine? Programın en başında anlatmaya çalıştım. Herkesin bir kendince Beşiktaşlılık anlayışı var. Herkesin aidiyetten algıladığı başka birşey. Algıyla ilgili sıkıntılar var. Herkes kendi ile yüzleşsin. Kendi kafamızda yarattığımız sevmek zamanında yarattığımız sevdiği aşkı ile kimsenin arasına girmeye hakkı yok. Bu hakka, aşka kimse zarar vermeyecek şekilde gelelim gidelim yaşayalım. Beşiktaş Kapalısı ile özdeşleşmiş 30. yılını doldurmuş taraftar grupları ile kurucu olan eski dostlarımız var. Beşiktaş’taki taraftar örgütlenmesi doktora tezine konu olur bence. Beşiktaş’a bakışlarında zaafiyetleri son 8 yılda yönetilmesi karşısında suskunlukları ya da olaylara karşı hassasiyetleri ile tutumları tutarsız olmuştur. Ancak nevi şahsına münhasır bir grubla ilgili, kimseyle ilgili bir tutum olmayacaktır haksızlık etmeyelim.”
Milliyet